RTE dışarıda, Devlet Bahçeli içeride “bir adım önde.”

Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözüm değildir diye söze başladı. AB’nin, ABD’nin gözüne gireceğim, kangren olan sorunu çözeceğim diye yola çıkan, Atina’ya ve Güney Kıbrıs’a hoş görünen önerilerde bulunan RTE, Rumlardan bir adım önde olduğunu söylemiyor muydu?

İçeride ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli RTE’den bir adım önde.

Hiç beklenmedik bir anda, hatta gereği yokken Bay Bahçeli, devleti (RTE’yi) kurtarmaya girişiyor.

Devleti ve ulusu sıkıntılardan kurtaracağım ayağına yatıp; dinci AKP’nin öfkeli genel başkanına yine can kurtaran simit atıyor.

Medyatik tanımı; AKP’nin payandası MHP!

Meclis grubunu tatile soktu. Oktay Vural’ı nöbetçi bıraktı. Bahçeli’nin de tatile çıktığı sanılıyordu.

Evinde, partisindeki çalışma odasında oturmuş; meğer AKP’ye bir kez daha ne zaman payanda olurum diye düşünüyormuş!

Birinci payanda olayı: Bahçeli, RTE’nin Çankaya’daki AKP’liyi seçtirebilmesi için 367 engelini kaldırdı. Devleti tam kadro AKP’ye teslim etti.

Türban sorununu çözebilmek için anayasa değişikliğini gerçekleştirme iktidarından yoksun olan RTE’ye, AKP’den önce gerekli yasal girişimi yaparak ikinci kez payanda oldu.

Şimdi sıra; laikliğe karşı hareketlerin odak noktası olduğu Anayasa Mahkemesi kararı ile kesinleşen AKP’yi aynı yolda devam ederse -ki edecek ve ediyor- Yüksek Mahkeme’nin kapatmasını engellemeye geldi.

***

Bir yandan “Anayasa Mahkemesi’nin AKP’ye verdiği cezanın her bakımdan basit ve sıradan bir ihtar cezası değil, ‘mahkûmiyet cezası’ olduğunu” söylüyor. Beri yandan AKP’nin kapatılmasını önlemek için Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini kısıtlamayı öneriyor.

Galiba MHP için de Anayasa Mahkemesi’ni tehlikeli görüyor.

Zira; “…Anayasa Mahkemesi’nin karar gerekçesinde yer alacak tespit ve yorumların ‘siyaset alanının sınırları üzerinde kısıtlayıcı etkiler yaratması’ ve ‘siyasal partilerin hareket sahasını daraltıcı sonuçlar doğurmasını’ da ihtimal dışı…” saymıyor.

Öyle bir yol haritası çiziyor ki MHP Genel Başkanı, ne ararsan var. Yok, yok!

Örneğin “...Türkiye’de siyaset anlayışları temelden gözden geçirilmelidir” diye başlayan, bugüne kadar her dönemde ele alınması düşünülen ama başarılamayan bir dizi öneri… Bunlar Bahçeli’nin tatilde düşünde gördüğü bu yasama döneminde gerçekleşmesini istediği öneriler.

***

Ama Bahçeli’nin defterinde dört kişilik bir ailenin açlık sınırının, yaşam sıkıntılarının, dış politikadaki zikzakların, teslimiyetin, terörün yeri yok.

AB dayatmalarını karşılamak amacıyla hükümetin hazırladığı Ulusal Programa değinen tek satır yok.

Bay Bahçeli AB dayatmalarıyla Meclis’ten geçirilen kimi yasaların uygulama alanındaki olumsuz sonuçlarından söz etmeyi aklının ucundan geçirmiyor.

AB dayatmaları ile çıkarılan terör yasalarına bir parti lideri değil, bir asker; yeni Kara Kuvvetleri Komutanı, Orgeneral İlker Başbuğ’dan sonra 2010’da Genelkurmay Başkanı olması beklenen Orgeneral Işık Koşaner; Jandarma Komutanlığı’nı devrederken yaptığı konuşmada değiniyor:

“….Ülkemizde hiç terör yokmuş gibi düzenlenen yasaların teröre karşı mücadelede kolluk kuvvetlerinin bilhassa önleyici faaliyetlerinde yetersiz kaldığı, etkin ve süratli görev yapmasını geciktirdiği bir gerçektir…” diyor.

“Birtakım münferit olayları” ele alarak Ergenekon davasına jandarmayı bulaştırmaya yönelik girişimleri eleştiriyor ve … bu saptamaları kendisini dinleyen, kalın alt dudağı sarkıtmış, gözlerinin karası büyümüş, tepkisini içine atan RTE ile bir yılını böyyük başarılarla geçirdiğini açıklayan Çankaya’daki AKP’linin yüzüne söylüyor.

Başarı mı? Başarı bir yılda RTE’den gelen 116 yasadan 114’ünü, 1384 kararnamenin 1380’ini onaylamak ise… bu durumun siyaset sözlüğündeki adı: Çankaya noteri!

Medyamıza gelince… Bir yılda AKP’li olduğunu kanıtlayan uygulamalardan öteye bir adım atmamış olan Çankaya’dakinin başarılarını alkışlıyor!