Ayşe Emel Mesci

‘Düşünen adam’dan ‘makineleşen insan’a

02 Ekim 2023 Pazartesi

Hesiodos’un İşler ve Günler adlı yapıtında (çev. Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi) yer alan “Soylar Efsanesi” bölümünde, insanlığın ortaya çıkışından beri beş çağ yaşandığı, beş farklı insan soyunun birbirini izlediği söylenir: Altın soyu, gümüş soyu, tunç soyu, kahramanlar kuşağı, demir soyu. Hesiodos kendisinin de içinde yer aldığı, dolayısıyla kendi “şimdiki zaman”ına denk düşen “demir soyu” için, “Keşke o soydakilerden biri olmasaydım ben” der ve bunu şöyle açıklar: “Onlar gündüzleri didinir ezilirler,/Geceleri kıvranır dururlar/Tanrıların yolladığı türlü dertlerle.”

DEMİR IRK

Bu yıl Ankara’da BİLT’te (Bilkent Uluslararası Laboratuvar Tiyatrosu) sahneye koyduğum “Değirmen” oyununun yazarı Zana Kılıç ise oyun kişiliklerinden “Kadın”ın ağzından “demir soyu”na farklı bir güncel yorum getiriyor: “İnsler’in birçok çağı oldu ve her çağ bir tufanla son buldu. Şimdi sıra sizde, yani ‘demir ırk’ta. Yeryüzündeki bütün kötülüklerin kaynağı olan ‘demir ırk’ın yol açtığı yıkımlardan sonra demire dokunmak soyumuzca yasaklandı.”

Bu “distopik” oyundaki “demir ırk” yorumunda, tıpkı Hesiodos’ta olduğu gibi, yazarın kendi “şimdiki zaman”ına yönelik bakışı, deyim yerindeyse durum tespiti ağır basıyor. Peki ya gelecek? 

Yapay zekâ hakkında yazılanları, bu teknolojinin istikbali hakkındaki tahminleri, öngörüleri okudukça geleceğe yönelik olarak acaba yeni bir çağın mı eşiğindeyiz sorusu düşüyor insanın aklına. 

YAPAY ZEKÂNIN ÇAĞLARI

Geçen gün “Herkese Bilim Teknoloji”nin eski bir sayısı geçti elime. 18 Mayıs 2018 tarihli sayıda yer alan Tanol Türkoğlu’nun “Köle-İnsan-Efendi Yapay Zekâ” başlıklı yazısını okurken “Demek yapay zekânın da ‘çağları’nı konuşmaya başlamışız” diye geçirdim içimden. Şöyle diyor Türkoğlu: “Yapay zekânın evriminin üç aşamalı olacağı öne sürülmekte. Birinci evre yapay-dar-zekâ, ikinci evre yapay-genel-zekâ, üçüncü evre ise yapay-süper-zekâ. Bu üç evre sırasıyla ‘köle’, ‘insan’ ve ‘efendi’ olarak da adlandırılabilir.” Türkoğlu, şu anda “köle” düzeyinde olan, yani ancak programlandığı işlevleri yerine getiren yapay zekânın bazı tahminlere göre en erken 70-100 yıl içinde “insan” düzeyine ulaşabileceğini, yani otonom bir varlık haline gelebileceğini belirtiyor. O noktadan “efendi” konumuna geçişin ise çok daha kısa sürmesi bekleniyor. Tabii bu arada bizlerin, yani günümüzün “demir ırk”ının nasıl bir değişimden geçeceği de söz konusu süreci etkileyebilecek önemli bir unsur. Yazının kaleme alındığı 2018’den bu yana geçen beş yıl içinde bu tahminleri değiştirebilecek yeni gelişmeler yaşanıp yaşanmadığını bilmiyorum ama konunun gündemde işgal ettiği yerin giderek genişlediğini görebiliyorum. 

“Değirmen” oynanırken sahneye yerleştirilen bir ekrandan yabancı seyirci için İngilizce altyazı akıyordu. Çeviri, yapay zekâ ürünüydü!

MAKİNELEŞME İSTEĞİ

Bu teknoloji giderek hayatın her alanına giriyor. Yolda yürürken, bir yerde otururken veya yolculuk yaparken başları yerden kalkmayan, gözlerini ellerindeki “akıllı” telefonun ekranına kilitlemiş, deyim yerindeyse oluşturdukları hava kabarcığı içinde çevreden soyutlanmış kişileri görünce, insandaki makineleşme isteğinin farkına varabiliyorsunuz. Rodin’in “Düşünen Adam”ının yerini “Makineleşen İnsan” mı alacak yoksa? Acaba Hesiodos’un “Soylar Efsanesi”nin diliyle söyleyecek olursak altıncı insan soyu bu yolda mı şekillenecek?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları