Özlemişiz futbolu. Kavgasını, kaosunu, şikesini, teşviğini, şaibesini değil; yeşil sahada oynananı...

3 Temmuz’dan bu yana kafamızı kaldıramadık ki savcılık koridorlarından, elbette özleyeceğiz.

Galatasaray dün gece geri döndü. 2 yıldır uzak durduğu coşkuyu, heyecanı, ruhu, yakaladı; futbolcusuyla, teknik kadrosuyla, taraftarıyla... Liverpool maçıyla gördük ki artık o ezik, silik, vurdumduymaz takım yok. Kazanır, kaybeder, berabere kalır, önemli değil ama mücadele eder. Niye geri dönüş, işte bu yüzden. Elbette yeniden yapılanan takımda eski ve yeni parçaların uyumu önemliydi. Fatih hoca balansı iyi yapmış. İlk 60 dakikada bunu gördük. Şablon artık belli... Sağda Ujfalusi, solda Hakan, göbekte iki eski asker Servet ve Gökhan. Orta alan yenilenmiş... Selçuk, Melo, kenarlarda Sabri, Arda ve ileride Baros. Bir-iki küçük değişiklikle bu sistem tutar. Yeniler Selçuk ve Melo hiç yabancılık çekmedi. Keza Ujfalusi de... Ama dünkü maç Baros’un yeniden doğuşu anlamında çok önemliydi. Eski takımı Liverpoola birbirinden 2 güzel gol attı, ilki jeneriklikti.

Galatasaray santrfor arıyor, doğaldır. Ne var ki dünkü Baros’u ancak Drogba, Kanoute, Fabiano ayarında biri keser. Ve bildiğimiz Fatih hoca da Çek yıldız böyle oynarsa onu her maç sahaya sürer.