Yarın (30.05.2014)
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Yarın (30.05.2014)

30.05.2014 02:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bu ülkenin bir yarını var mı?
Despotizmin susmak bilmeyen öfkeli sesine ve giderek yayılan yılgınlık virüsüne rağmen, gür sesle ve güvenle söyleyebiliriz ki; var!
Yitmeye yüz tutan umutlarımıza, gitmeye meyleden evlatlarımıza, taşmaya başlayan sabrımıza rağmen var.
Göremeyeceğimiz kadar uzak bir gelecekte de değil, çok yakınımızda bir yarın var.

***

Bu iyimserlik aşısını geçen yıl bu zamanlar Taksim’de vuruldum ben…
Yine böyle ümidin solduğu bahar akşamlarıydı.
Havada, “Bu memleketten bir şey olmaz” bulutları vardı.
Üç-beş “çapulcu” bir meydanda toplanmış, 8-10 ağaç için ayağa kalkmıştı.
Polisten bir ordu, düşman askeri gibi yürüdü üstlerine; ateş etti, vurdu, dövdü öldüresiye…
Sinerler, ürkerler, giderler sandı.
Fena yanıldı.
Döve döve, vura vura, Türkiye tarihinin en büyük isyanını hazırladılar.
Munis bir halkı ayağa kaldırdılar.

***

Yarın 31 Mayıs.
31 Mayıs, yarınımız.
Hürriyet bayramımız.
Çünkü biz, Mayıs’ın 31’inde, rant hırsı meydanımızdaki son ağacın gölgesine gözünü diktiğinde, yitik sanılan bir neslin nasıl imdada yetiştiğini, aralarındaki farklılıkları sıfırlayıp ortak bir ideal uğruna nasıl ekmeğini üleştiğini gördük.
Hep bana” zihniyetiyle yetiştirilmiş “Ben Nesli”nin, bir parka sahip çıkarken nasıl “Hep sana” diye fedakârca ağaçlara sarıldığını, oruç tutana evinden iftarlık taşıdığını, hiç tanımadıklarına cesaretle kapısını açtığını, neticede yüz binlerce “ben“den nasıl devasa bir “biz” yarattığını gördük.
“Kızlı, erkekli gezme”, “parkta öpüşme”, “bira içme”, “sigarayı bırak”, “çok doğur” tembihlerine karşı, hep “boş ver” diye salladığı elini bu kez toprağa basıp “yetti be” diye ayağa kalkan, yıllardır “bana ne” deyip dururken birden “sana ne” diye haykıran bir gençlik gördük.
O neslin cop, kurşun, su, gaz, dayak yedikçe nasıl harlanıp canlandığına, (68’den hatırladığımız tarifle) “masum öğrenci talepleri”nin nasıl hayat tarzına saygı duyan yeni bir dünya talebine dönüştüğüne tanık olduk.
Potansiyeli gördük.
Umut dolduk.

***

Tabii iktidar da gördü.
Korktu.
Yarın Ayasofya’yı ibadete açtırma bahanesiyle karşı gösteriler icat etmeleri, mahkemelere yakalatma emri verdirmeleri, ülkenin tarihinde görülmedik bir polis ordusunu seferber etmeleri, parkları kapatıp meydanları çevirmeleri, valinin dilinden sopa göstermeleri ondan…
31 Mayıs’ın “Yarın” olduğunu fark ettiler.
O yarında kendilerine yer olmayacağını, hesap sorulacağını da…
Yarından korktular.

***

Gezi” ülkede nicedir içten içe kaynayıp duran düdüklü tencerenin kapağının püskürdüğü yerdir.
Sabah akşam aynı öfkeli azarları dinlemekten bıkmış kulakların, şişmiş şakakların, dişlenmiş dudakların, sıkılmış yumrukların ilk kez buluştuğu, o kulak, şakak, dudak sahiplerinin “Amma da kalabalıkmışız” özgüvenine kavuştuğu merkezdir.
Gezi”, hürriyet talebimizin başkenti, ormanları biçe biçe gelip şehri bir beton mezarlığına çeviren TOKİ kuşatmasına karşı halkın savunduğu son kaledir.
Oraya inatla kışla yapılmak istenmesi, bu kadar polisle çevrilmesi, girişe izin verilmemesi ondan…

***

Ama sonuç Meydan’da:
Orada yıkılamamış bir park ve yıktırmamış bir halk var.
31 Mayıs, zulmün yenilgisinin başladığı tarihtir.
Türkiye’nin yarınıdır.
Tarihte hiçbir takvim, “yarın”ın gelmesine engel olamamıştır.
Yılgınlığa kapılmayın:
31 Mayıs’ın, Gezi’de şenliklerle anılacağı yarın, yakın.

PARKLARDA ‘GÖZDAĞI’  
Gezi ruhu, bize görmeyi öğretti. Cesareti, direnmeyi, paylaşmayı... Oradan öğrendiklerimizle bir belgesel yaptık. Gezi’de gözünü kaybedenlerin belgeseli... Görmeye başlayan bir ülkenin, gözünden vuruluş hikâyesi... Yine Gezi’den ilhamla, bunu gönüllü bir ekibin çabası ve kolektif bir dayanışmayla hazırladık. Gezi’yi görmezden gelen merkez medyaya bir alternatif yarattık ve bize çektiği görüntüleri yollayan binlerce insana, “çektiklerini” yine parklarda göstermeye karar verdik. İlgilenen derneklere, partilere, kolektiflere, odalara, birliklere, sendikalara belgeseli ücretsiz iletme sözü verdik. Türkiye’nin ve dünyanın her köşesinden talep yağdı. Bizim için de bir ilk bu: İlk kez bir belgeselimiz, bu hafta sonu, aynı anda dünyanın 50’yi aşkın kentinde, yüzlerce parkta, salonda, forumda gösterime girecek. (Ayrıntılara: gozdagifilm. com’dan ulaşabilirsiniz) İlk gösterim, bu akşam 20.30’da Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi’nde... Bekleriz. 

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016