Yanlış deprem

24 Şubat 2023 Cuma

Öykü bu ya. Amerikalının biri uzun bir yolculuğa çıkmış, gece New York’ta tren değiştirip ertesi gün yola devam edecek. Pen Station civarında otellerde yer aramış yok. Oraya bakmış, buraya bakmış yok Allah yok! Sonunda döküntü bir zenci otelinde yer bulmuş, ne olsa razı, odayı tutmuş. Resepsiyondaki zenci çocuğu iyice tembihlemiş, beni uyandırmayı unutma, diye. Vurmuş kafayı yatmış.

Sabah bir de gözünü açmış ki uyandırmamışlar. Hemen yüzünü falan yıkamadan pijamasının üstüne pantolonu çekmiş, bavulu kapmış, koşmuş trene. Son anda binmiş, bir nefes doğru lavaboya... Bir de ne görsün?? Aynadan bir zenci bakıyor. Bir daha sabunlamış ellerini, bir daha yıkamış yüzünü, yine aynada bir zenci sureti, bir daha denemiş yine aynada aynı zenci.

- Allah kahretsin, demiş yanlış adamı uyandırmışlar.

Abeslikte kimsenin eline su dökemeyeceği İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanlış deprem hikâyesi gibi...

Süleyman Soylu, son deprem skandalları üstüne mazeret olarak yanlış depremi göstermiş.

İçişleri bakanı buyurmuş: 

- Bizim hazırlandığımız İstanbul depremiydi.

Pes doğrusu!

***

İçişleri bakanı yine doğru söylemiyor. 

Baksanıza aylardır, deprem bilim uzmanı Prof. Dr. Naci Görür söz konusu illerin her birinin teker teker adreslerini vererek neredeyse ay, hafta, gün vererek bir deprem olacağını söyleyip duruyor. Deprem kader olduğundan ve kader fasıllarına da imam hatipliler baktığından iktidar kanadından kimse laflarına kulak asmadı kös dinledi. Türkiye Mühendisler Mimarlar Odası gelecek deprem için uyaracağız diye yırtındı, durdu. Ona kulak asmadıkları gibi meslek odalarının adlarındaki Türkiye ibaresiyle uğraştılar.

Yetmedi, binaların sağlam olması için getirilen kanuni standartları hiçe saydılar, çürük inşaatları meşrulaştıran imar afları çıkaran AKP’nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan depremzede illerin on birinde de çıkardıkları imar aflarını meydanlarda bir müjde gibi sundu. Çürük yapıcıların, müteahhitlerin partisi AKP, rant talan ve yağma ekonomisinin çarklarını çevirmeye devam etti.

1999 İstanbul depreminden bu yana İstanbul’daki çürük binaların sağlamlaştırılmaları veya yıkılarak yeni baştan yapılmaları, kamu binalarının sağlamlaştırılması sonucunda kentsel dönüşüm yapılmasından söz edilip durulur.

***

Büyük İstanbul depreminin hemen ertesinde konu gündeme geldi. Herkes kentsel dönüşümün şart olduğunu görüyordu. Ama kentsel dönüşümün bir sakıncası vardı: Hemen olmuyordu, gerçekleşmesi zaman istiyordu. Ne var ki çözüm için kollar sıvanıp bir program yapılsaydı bugün aradan geçen 24 yıl içinde iş büyük ölçüde tamamlanmış olacaktı.

Ama hiçbir şey yapılmadı. Kentin varsıl kesimlerinde kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüme çevrilerek yaşama geçirildi.

Depreme karşı mücadelede ilk yapılacak şey binaların yer sarsıntısına dayanıklı olarak yapılması, imar mevzuatının bu gerekliliğe yanıt verecek şekilde düzenlenmesidir. Dediğim gibi bu alanda hiçbir şey yapılmadı. Yapılmadığı gibi bir de üstüne yeni imar afları çıkarılarak, çürük binalar meşru hale getirildi.

Depremle mücadelenin ikinci ayağı da deprem sırasında ve hemen ertesinde enkaza çabuk ulaşılması, halkın toplanma alanlarında bir araya geleceği, üzerinde çadır kentler oluşturulacak toplanma alanlarının hazır edilmesi, sarsıntıyla birlikte çıkacak yangın ve bulaşıcı hastalıklara karşı hazırlıklı olunmasıdır.

İstanbul’da bu alanlarda da 1999 depreminden bu yana bir iyileştirme olmamıştır.

1999’dan bu yana geçen süre içinde daha o tarihte de yetersiz olduğu belirtilen toplanma alanlarının bir kısmı daha imara açılmıştır. Bununla birlikte aradan geçen zaman zarfında kent nüfusu 5.5 milyon daha da artmıştır.

Görülüyor ki İçişleri Bakanı Soylu bir kez daha doğru söylemiyor.

İktidarın eli kulağında olan İstanbul depremi konusunda hiçbir hazırlığı yoktur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları