Yasaklanan cadde ve sokaklardan gaz dumanından geçilmeyen İstanbul’un Valisi Hüseyin Avni Mutlu, 1 Mayıs’ı bayram olmaktan\nçıkaran karar ve uygulamaları özlü içerikte özetledi:

“Taksim Meydanı’na yürüyüşe geçenlere, bu yıl cop kullanmadık. Fevkalade orantılı müdahalede bulunduk” dedi.

Bayram kutlamaları bile “ancak benim vereceğim izin çerçevesinde kutlanabilir” anlayışındaki RTE, o sırada parti genel merkezinde, yanında eski İstanbul Valisi ve şimdilerde İçişleri Bakanı olan Muammer Bey, hık deyicilerinden Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ vs. ile Vali Mutlu’nun özetini dinledikten sonra….

…..hiç kuşkum yok “Aferin valiye” diye mırıldanmış…ve çevresine de, “İşte, iktidarımızın ülkemize, muhalefete karşın üstün gayretlerle getirdiği AKP modeli ileri demokrasi döneminin vazgeçilmez önkoşulu yasakları, biber gazı ve tazyikli su ile uygulayıp savunan yasakçı vali… Diğerlerine örnek olmalı” diye övmüştür.

***

Yalakalara, yandaşlara, bu kıvamdaki bakanlara, elbette başta Başbakan’a göre zaten Taksim’de emekçi bayramını kutlamakta ısrar edenler AKP iktidarının başarılarını kıskanan, gözlerden uzak tutmayı, ünü cihana yayılmış, örnek gösterilen iktidar partisini başarısız göstermeyi görev edinmiş; üstelik oy bazında önemsiz “marjinal gruplar!”

Yakında parti grubunda mı olur, bir meydanda mı ya da örneğin Türkiye’de, AKP sayesinde “balıklar artık kavağa çıkıyor” konulu yalaka bir derneğin düzenleyeceği bir toplantıda mı olur; yer ve zaman hiç fark etmez.

Muhterem halkımız, sayıları 18-20, belki de daha fazla TV’lerin önce naklen sonra sabah akşam haber bültenlerinde yineleyecekleri, Taksim’i kapatma nedenlerini RTE’nin sıtma görmemiş sesiyle yapacağı konuşmadan öğrenmeye zorlanacak!..

Halkımıza seslenirken RTE’nin, “Burası yol geçen hanı değil. Üstelik meydanı kapatan nedenleri de anlattık ‘bu gruplara’. Ammma...lafla uslanmayanın hakkı kötektir.

Üstüne üstlük polis, bu atasözüne uygun davranmadı.

Cop kullanmadı. Biber gazını da meydana girmeye çabalayanlara müdahalede fevkalade orantılı kullandı” içeriğinde konuşacağına kalıbımı basarım.

Bu tablo karşısında İstanbul’u yasak kente çevirerek Başbakan’ı fevkalade mutlu ve gururlu kılan Vali Mutlu’yu ödüllendirmek için ne yapmalı?

Bir madalya! Üzerinde “2013 yılının yasak rekortmeni” yazan bir madalya!

Başbakan’ın elinden alacağı bu madalya, Vali Mutlu’yu kuşkusuz mutlu eder!

Tabii gün gelip yasakçı uygulamaların hesabını verinceye kadar!

***

Şu sıralar Türkiye’nin geleceğini saptayacak bir konu ya kapandı ya da kapanmak üzere.

Bir yıl önce kurulan yeni anayasayı yapmakla görevli 4 partinin katıldığı uzlaşma komisyonunun akıbeti, önümüzdeki günlerde belli olacak.

Komisyon üç beş ay öncesine kadar ağır aksak yeni anayasayı hazırlarken RTE’nin siyasal ihtiraslarını içeren başkanlık sistemi önerisiyle sarsıldı.

Öneri de değil, tam anlamıyla dayatma!

Şu tarihe kadar ya yeni anayasayı hazırlarsınız; hazırlayamazsanız AKP’nin başkanlık sistemi getiren anayasa taslağını Meclis gündemine alırım, dedi.

CHP ve MHP, hukuk, siyasal çevreler, tabii RTE’nin bu sistemle her alana; yürütmeye, yasamaya, yargıya tek başına egemen olma amacını reddetti.

Reddettiler çünkü Meclis Başkanı Cemil Çiçek; komisyon kurulurken dört partinin her konuda mutabık kalacakları bir anayasa çalışması yapacağını ilan etti.

Başkanlık sistemi Demokles’in kılıcı gibi komisyonun üzerinde sallanırken yeni bir anayasa yapmak olanaksızdı elbette.

Meclis Başkanı Çiçek; komisyon üyeleriyle yaptığı son toplantıda “komisyonun başarılı olamadığını” belirtti. Çok uğraştık olmadı. (RTE’nin rıza gösterdiği nisan sonu) Süreyi bitirdik, ne yapacağız, siz söyleyin” diye çözümü partilere bıraktı.

***

Oysa Cemil Çiçek, AKP’nin değil, TBMM’nin başkanı olduğunu anımsamalı ve….

….yazılı bir açıklamayla; önceden başkanlık sisteminin uzlaşma komisyonun çalışmalarını sekteye uğrattığını, parlamenter sistemi temel alan bir anayasa yapılırken, genelde kabul görmeyen başkanlık sistemi önerisini AKP’nin geri çekmesi gerektiğini “ilgilisine” duyurmalıydı..

Ne çare Çiçek, tarafsız kalan, partiler üstü Meclis başkanı gibi değil, AKP’nin Meclis başkanı izlenimi veren bir dizi davranış sergiledi.

Bu nedenle “AKP’nin Meclis Başkanı” yazılı madalyaya çoktan hak kazandı!