Aydın Engin

Önümüzde Tuzaklarla Dolu Bir 6 Ay Var...

07 Ocak 2015 Çarşamba

Öne alınmazsa Haziran 2015’te genel seçim var mı?
Var!..
AKP, dördüncü kez seçim kazanıp tek başına iktidar olabilmenin doyulmaz tadını sürdürmek istiyor mu?
Hem de nasıl!..
Öyleyse Meclis Soruşturma Komisyonu’nda dört bakanın aklanıp paklanıp, Yüce Divan’dan saklanması niye şaşırtıcı olsun?
Komisyon, “Bakanlar Yüce Divan’a gitsin” deseydi, bakanlar değil AKP’nin son bir yıldır sürdürdüğü amansız ve imansız politika çökerdi.
Hatırlayın, 2013’ün 17 Aralık’ı patladığı günden bugüne AKP’nin tepelerinden kesin, açık seçik bir “Hayır bu arkadaşlar çalmadı, çırpmadı, rüşvet almadı, Rıza Sarraf yaşadışı işler yapmadı” gibi bir açıklama gelmedi. Keza ses kayıtları ile ilgili olarak birkaç utangaç “montajdır, dublajdır, trikotajdır, averajdır, falandır filandır” yavesi dışında da ciddi bir itiraz sesi yükselmedi.
Buna karşılık benzeri çok az görülmüş bir propaganda saldırısı örgütlendi: Hükümete karşı darbe!..
Tam bir yıldır AKP medyası yer yer okurların, seyircilerin zekâlarıyla alay eder duruma düşmek pahasına darbe edebiyatını yayın politikalarının ana ekseni olarak benimsediler ve bıkıp usanmadan sürdürdüler.
Şimdi bakanlara Yüce Divan yolu göstermek darbe edebiyatının bütünüyle çökmesi anlamına gelir. Elin oğlunun ağzı torba değil ki büzesin. Tutar “Hani her şey darbe içindi, asılsızdı. Bakanları yargıya yolladığınıza göre işin içinde bir pislik varmış. O zaman darbe iddiası da kuyruklu bir yalan, katıksız palavraymış” der ve haklı olur.
Öyleyse kendileri dahi inanmasa bile darbe propagandasına ara vermeksizin, hatta dozunu artırarak sarılmak gerek.
Yapılan da bu...
2015 seçimine hazırlanırken yani topu topu altı ay boyunca AKP darbe iddiasından kesinlikle vazgeçmeyecek. Cemaat’in ciddi bir seçmen kitlesini temsil etmediği cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında görüldü. Ancak psikolojik savaş sınırında bir propaganda için gerekli ve yeterli aygıtlar ağına sahip oldukları da gerçek. O yüzden AKP’nin eli mahkûm, darbe edebiyatı daha en az altı ay kafamızı şişirecek.
Bununla da yetinmeyecek. 2015 Haziranı’nda Meclis’te yine tek başına hükümet kurabilecek gücü elde etmek için başka siyasal manevralara da ihtiyacı var.
Mesela Kürt sorununda “süreç” denen görüşme trafiğini mümkün olduğu kadar ağırlaştırmak; seçim gününe kadar milliyetçi seçmen kitlesinin “Bak bak, Kürtlerle anlaştılar, bizim milli hislerimizi çiğnediler” demelerinin önüne geçmek zorunda. Bunun bir yolu 2015 genel seçimlerine kadar süreç üstüne adım atmak yerine “adım atar gibi yapmak”tan geçiyor.
Bu da yetmeyebilir.
HDP seçime parti olarak katılma kararını değiştirmez ve seçim yaklaşırken yüzde 10 barajını aşma olasılığı ciddiyet kazanırsa, “süreç masası”nı bir tekme ile devirmek dahil, AKP, Kürt seçmeni HDP çizgisinden uzaklaştıracak her türlü kışkırtıcı yöntemi gözünü kırpmadan deneyecektir. Çünkü barajı aşan bir HDP, 50-60 milletvekilinden oluşan bir Meclis gücü demek. Bu ise AKP için bırakın Erdoğan’ın başkanlık sistemi filan gibi düşlerinde gereksindiği anayasayı değiştirebilecek bir çoğunluğu, tek başına hükümet kurmasını bile engelleyebilecek bir Meclis aritmetiği demek. Erdoğan, Davutoğlu ve öteki AKP elebaşıları bunu rüyalarında görseler, sabah uçuklamış dudaklarla yataktan kalkarlar.
Haziran seçimlerine giderken AKP cephesinden gelecek siyasal manevra ve siyaset bezirganlığına ilişkin “kehanetler”de bulunuyorum ya, Ermeni soykırımının 100. yılı tartışmasını da atlamamak gerek. Bunu salt biz değil, hemen hemen bütün dünya tartışacak ve Türkiye’deki siyasal-ideolojik kamplaşma daha da keskinleşecek. Milliyetçilik (=Ulusalcılık) Ermeni sorunu ve 1915 bağlamında şaha kalkacak. AKP bu alanda da seçim öncesinde meydanı MHP’ye ve sanki MHP’den farklıymışlar gibi kendilerini milliyetçi değil ulusalcı olarak tanımlayan kesimlere bırakmaz. O yüzden devletin bütün olanakları ile 2015’i Çanakkale Savaşı üstüne kurmak, AKP’nin milliyetçilik yarışındaki kozlarından biri.
Bunların yanı sıra...
Yok, bu kadarı bugünlük yetsin.
2015 Haziranı’na kadar başını AKP elebaşılarının çekeceği zor, tuzaklarla dolu bir dönemin bizi beklediğini görmek için bu kadar “kehanet” yeter.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları