Videoyu izledik: Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke sorumlusu Ahmet Daştanbek elindeki paraları sayıyordu. O sırada kendisini çeken kameraya bakarak da “Kaydediyor musun” diye çekinerek soruyordu. Görüntülerdeki binlerce doların, rüşvet parası olduğu ileri sürüldü. Diyanet de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da görüntülere dair soruşturma başlattı. Videodaki Daştanbek ise görüntülerdeki paraların “Mekke’de ihtiyaç sahiplerine iletilmek üzere kendisine verilen sadaka ve ramazan kolisi alımı” amaçlı olduğunu iddia etti.
Ben bu haberi takip ederken telefonum çaldı. Arayan, zamanında çok kritik koltuklarda oturmuş bir yargı mensubuydu.
“Size öz dayıma dair bir olay anlatmak istiyorum” dedi ve devam etti:
“Dayımdaki insan ve Allah sevgisini ben kimsede görmedim. Ömrünü sevgili peygamberinin yaşadığı toprakları görüp dini vecibesi hac ibadetini yapacağı günü bekleyerek geçirdi. 70 yaşında hacca yazıldı ve 14 sene kura bekledi. Adam geliyor 84 yaşına, hanımına diyor ki ‘14 yıl oldu, bu Diyanet bizi hacca götürmeyecek, hele bir gidip de soralım, bir sıkıntı mı var...’ Diyanet’e gidiyor. Orada bir görevli dayıma diyor ki ‘Şu kadar para ver, seni hemen kurada çıkaralım.’ O da diyor ki ‘Nasıl olur, burası Diyanet İşleri Başkanlığı, Müslümanlığın merkezi. Ben rüşvet vererek hacca gidersem, bu kul hakkına girer.’
Dayım hem üzülüyor hem öfkeleniyor. Hanımına anlatıyor durumu: ‘Diyanet görevlisi benden rüşvet istedi, onlardan bize fayda yok. Ben öleceğim yakında, biz para bulalım umreye müracaat edelim.’ 120 bin lira topluyorlar ve yaklaşık 6 ay önce umreye gidiyorlar.”
Birden sesi düştü konuştuğum kişinin... Sonra anladım nedenini:
“Dayım, umre bitimi havada uçaktayken kalp krizinden rahmetli oluyor maalesef. Bu öyküyü yengemden yani birinci ağızdan bizzat öğrendim. Şimdi karşımızda böyle bir Allah sevgisi taşıyan rahmetli dayım varken diğer yanda içinde zerre kadar Allah sevgisi olmayan, her şeyi gören Allah’tan değil de kendisini çeken kameradan korkan sözde bir din görevlisi var.”
Telefonu kapatıyoruz. BirGün’de Mustafa Bildircin’in haberini okuyorum:
“İsmini vermek istemeyen bir Diyanet personeli ‘rüşvet alındığı’ yönündeki iddianın başkanlık koridorlarında uzun yıllardır konuşulduğunu anlattı. İddiaların üzerine hiçbir zaman gidilmediğini belirten Diyanet personeli, ‘Suudi Arabistan’da olanları denetlemek çok kolay değil’ diyerek denetim zafiyetine dikkati çekti.”
Matematikçi Norbert Wiener haklı mıydı acaba: “Bir kere satılan vicdan iki kere de satılır.”