Davıd Harvey’den kapitalizmle mücadele formülü
Ayşen Eren
Son Köşe Yazıları

Davıd Harvey’den kapitalizmle mücadele formülü

24.08.2014 13:13
Güncellenme:
Takip Et:

Kırk yılı aşkın süredir derslerinde Marksizm’i anlatan, sosyal hareketlere aktivist olarak destek veren, en çok atıfta bulunulan sayılı akademisyenlerden, tanınmış sosyal bilimci David Harvey davet üzerine geldiği ülkemizde bir dizi konuşma yaptı. “Sermayenin Sınırları ve Antikapitalist Hareket” başlıklı konuşmasında kapitalizmin dinamik yapısını vurguladı ve mücadelenin bütünlükçü yaklaşımla mümkün olacağını söyledi.Harvey’e göre, kapitalist karşıtı argüman, sistemin sürekli büyüme ihtiyacı üstüne kurulmalıdır. Çünkü sermaye yaşayabilmek için sürekli artmalı, büyümelidir. Büyümezse, kar yok demektir ve yok olur.“Kapitalizm ile mücadele edeceksen kapital yani sermaye nedir bilmelisin” diyor Harvey, “Problemi çözmek istiyorsan önce problemin ne olduğunu anlayacaksın ve sonra tanımlayacaksın” diye ekliyor.

Sermaye nedir? Harvey, bu soruyu Marks’ın bakış açısıyla yanıtladı. Marks sistemdeki döngülere bakmayı önermektedir. Klasik para-iş gücü-üretim-emtia akışını ayrıştırır. Para sermayesi kendi döngüsüne sahiptir. Üretim ve iş gücü sermayesinin kendi döngüsü vardır. Aynı şekilde ticari ürünlerin de kendi döngüsü mevcuttur. Bu üç döngü içiçe geçmiş, birbirlerine bağlı bir yapıya sahiptir. Örneğin, para döngüsü olmadan üretim ve ticari ürün döngüleri çalışmaz. Benzer şekilde üretim döngüsü para ve ticari ürün döngülerine bağlıdır.

Yeniden “sermaye nedir” sorusuna dönersek, sermaye para mıdır? Hayır, Marks’a göre para sermaye değildir. İş gücü sermaye midir? Marks yine hayır der çünkü para ile iş gücü değişimi pek çok toplumda binlerce yıldır zaten yapılmaktadır. Ticari üretim midir? Marks yine hayır der, çünkü ticari ürünler pazarlarda takas edilebilir. Marks’a göre kapitalizmde sermaye, servis değerinin üretimidir. Bu yüzden, antikapitalist hareketin görevi “servis değeri üretimini” durdurmak olmalıdır.Neden kapitalizme karşı olmalıyız? Pek çok kişi kapitalizmin işçiyi sömürdüğünü söyler. Ama işçiler başka toplumlarda farklı zamanlarda sömürülmüşlerdir. Sermayenin önemli bir özelliği dinamik olmasıdır. Sistem sürekli yeni birşeyler yaratmaktadır. Cep telefonlarınızı, ipadlarinizi bırakıp, Orta Çağ’daki gibi yaşamak ister misiniz? Kapitalizm farklı bir dünya yaratmıştır ve yarattığı herşey kötüdür diyemeyiz. Bu nedenle kapitalizm ile mücadelede tüketimi kötüleyerek devrim yapamayız.

Harvey’e göre, kapitalist karşıtı argüman, sistemin sürekli büyüme ihtiyacı üstüne kurulmalıdır. Çünkü sermaye yaşayabilmek için sürekli artmalı, büyümelidir. Büyümezse, kar yok demektir ve yok olur. Bu nedenle, sistem toplam servis değerini sürekli büyütmeye ve katlayarak artırmaya çalışır. Ortalama yıllık büyüme hızı yaklaşık yüzde üçtür. Bu oran, belki 18. yüzyılda sorun olmazdı. Fakat bugün önümüzdeki 100 yıl için yüzde üç büyüme oranı hedeflersek bu ciddi sorunlar yaratacaktır. Burada Harvey sürekli ekonomik büyümenin imkansızlığını göstererek sermayenin de bir sınırı olduğunu hatırlatır. Bu noktada “Büyümenin Sınırları” kitabına gönderme yapmadan geçmek olmaz. David Harvey’in öngörülerinin, Donella ve Dennis Meadows ile bir grup MIT’li akademisyen tarafından 1972 yılında yayınlanan meşhur “Büyümenin Sınırları” kitabında anlatılan görüşleri tamamladığını düşünüyorum. “Büyümenin Sınırları”, üretim ve nüfusun sürekli olarak üssel artmasının, fiziksel sınırları olan Dünyamızda mümkün olmadığını anlatır. Harvey de sermayenin dayandığı sürekli üssel büyüme hedefinin imkansızlığını söyler. Harvey’in Marks’ın “Capital”inden yola çıkarak kapitalizm ile mücadele için oluşturduğu formülün temel dayanağı olan ekonomik büyüme karşıtlığı, Nicholas Georgescu-Roegen’in ekonomik küçülme ve Herman Daly’s durağan ekonomi yaklaşımlarına paralleldir.

Harvey’in vurguladığı bir diğer gerçek, son 30 yılda, gerçek üretime giderek daha az, fiktif sermayeye daha çok yatırım yapılmasıdır. Fiktif pazarlarda gerçek sermaye yoktur. Karbon piyasalarında alıp satılan karbon hisse senetleri fiktif sermayeye güzel bir örnektir. Finansal sistemdeki varlıkların şişirildiğine de değinen Harvey, spekülatif hareketlerin arttığını vurgular. Bu gelişmelerin bir sonucu olağanüstü boyutta gelir eşitsizliği yaratması. Örneğin; New York’ta nüfusun yarısı yılda 30 bin doların altında kazanırken aynı şehirde spekülatif fonları yönetenlerin kişi başı yıllık gelirleri 3 milyar dolar civarında.

Harvey politik gücü ekonomik güce bağlar. Seçimleri kazanan milli irade gibi görünse de aslında para, yani sermaye. ABD’de de sermaye her iki partiyi yönetir. Büyük para aynı zamanda hukuk sistemini de yönetir. Bu sistem günümüzün ciddi sorunları olan;

- Giderek artan adaletsiz gelir dağılımı,

- Doğanın bozulmasından kaynaklı sorunlar,

- Sonsuza kadar yılda yüzde üç büyüme oranının yaratacağı sonuçlarla asla yüzleşmez.

Marks içiçe geçmiş para, üretim ve iş gücü döngülerinin kontrolünü gerekli bulur. Kontrol, paranın doğasının, metalaştırma ve iş gücünün organizasyonu konularında köklü bir dönüşüm ile mümkündür. Harvey’e göre kapitalist karşıtları bu konularla ilgilenmelidir. Üretmek için üretim, saklamak için birikim yapmaktan vazgeçilmelidir. Sistemsel köklü dönüşüm küçük hareketlerle olmayacaktır. Ancak, bir şekilde başlayacak büyük boyutlu ve kapsamlı bir hareket ile gerçekleşebilir.

Kapitalist karşıtı mücadele uzun bir süreçtir ve en azından bir kuşak sonra tamamlanabilir. Bu süre zarfında iyi ve kötü olarak sınıflandırdığımız üretimler olacak ve ne iyidir ne kötüdür tartışılmaya başlanacak. Şu an pek çok ürün önümüze hazır geliyor ve fiziksel olarak bunlar nerede, nasıl üretiliyor bilmiyoruz. Bu nedenle öğrencilerine “Yediğin kahvaltı nasıl üretiliyor?”, “Kullandığın şeker nereden geliyor?”, “Isırdığın elma nereden, nasıl geliyor?” sorularını sorduğunu anlattı.

Kapitalizm ile mücadele edebilmek için, kapitalizmin boyutlarını ve kurup geliştirdiği, besleyip büyütmeye devam ettiği sistemi doğru okumaya çalışmalıyız. Bunun için atılacak ilk adım, günlük hayatımızda kanıksayıp üzerinde hiç düşünmeden tükettiğimiz ürün ve besinlerle ilgili “nerede ve nasıl üretiliyor” sorularına cevap aramak ve “iyi üretim” ile “kötü üretim”i tanımlamaya çalışmaktır.

Yazarın Son Yazıları

Validebağ Korusu: Halk direnişini bir din ve doğa diyaloğuna dönüştürmek

"Allah tam anlamıyla 'çevre'mizder." Seyyid Hüseyin Nasır

Devamını Oku
28.11.2014
Bir Müzenin Vatandaşlık Üzerine Anlattıkları

Amerika seyahatimde ‘Birmingham Civil Rights’ enstitüsünün müzesini gezme imkanı buldum. Bu müzenin anayoldan yönlendirme levhalarından tutun şehrin içindeki konumuna, girişteki müze memurlarının her ziyaretçiye yaptığı uyarıdan aktardığı tarihi olaylara kadar anlattığı o kadar çok öykü var ki.

Devamını Oku
31.10.2014
Organik Etiket Yeterli mi?

Dünyanın sağlığı bozulurken ben ‘organik’ beslenerek sağlıklı kalabilir miyim? Bu noktada satın aldığımız yiyecekten ‘emin olmak’ yeterli olmuyor, yiyeceğin en kısa mesafeden soframa gelmesi yani üreticinin yerel olmasının gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu bağlamda üreticinin kullandığı girdileri de yerelden sağlaması önem kazanıyor.

Devamını Oku
30.09.2014
Kendi imgesinden bir dünya yaratmak

Eğitim ve çalışma amacıyla bir süre yaşadığım Amerika Birleşik Devletleri’ni yaklaşık 20 yıl aradan sonra tekrar ziyaret ettim. Geçen süre zarfında ülke değişirken benim ülkeyi görmek için kullandığım gözlüklerde değişti.Yeni gözlüklerim ile bakınca gördüm ki Amerika Birleşik Devletleri giderek ‘Varlık İçinde Yokluk Yaşayanların Ülkesi’ ne dönmüş.

Devamını Oku
01.09.2014
Nasıl seçmeli?

Michael Schulson tarafından kaleme alınan ¨Nasıl Seçmeli?¨ başlıklı yazı şu cümle ile başlıyor, ¨Mantığınızın yararsız olmanın da ötesinde hiç işe yaramaz olduğu durumlarda, bazen en mantıklı seçim karanlığa rastgele atış yapmaktır¨.

Devamını Oku
24.08.2014
Kırsal Yaşamın, Küçük Çiftçiliğin Savunucusu Wendell Berry

Amerikalı yazar, şair, çiftçi, küçük çiftçi hakları savunucusu ve çevre aktivisti Wendell Berry’i tanımam tesadüfen oldu. Yale Üniversitesi’nin davetlisi olarak bir sohbet toplantısı için geldi. Toplantı şehrin en büyük salonunda düzenlendi. Dinleyiciler binanın girişinde upuzun bir kuyruk oluşturdu, salon tıklım tıklım doldu.

Devamını Oku
24.08.2014
Tamam mıyız?

Gezi olayları ile başlayan halk hareketi 17 Aralık 2013’de ülkeyi sarsan rüşvet skandalı nedeniyle büyüyerek devam ediyor. Bu ikinci dalga ilkine göre daha yaygın, güçlü ve Türkiye demokrasi tarihinde önemli ve farklı bir yeri var. 30 Mart yerel seçimleri yaklaşırken Gezi kamusal hareketini ve Türkiye demokrasisini John Dewey ile okumak ve irdelemek istedim.

Devamını Oku
24.08.2014
Kentsel dönüşüm mü? yoksulların mülksüzleştirilip şehir dışına itilmesi mi?

“Kentsel Dönüşüm” projeleri kötüye giden ekonomileri, zenginlerin lehine, yoksulların aleyhine devlet eliyle geçici olarak canlandırma projeleri. Bu projeleri incelerken sorulacak anahtar sorular, “Kim Kazandı? Ne Kazandı? Kim Kaybetti? Ne Kaybetti?” Nevşehirli teyzenin anlattıkları, cevapları bulmamız için bize yeterli ipucu veriyor.

Devamını Oku
24.08.2014
Bilim iktidar ile çelişirse...

2012 yılında kamuoyuna yansıyan üç vaka, post-yapısal bir yaklaşımla “İktidar bilgiyi neden değersiz kılmaya çalışıyor?” sorusunu sormamızı gerekli kıldı.

Devamını Oku
24.08.2014
“Allah tam anlamıyla “çevre”mizdir.”

Doğu Karadeniz bölgesinde HES’lere, Gerze’de termik santrala, Kaz Dağlarında maden şirketlerine karşı verilen mücadeleler gibi sesini duyurabilmiş mücadelelere din adamları ve İlahiyat fakültelerinin hocaları neden ilgi göstermez ve halkın yanında yer almaz?

Devamını Oku
24.08.2014
Davıd Harvey’den kapitalizmle mücadele formülü

Harvey’e göre, kapitalist karşıtı argüman, sistemin sürekli büyüme ihtiyacı üstüne kurulmalıdır. Çünkü sermaye yaşayabilmek için sürekli artmalı, büyümelidir. Büyümezse, kar yok demektir ve yok olur.

Devamını Oku
24.08.2014
Yaşamı savunmalıyız!

Doğa Derneği’nin Damocracy* İnsiyatifi ile organize ettiği Dünya Nehirler Konferansı Güney Amerika’da Amaxon Xingu nehri, Arjantin’de Mapuçi nehirleri, Ortadoğu’da Dicle, Afrika’da Turkana Gölü kıyısında yaşayan ve büyük barajlara karşı mücadele edenleri bir araya getirdi.

Devamını Oku
22.08.2014
Yeni kavramlar, farklı yorumlar

Amerikan Coğrafyacılar Birliği’nin 109 yıldır düzenlediği ve altı binden çok sunum, poster sunumu, çalıştayın yapıldığı yıllık toplantıda coğrafya, sürdürülebilirlik ve Coğrafi Bilgi Sistemleri konusundaki teorik ve uygulama çalışmaları yer aldı.

Devamını Oku
22.08.2014
Bir göl, bir nehir, bir şehir

Bir ramsar alanı olan “Burdur Gölü”

Devamını Oku
22.08.2014
Ekoloji demokrasisi

Bir AVM’nin bir mahalleden daha fazla elektrik tükettiğini biliyor musunuz? Yani bir yandan Hasankeyf’e, Loç’a baraj yapılmasın derken diğer yandan AVM’ye karşı çıkabilmenin göz önüne alınması gerekir. AVM’ler enerji emicidir.

Devamını Oku
22.08.2014
Gece-kondular, gökten-kondulara karşı

Onlar tek katlıydılar, bahçeleri vardı.Devlet politikalarının eseriydiler. Seçimlerde politikacıların göz bebeğiydiler. Yıllar boyu yerel ve genel seçimler öncesi oy toplamak isteyenlerin ziyaret edip sözler verdiği yerlerdi...

Devamını Oku
22.08.2014
TAKSİM GEZİ: Park Savunmasından Toplumsal Harekete

Değişiyor, tazeleniyor, canlanıyor ve soruyoruz: Nasıl yaşamak istiyorum? Nasıl bir ülkede yaşamak istiyorum? Yaşadığım ülke nasıl yönetilsin istiyorum? Ülke yönetiminde nasıl bir rol almak istiyorum?

Devamını Oku
22.08.2014
Çıralı'da neler oluyor?

Caretta caretta’ları, tarihi ve doğal zenginlikleri, eşsiz plajı ile dünyaca ünlü sakin, sessiz Çıralı, geçtiğimiz günlerde köylülerin yaptığı eylemler ile manşetlerdeydi: “Çıralı’da Halk Dört Gündür Ayakta ve Çıralı’yı Beklemeye Devam Ediyor”

Devamını Oku
20.08.2014