28 Şubat'ın intikamı ve orgenerallerimiz

28 Şubat'ın intikamı ve orgenerallerimiz

16.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Siyasette yumuşama, normalleşme ve diyalog demiştiniz değil mi? Gerçek yanıt hemen on gün sonra tokat gibi geldi. İktidarın yeni yargı paketi ile yoktan yaratmayı başardığı “etki ajanlığı” çılgınlığının kapsama alanı ile herkes hakkında her an casusluğa kadar varan suçlamalar yapılabilecek. Ceza dediğiniz şey, somut olur. Mesela askeri bilgileri, milli istihbarat konularını veya gizli yargı kararlarını veya devletin gizli ulusal güvenlikle ilgili konularını yurtdışına sızdırmak, yalnız suç değil, vatana ihanettir, bunu herkes söyleyebilir. Ama bu kadar muğlak bir tanımlamaya oturan, bu kadar hedefe konan herkese suç isnat etme konusunda iktidara özgürlük tanıyan hiçbir yasa, özgür ve demokratik bir ülkede çıkarılamaz, daha doğrusu çıkarılması gündeme bile getirilemez. Bu ülke FETÖ döneminde özellikle yaşadığı ağır hukuk saldırılarını, kumpasları ve iktidarın kötüye kullanmasının yaralarını daha henüz saramadı. Böyle bir “etki ajanlığı” komedisiyle sırası gelen her muhalife istenilen her kulpun takılabileceği bir hukuk düzenine, hiçbir çağdaş ülkede ve anayasasında yer yoktur.

Böyle bir yasanın kötü niyetli ellerde nerelere varabileceğini düşünmek veya bunu kaleme almak bile istemiyorum, çünkü zaten bugünkü var olan yasalarla bile işlerin nerelere vardığını maalesef her gün okuyoruz, dinliyoruz, yaşıyoruz.

YA GENERALLERİMİZDEN BİRİNİN BAŞINA BİR ŞEY GELİRSE?

Mesela siyasi gündemimizin en büyük kanayan yaraları arasında bulunan 28 Şubat davasındaki beş emekli komutanın, 1000 gündür tutuklu olması, yalnız hukuk düzenimizin değil, siyasi ortamın, medyanın, hepimizin ayıbıdır.

Emekli Generallerimiz Çetin Doğan, Fevzi Türkeli, Yıldırım Türker, Cevat Temel Özkaynak veya Erol Özkasnak’tan herhangi birinin başına sağlık sorunları yüzünden kötü bir vukuat getirirse, bunun bedelini kim ödeyebilecek? Bu değerli generallerin ömürlerinin son dönemini bu kadar haksız bir şekilde cezaevinde geçirmeleri, ülkemiz tarihinin kara sayfalarına arasına girecek çok ağır ve üzücü bir bir dramdır.  

Bir dava düşünün ki, bütün Türkiye’nin artık ezbere bildiği gibi konunun savcısı, müdahil polisleri, rapor yazan bilirkişileri ve tutuklamaları gerçekleştiren kumpasçı hakimlerin yazdığı iddianameler değişmeden devam edilen davalarda ülkenin en saygın generallerini yıllarca hapiste tutuyor ve bu davanın nasıl bir FETÖ dönemi devamı olduğunu görmezden geliniyor! 

28 ŞUBAT NASIL SUÇ İLAN EDİLEBİLİR?

Atatürkçülere, Türk Ordusu’na, Kemalist yazarlara ve çağdaş Türkiye’ye sinsi bir savaş açmış, hukuk yapısına ve emniyete sızmış FETÖ uzantıları, 28 Şubat’ı “suç” ilan edebilir. Yoksa ülkenin yasal, siyasal ve hukuki düzeninin bir parçası olan, seçilmiş cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların, dönemin orgenerallerinin katıldığı yasal bir toplantıda alınan kararları nasıl suç olarak tanımlanabilir? Bu mantıkla bugünün güvenlik kurumlarında, Erdoğan’ın, bakanlarının ve generallerinin imza attığı kararlar da yarın ceza davası konusu mu olacak? Bu tavrın hiçbir mantığı yok. Bir ülkenin yasal en üst siyasi ve askeri kişilerinin aldıkları kararlara bir darbe mantığı uygulanabilir mi? Buna inanacak kadar mantığını zekasını ve etik duruşunu kaybetmiş bir insan tipi olabilir mi?  

KONUNUN İÇERİĞİ: 28 ŞUBAT’TAN ÖNCE NELER YAŞANDI?

Yanıtı yine size doğrudan vereyim: Gerek 2012’den itibaren demokrasi kavramını büyük bir kaosa taşıyan ikinci cumhuriyetçilik gerek ılımlı İslam kılıfına gizleyerek toplumumuza sızdırılmaya çalışılan şeriatçılık gerek Türkiye’yi hak etmediği bir kavgaya taşıyan Sevr düşkünlerinin komploları adım adım Türkiye’de 28 Şubat’ın altyapısını hazırladılar. Bütün bu süreçte ikinci cumhuriyetçi yazarlar, yani ertesi yılların yetmez ama evetçileri, Kemalistlerle sosyal demokratları ayırmak, laikliği İslam düşmanı göstermek, halkın Atatürk’le arasına timsahlı dereler koymak için ellerinden geleni yaptılar. Laikleşmeye açıkça meydan okurcasına her gün laikliğe, Atatürkçülüğe, solculara yapılan hakaretlerin ardından sırayla Atatürkçü yazar arkadaşlarımız öldürüldü. Bunlar yetmedi her gün tehditler hakaretler adım adım büyüdü, gerek medyada gerek sokakta… Bolu’da Hizbullah terör örgütünün kampı ortaya çıkarıldı, Sincan Belediye Başkanı Humeyni’yi benimsediğini açıkladı, İngiliz gazetesi the Guardian’da bir dönemin lideri “artık Cumhuriyet döneminin sonu geldi” diye demeç verdi, halkın 10 Kasım’da sevgisini göstermek için kitlesel olarak Anıtkabir’e gitmesi soruşturma konusu oldu, Başbakan, Adalet Bakanlığı’nın Anıtkabir ziyaretinin suç olup olmadığını incelemeye aldığını söyledi… 

Tüm saydıklarımı kanıtları, belgeli tarihli haberleri elimde ve bu yazdıklarım 28 Şubat öncesinin her gün yaşanan boğucu provokasyonlarından yalnız çok küçük bir demet. Bütün bu kaosun ortasında her gün inandığı tüm değerlerin kavram olarak ırzına geçildiğini görmekten bıktığı yerde, 28 Şubat MGK toplantısı malum sonuçları ile yaşandı.

Türkiye’yi anlatılan şu “28 Şubat tarihinde Ordu durup dururken tek başına anti-demokratik, faşist kararlar aldı, hak ettiler, orgeneralleri cezalandıralım!”

Halbuki o kararları alan ve imzalayan politikacılar ve askerler yalnız Anayasası’nın ve Türkiye Cumhuriyeti yasalarının ve düzenin kendilerinden doğal olarak beklediklerini yapmışlardır ve Atatürkçülüğü, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumuşlardır! Hepsi bu….

Sayın Cumhurbaşkanı iş işten geçmeden, verileri göz önünde tutarak orgenerallerimizi özgürlüklerine kavuşturmalı ve bu ayıbı yok etmelidir. Onlar, Türkiye’nin gurur duyacağı, özverili ve mert Atatürk’ün askerleridir. Ergenekon davasından nasıl çark edilip dönülmeden önce, nasıl haksız yere masum insanlar yıllarca içerilerde yattıysa, şimdi de aynı şey yaşanmaktadır. Türkiye ikinci yüzyılına girdiği 2024 yılında, artık bu ayıbı da arkasında bırakmalı

 
 
 

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025