Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Böyle Geldi, Böyle Gidecek!..
Bu ülkeye dışarıdan yöneltilen eleştiriler ve içeride yaşanan toplumsal değişimleri sürekli eleştiren gelişmelerle rejimsel öğeler \narasında derin farklar var.
Batı medyası, önemli kimi kurumları Türkiye’de demokratik geleneklerle kurallara aykırı davranışları son bir yıldır sürekli eleştiriyor.
Demokratik ülkelerdeki söz, düşünce, basın özgürlüğüne, demokratik eylemlere AKP iktidarının, Başbakan’ın emriyle olağanüstü müdahalede bulunan...
...eylemleri orantısız biber gazı, gaz bombası, tazyikli suyla dağıtan polisin acımasız, ölümlere ve binlerce yaralıya neden olan uygulamalarını dünya medyası ve sorumluları ve de neden sonra RTE’nin gerçek, kaba, şiddet yanlısı yüzünü yansıtıyor.
Batı medyası her fırsatta Osmanlı’ya özenen RTE’nin uygulamalarını, örneğin Economist dergisi Osmanlı sultanları giysileriyle kapakta yayımladığı resimle kanıtladı...
Batı medyasının gerçekçi tutumuna karşılık; ola ki Türkiye’nin içişlerine müdahale etmek kaygısıyla Batı devletleri, örneğin başta ABD, eleştirilere ek olarak, içeride yaşanan, Cumhuriyetin temel ilkelerini tersyüz eden, laik cumhuriyeti İslam cumhuriyetine devşirmeye çalışan iktidar çabalarına yeterince değinmiyor.
Oysa:
RTE iktidarının artık açığa çıkan amaçlarını kanıtlayacak örnek olayların, gelişmelerin ardı arkası kesilmiyor.
Eğitimde, toplum yaşamında dinci amaçları doğrultusundaki icraatın yanı sıra, son yüzyılların hemen her konuya ilmin bilimin gözüyle bakan ve yorumlayan uygulamalara karşı; bu iktidarın aşırı, anlamsız dinci görüşlerini yansıtan aykırı hareketlere sık sık rastlanıyor.
Geçenlerde Afyon’da, üstelik doçent bir doktor; bundan böyle hastalarını kapsülü ve içeriği helal olan ilaçlarla tedavi edeceğini, henüz yalanlanmayan bir başka habere göre Kızılay da ilaçların helalliğini araştırdıktan sonra satın alacağını açıkladı.
Küçük bir haberdi, göze çarpmadı.
Anadolu’nun bir yöresinde kadınlar, erkek doktorlara muayene edilmeyi istemediklerini hastane başhekimliğine başvurularında bildirdiler...
Bu olay tıpkı ulusal savaş yıllarının Birinci Millet Meclisi’ndeki, eşlerini erkek doktora zinhar muayene ve tedavi ettirmeyen yobaz vekillerin davranışlarına benziyor.
Günümüzdeki uygulamalar eski tas eski hamam...
Zira, adı her gün gazetelerdeki haberlerde yer alan devletin AKP’li yücelerinden birinin türbanlı eşinin, en azından belden aşağıya çıplak, mahrem yeri örtülmeden apandisit ameliyatını yapan operatörün adının, cinsiyetinin devlet sırrı gibi saklanmasına özen gösterildiğini bilmem anımsar mısınız?
Bunların Müslümanlığı ancak kendilerine oy verenlere…
Ötesi? Ya dinsiz ya da Müslüman gibi yaşamaya aykırı hareket edenler.
Bir kadeh zıkkımlanana, sigara içene ateş püskürüyor başbakanları, türbanlı bacısına taciz edeni yerden yere vuruyor ama kadınlarını döven erkeklere geldi mi, mübarek suspus!..
Gezi Parkı’nı günlerce mesken edinen, demokratik haklarını geri isteyen gençliğin güncel kafasına aykırı yaşamlarını, dindar gençlik yetiştireceğini sandığı bu süreçte bir türlü sindirmedi.
Eylemleri kendine yönelik olduğu kadar bu yönüyle de hedef seçti. Hâlâ laik, çağdaş gençliğe öfkesini, kinini dalga dalga yansıtıyor.
Cemaatinden iftarda bir tas çorbanın yoksullarla paylaşılmasını, şu beş yıldızlı lüks iftarları bırakmalarını isteyen RTE, medyaya verdiği iftar yemeğindeki mönüyü, sevgiyle saygıyla andığım değerli kalem Yılmaz Özdil dün köşesinde şöyle açıkladı:
“Güllüklü çorbayla başlayan iftar sofrasında, közlenmiş kırmızı biber içinde peynir, zeytinyağlı enginar, ekşili kuru patlıcan dolmanın ardından kuru erik soslu dana madalyon, bademli sebze yahnisine ve sonra kremalı patatese geçildi, tahinli cevizli kaymaklı kabak tatlısıyla birlikte Osmanlı şerbeti ikram edildi, el yapımı bakır kutuda lokum hediye edildi...”
Hangi sözüne inanacağız? Yeni anayasanın yapımını engelleyen siyasal ihtiraslarının ürünü başkanlık sistemini dayattı. Kurduğu akil adamlar heyetleri raporlarında anketlerde başkan olmasına halkın karşı çıktığını görünce, öyle bir kıvırma sergiledi ki, şimdi “başkanlık kırmızı çizgim değil” diyen demeçler veriyor.
Tek bayrak, tek millet, tek vatan der durur.
Oysa aslında muradı; tek devlete, tek bayrağa, tek millete tek lider olmanın peşinde ömür tüketiyor...
Böyle geldi, böyle gidecek!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı