Ekranlar, cezalar, tutuklular...
Altan Öymen
Son Köşe Yazıları

Ekranlar, cezalar, tutuklular...

16.08.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Geçen hafta, TELE1 ekranını ilginç bir görüntü kapladı. Yayın süresi, öyle 10 dakika, bir saat, iki saat değil... Tüm hafta boyunca... Her gün sabahtan akşama kadar...

Her gün sık sık baktım o metne. Ben uykudayken biraz ara vermiş midir bilemem ama 7 gün ve 7 gece boyunca, televizyonu her açtığımda oradaki varlığını sürdürüyordu.

Değerli okurlarımdan, benim gibi “ekranda dolaşım” meraklıları farkındadır ama o manzarayı görmeyenler için fotoğrafını yayınlıyorum, sanırım gelecekte bu dönemin koşullarını yansıtan sembolik görüntülerden biri olacak.

Amaç yayınların adaletli eşitlikçi olması. Ama...

Metinde konu başlığı ve imza yok. Durumu açıklama görevi de TELE1’e verilmiş. O da metni, “Yayınımız RTÜK tarafından şu gerekçeyle durdurulmuş” diye özetlemiş.

Aklıma önce şu soru geldi: Acaba yaşadığımız yıllarda “Gerçekten demokratik ülkelerden herhangi birinde böyle bir manzaraya rastlanabilir mi? Ben görmedim de işitmedim de. Görenler bana da bildirirse makbule geçer, öğrenmiş olurum.”

RTÜK malum, radyo ve televizyonların kurulması ve yayınlarının -gerek teknik, gerek içerik açısından- kurallarının belirlenmesi için anayasa ve yasalarla oluşturulmuş bir kurul. Açılımı “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu”.

Kurulun yayınlarla ilgili temel kuralları arasında da şunlar var:

-“Yayınlar, anayasanın ‘genel esasları’ kısmında yer alan ilkelere, demokratik kurallara ve kişi haklarına,

-Adalet ve tarafsız, saygılı olma esasına,

-Anlatım özgürlüğüne, iletişim ve yayında çoğulculuk esasına aykırı olmayacak.

-Hele seçim zamanlarında, yayınlarda partiler ve adaylar arasında propaganda açısından eşitlik esasına aykırı bir durum ortaya çıkmaması için gerekli koşullar sağlanacak.”

Kurulun üyeleri, Meclis’teki siyasi partiler grupları arasından, iktidar ve muhalefet partisi temsilcilerinin de bulunacağı, ama iktidarın çoğunlukta olacağı kontenjanlara göre seçiliyor. Ama bugünkü duruma bakarsanız, çok açık bir şekilde görülüyor ki kurul, yasasındaki kuralların büyük kısmını göz ardı ederek tek hedefi iktidarın hoşuna gitmeyecek yayınları önlemekmiş gibi çalışıyor ve o yayınları yapan televizyon kuruluşlarına ceza üzerine ceza yağdırıyor.

Ceza çeşitlerinden biri, işte TELE1’de geçen hafta boyunca karşımıza çıkan “ekran karartma” cezası... Daha önce de Halk TV başta olmak üzere öteki kanallara da yağdırılmıştı.

Bu köşede, ben de değinmiştim, bazı cezaların uygulanmasında, ekranın karartılması yerine, RTÜK’ün hazırlatıp gönderdiği belgesellerin yayınlanması yükümlülüğü altına sokuluyordu kanallar. O belgeseller de, malûm, bugünkü iktidarın görüşlerinin ya direkt olarak ya da dolaylı olarak yansıtılması için hazırlanmış oluyordu. Ki o da kurallara tamamen aykırı bir durumdu.

... Ve ‘tutuklama cezaları’

Televizyonlara yönelik cezalandırma, sindirme, mali sıkıntıya sokma kararlarına ek olarak, bir de “tutuklama cezaları” var ki o da şu sıralarda, TELE1’in kurucusu ve yöneticisi, değerli meslektaşımız Merdan Yanardağ’a uygulanıyor. “Tutuklanma cezası” diyorum, gerçi hukuk usullerinde ve literatüründe öyle bir ceza yok. Ama bizde, insanları hapse sokup mahkeme kararı olmaksızın cezalandırmak en çok kullanılan bir “fiili ceza usul”lü haline geldi. Yakın geçmişte de örnekleri çok. Ama “dün”ümüz öyle de bugünü de hatırlayalım:

Bugün, yani benim bu yazıyı yazmakta olduğum gün, şu sırada, cezaevi kapısına yönlendirilmiş bir gazeteci arkadaşımız daha var Barış Pehlivan... Daha önce de hapse sokulup 25 ay cezaevinde kaldıktan sonra mesleğine devam etmiş. Ama şu sırada da bir ayırımcılık yoluyla yeniden cezaevine sokulması isteniyor.

Ayrıca, Türkiye’nin daha birçok gazetecisinin, düşünürünün, aydın insanının hapiste tutulması yıllardır devam ediyor. “Yıllardır” derken bazısının cezası 6 yıldır, 7 yıldır sürüyor. Osman Kavala’nın, Selahattin Demirtaş’ın ve diğer birçok kişinin. Hepsinin kısa biyografileri arka arkaya yazılsa yüzlerce sayfalık kitaplar oluşturulabilecek kadar çok kişinin durumu, bugünkü yönetim döneminin “eser”leri arasında tarihe geçecek...

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını, Cumhuriyetimizin demokratikleştirilmesi sürecine ulaşmanın 73’üncü yılını kutlamaya hazırlandığımız şu sıralarda, bu manzarayı hâlâ sürdürmeye çalışmanın sebebi nedir? Bu konuyla ilgili olan herkes, bu soru üzerine düşünmeye başlasa iyi olacaktır.

Yazarın Son Yazıları

Kim ne istiyor?

“Anayasamız değişmelidir. Çünkü askerler tarafından yapılmıştır. Bunun yerine, siviller tarafından yapılacak yeni bir anayasa hazırlanmalı ve yürürlüğe sokulmalıdır.”

Devamını Oku
04.06.2025
Dalga... Dalgalar

Başlıktaki “dalga” sözcüğü ve onun çoğul hali, daha çok, edebiî eserlerde kullanılır. Romanlarda, hikâyelerde, şiirlerde...

Devamını Oku
28.05.2025
CHP ve ‘75 yıl’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mayıs günündeki bayramlaşmamız sırasında hatırlattı: O mayıs gününde, benim bir de özel anım var. Anımı kitaplarımda anlatmıştım. Oradan aklında kalmış.

Devamını Oku
21.05.2025
Barışın ve adaletin yolu

Barışın ve demokrasinin gerçekleşmesini ve yerleşmesini hedeflediğini ilan eden girişimlere, elbette karşı çıkılmaz. Başarılar dilenir. Eğer o dileğin gerçekleşmesine katkıda bulunacak bir öneriniz varsa bu, o girişimi yürütmek isteyenlere sunulur.

Devamını Oku
14.05.2025
Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek

Başsağlığı, mizah, şiddet ve dilek

Devamını Oku
07.05.2025
Hedeftekiler (2)

Hedeftekiler (2)

Devamını Oku
30.04.2025
Hedeftekiler…

Hedeftekiler…

Devamını Oku
16.04.2025
CHP, kurultay ve gençler

CHP, kurultay ve gençler

Devamını Oku
09.04.2025
Halkın dediği...

Halkın dediği...

Devamını Oku
26.03.2025
Yarışmak yerine, seçime sokmamak...

Yarışmak yerine, seçime sokmamak...

Devamını Oku
19.03.2025
Bunlar, başka hangi ülkelerde var?

Bunlar, başka hangi ülkelerde var?

Devamını Oku
12.03.2025
‘Barış süreci...’

‘Barış süreci...’

Devamını Oku
05.03.2025
‘5N 1K’

‘5N 1K’

Devamını Oku
26.02.2025
‘Hapishanecilik’

‘Hapishanecilik’

Devamını Oku
19.02.2025
Uğur Mumcu

Uğur Mumcu

Devamını Oku
29.01.2025
Turplar...

Turplar...

Devamını Oku
22.01.2025
‘Alacakaranlık’tan aydınlığa doğru

‘Alacakaranlık’tan aydınlığa doğru

Devamını Oku
15.01.2025
Barış süreci

Barış süreci

Devamını Oku
08.01.2025
Yeni yıl kutlu olsun!

Yeni yıl kutlu olsun!

Devamını Oku
01.01.2025
‘Silkeleme...’

‘Silkeleme...’

Devamını Oku
18.12.2024
Suriye ve iki soru...

Suriye ve iki soru...

Devamını Oku
11.12.2024
Gene gündemde

Gene gündemde

Devamını Oku
04.12.2024
Hangi alanda iyiyiz (2)

Hangi alanda iyiyiz (2)

Devamını Oku
27.11.2024
Hangi alanda iyiyiz?

Hangi alanda iyiyiz?

Devamını Oku
20.11.2024
Atatürk ve İnönü

Atatürk ve İnönü

Devamını Oku
13.11.2024
Kayyumlu rejim...

Kayyumlu rejim...

Devamını Oku
06.11.2024
Kutlu olsun...

Kutlu olsun...

Devamını Oku
30.10.2024
İstanbul Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi

Devamını Oku
23.10.2024
TBMM’de ayağa kalkmak

TBMM’de ayağa kalkmak

Devamını Oku
11.10.2024
Kapalı ve açık...

Kapalı ve açık...

Devamını Oku
09.10.2024
Meclis açılırken...

Meclis açılırken...

Devamını Oku
02.10.2024
Bir o eksikti...

Bir o eksikti...

Devamını Oku
25.09.2024
Eylül ve CHP (3)

Eylül ve CHP (3)

Devamını Oku
18.09.2024
Eylüldeki yıldönümleri (2)

Eylüldeki yıldönümleri (2)

Devamını Oku
11.09.2024
Eylül günlerindeki savaş ve barış...

Eylül günlerindeki savaş ve barış...

Devamını Oku
04.09.2024
Meclis’teki ‘darbe’ler...

Meclis’teki ‘darbe’ler...

Devamını Oku
21.08.2024
Demokrasiden ‘kurtuluş’ yolu(!)

Demokrasiden ‘kurtuluş’ yolu(!)

Devamını Oku
14.08.2024
Normalleşme...

Normalleşme...

Devamını Oku
07.08.2024
Savaş ve Meclis...

Savaş ve Meclis...

Devamını Oku
31.07.2024
Kıbrıs ve barış...

Kıbrıs ve barış...

Devamını Oku
24.07.2024