Kavanoz dipli dünya!
Aylin Öney Tan
Son Köşe Yazıları

Kavanoz dipli dünya!

27.08.2014 14:37
Güncellenme:
Takip Et:

Kavanozun icadı mutfak tarihindeki önemli dönüm noktalarından biri olmalı. Yemekle uğraşmayı seven, kışlık hazırlıklara meraklı biri için reçel, marmelat, turşu, salça, konserve derken kavanozsuz bir dünya düşünülemez. Kavanoz, bir nevi tutkudur, tutkulu bir kıskançlıktır. Yaz günlerinin güneşini, güneşin verdiği tadı, olgun lezzetleri kıskançlıkla hapsetmek, soğuk kış günlerine saklamak için tutsak etmektir. Kavanozlarda hapsolan yaz lezzetleri kışın soğuğunda güneşin sıcak yüzüne hasretken sofralara ışık saçar, ruhu açar, damakları şenlendirir. Yalnızca Ağustos ayı da değil, Eylül ayı da kışlığa hazırlık size olanak sağlıyor. Sakın geç kaldık diye düşünmeyin. Mutfak tezgahına dizilen gıcır gcır kavanozlar tencerelerde kaynayan mis kokulu meyvelerin, yazın olgun tadını taşıyan domateslerin, körpe salatalıkların reçele, salçaya, turşuya dönüşmesini bekler.

Yiyecekleri saklamak için bin türlü kap kacak, çanak çömlek, testi, küp üretmek yemek pişirmenin tarihi kadar eski kuşkusuz. Toprak çömlekler, metal kaplar, ahşap fıçılar hep yiyecekleri saklamanın aracı olmuş. Ancak cam kavanozun tarihi şaşılacak kadar yeni. Cam şişeler, damacanalar özellikle sıvı yiyecek içecekleri korumak için kullanılsa da asıl kavanozun icadı yiyecek saklamada büyük bir çığır açmış.

Evlerde kullanılan cam kavanozların üretimi 1800'lerin ortalarında Amerika'da yaygınlık kazanmış. İşin ilginç yanı Amerika'da gelişen bu cam kapların dilimizdeki adı bu topraklarda yüzyıllardır kullanılan çanak çömleklerden geliyor. Kavanoz kelimesi Yunanca kökenli. Eski Yunancada testi ya da su kabı anlamına gelen “gávanos/gavéna” sözcüğü günümüzde “kávanos/gávano” şeklini almış. Biz de asırlardır kabını kacağını, yemeğini içeceğini paylaştığımız komşulardan kelimeyi kapmışız.

Cam kabı kavanoz yapan elbette kapağı… İlk teneke kapaklı kavanozları bir tenekecinin icat etmesi de şaşırtıcı olmasa gerek. 1858 yılında vidalı teneke kapak yapmayı akıl eden John Landis Mason adındaki tenekeci isminin bir kavanozda sonsuza kadar saklı kalacağını bilseydi ne düşünürdü acaba? Bugün Amerika’da reçelden turşuya, sostan salçaya her türlü lezzeti saklayan metal kapaklı klasik kavanozlara “Mason Jar/Mason kavanozu” deniyor. Kavanoz isminin tenekeciden kaynaklandığı bilen, hatırlayan pek olmasa da… Tam bir yıl sonra cam hamurunu otomatik üfleyen makinelerin geliştirilmesinden sonra kavanoz kullanımı geniş kitlelere ulaşabilen bir üretim kapasitesine ulaşmış.

Tenekecinin icadı Amerika’dan çıksa da konservenin keşfi Napolyon’a dayanıyor. Dünyayı fethetmeye azimli Napolyon, 1795 yılında ordularını besleyecek besinleri uzun süre saklama yöntemini bulacak kişiye ödül vaadeder. Nitekim bir aklı evvel ödül uğruna yıllarca uğraşır, yiyecekleri kapalı cam kaplara koyup içi su dolu bir kazanda pişirmeyi akıl eder ve yiyeceklerin bu şekilde uzun süre bozulmadan korunduğunu görür. Farkına pek de varmadan konserveyi icat etmiştir. Böylece François Nicolas Appert 1809 tarihinde ilk konserveyi yapan adam olarak tarihe geçer. Yıllar sonra gene bir başka Fransız yiyeceklerin bozulmasının sırrını keşfeder: Bakteri. 1860 yılında Pasteur’un bakterilerin besinlerin bozulmasına neden olduğunu anlamasıyla Appert’in icadı yiyecek koruma yöntemi de açıklık kazanır. Havasız ortamda 110°C’ye kadar ısıtılan yiyeceklerde tüm bakterilerin öldüğünün ve böylece yiyeceklerin saklanabildiğinin anlaşılmasıyla bugün bildiğimiz konserveciliğin temelleri atılır. Ama gene de konserve yapmayı ev ortamına taşıyan tenekeci Mason’un kavanoz kapakları olur.

Zavallı Mason keşfinin mürrüvetini görememiş. Müthiş icadına aldığı patentin 1879 yılında süresinin dolmasından sonra pek çok şirket metal kapaklı kavanozlar üreterek büyük servetler edinmiş ama buluşunu paraya tahvil edemeyen Mason, 1902 yılında devlet yardımına muhtaç, yoksulluk içinde ölmüş. Bugün milyonlarca insanın kullandığı kavanozun mucidinin sonuna bakınca insan düşünmeden edemiyor. Şu ölümlü hayatta çalış çabala nereye kadar?

Kavanoz dipli dünya işte!

Yazarın Son Yazıları

Zeytin acısı...

Zeytin acısı...

Devamını Oku
10.11.2014
Budapeşte’de Üç Gün

Budapeşte’de üç günlük bir maratondayım. Macaristan’ın en prestijli şarap etkinliği VinCE Budapest’e davet edilen tek Türk gazeteci olarak herşeye yetişmeye çalışıyorum, bu yüzden benim için gerçekten bir şarap tadım maratonu oluyor.

Devamını Oku
01.09.2014
Kavanoz dipli dünya!

Kavanoz, bir nevi tutkudur, tutkulu bir kıskançlıktır. Yemekle uğraşmayı seven, kışlık hazırlıklara meraklı biri için reçel, marmelat, turşu, salça, konserve derken kavanozsuz bir dünya düşünülemez.

Devamını Oku
27.08.2014
Şekerin Hikmeti

Arapça kökenli “helva” kelimesi bu anlamlara geliyor. Farsça “şirin” kelimesi de “tatlı” demek… Tatlıların Ramazan’da ve adı üstünde şeker bayramında ayrı bir yeri var. Özellikle de bizim kültürümüzde bayram tatlısı çok önemli, zira Ramazan Bayramı'na Şeker Bayramı adını vermiş tek ülke Türkiye.

Devamını Oku
27.08.2014
Üzüm Gözlüm

Alkol, rakı, meze....Günümüzde çelişkili gibi gözükse de alkol kelimesini dünya dillerine kazandıran Araplar. Rakının adı da gene Arapçadan geliyor. Arapça ‘ter’ anlamına gelen ‘arak’ kelimesinden türüyor.Mezenin mazisi ise karışık. Farsça, tadını almak, tatmak, emmek anlamına gelen ‘Mezîden’ kelimesinden türediği söyleniyor...

Devamını Oku
27.08.2014
Paris’te Çikolata Peşinde

Çikolata denilince aklınıza ilk ne gelir? Çocukluk günleriniz mi? Eğer bir gün Paris'e gidip, birazdan size anlatacağım yerlere uğrarsanız eminim kafanızda ki çikolata tanımı değişecektir. Çünkü burada çikolata yapmak adeta bir sanat! Ama sizi şimdiden uyarıyorum binbir çeşit çikolatayı, binbir farklı şekilde gördüğünüzde sakın kendinizi kaybetmeyin!

Devamını Oku
27.08.2014
Yemek ve Gezmek

Acı Limonlar ve Bavul Turizmi

Devamını Oku
25.08.2014