Gerçeği savaşa kurban etmemeli

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Bir yerde şiddet yükselip öfke tırmandı mı, habercilik de zorlaşır.
Silahların gürültüsünde sağduyunun sesi duyulmaz olur.
Savaşta ilk kurban, gerçektir” sözü doğrulanır; hamaset, hakikatin yerini alır.
Gazetelerde de adeta refleks halinde bomba yağdıran jetlerin, ağır teçhizatlı askerlerin fotoğrafları arşivden çıkarılır, manşetlere kocaman yayılır.
Medya, savaş boyalarını süründü mü, barışın dili suskunlaşır. Oysa böyle dönemlerde gerçeği sahiplenen, barışa kanat geren bir tavır her zamankinden önemlidir.

Sınırın iki yanında
Geçen pazartesi Suruç’ta patlayan bomba ile Türkiye, unutmaya çalıştığı o ateş çemberiyle kuşatıldı yeniden…
Ve bütün ellerin tetikte olduğu çıktı ortaya…
Adeta yastık altında saklanan silahlar yeniden konuşmaya başladı.
Cumhuriyet olarak, bu zorlu dönemde, kışkırtmayan, kin kusmayan, acıları sömürmeyen, savaş boyaları sürünmeyen, ama gerçeklerden taviz vermeyen bir çizgi izlemeye çalıştık.
Mahmut Oral, Suruç’ta katliamın ayrıntılarını aktarırken, Celal Başlangıç, gençlerin yardım taşıdığı Kobane’den son derece önemli demeçler, izlenimler ve tepkiler yansıttı.
Alican Uludağ, Adıyaman’da canlı bombaların buluştuğu söylenen İslam Çay Ocağı’nı ortaya çıkardı.
Suruç ve sonrasını hem sınırın iki yanında, hem Ankara’nın diplomasi koridorlarında takip ettik.
Ayrıca katledilen gençlerin yürek yakan insan hikâyelerini ayrıntılarıyla aktardık.

Basının işi
Böyle dönemlerde hükümetler, yükselen şiddeti bahane ederek, medyayı kontrol altında tutmak ister.
Bunu bazen açıktan sansür ve yasaklarla, bazen telkin ve ihtarlarla yapar.
Bu krizde de Davutoğlu Hükümeti aynısını yaptı; bir yandan gazeteleri açıkça hedef göstererek, bazı sitelere ulaşımı engelleyerek basın özgürlüğünü askıya alırken, öte yandan gazete yöneticilerini toplayarak olup bitenlere dair bilgi verdi ve terör haberleri konusunda -hadi ılımlı söyleyelim- “yardım istedi.”
Cumhuriyet’in bu toplantıya davet edilmemiş olmasını biz, bazı gerçekleri görmezden gelme “yardım”ını, gazetecilikle bağdaştırmayan tavrımıza bağlıyoruz.
Ve bununla gurur duyuyoruz.

Ödüllerle teşvik
Birbiri peşi sıra gelen ödüller de bu tavrın haklılığını ortaya koyuyor:
MİT TIR’ları haberi için, geçen hafta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden aldığımız “Basın Özgürlüğü Ödülü”nü, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Karşıyaka Belediyesi’nin “Basın Özgürlüğü Ödülü” ile Çanakkale Belediyesi’nin “Homeros Özel Ödülü” izledi. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
Bu ödülleri, yayın çizgimize verilen birer takdir belgesi sayıyoruz.
Cumhuriyet asıl gücünü, her tür iktidar odağından bağımsız, özgür ve cesur yayıncılığından alıyor.
Dün de böyleydi; yarın da böyle olacak.

Amazon kadınları
Füsun Erbulak’ın “Amazon Kadınları” dizisi, isimlerine aşina olduğumuz özel, ünlü, yiğit kadınların yakın plan portrelerini sundu bize…
Onları daha içerden tanımamızı, bir kez daha anmamızı sağladı.
Füsun Erbulak’a katkısı için teşekkür ederken, birbiri ardınca gelen ilginç dizilerimizin devam edeceğini müjdeleyelim.
Hepinize iyi haftalar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları