Uludere’de 34 köylünün bombalanması olayının sorumlularını bulmak için Meclis’te kurulan alt komisyon çalışmalarını tamamladı ve...

... açıklandığına göre insanlarımızı kimin vurduğunu saptayamadı.

Aylardır inceleme-araştırma yapan komisyon bu sonuca vardığına göre, Uludere katliamı artık yadsınması, tartışılması olanaksız tescilli bir “muamma(!)”.

Görünen köy kılavuz istemez. Toplumu inandırıcı, gerçek nedenler bulunup açıklanmazsa eğer; jet ve mühimmat deposu olaylarının dosyaları da birer muamma olarak faili meçhul olaylar arasında tozlanmaları için arşiv raflarına kaldırılacak!

Uludere’de masum 34 köylümüzün başına bombalar yağdırılmış. Jet pilotlarımız, Afyon’da neredeyse bir tabur askerimiz nahak yere şehit olmuşlar...

Geniş yürekli yöneticilerimiz bu olaylara muamma der, kalan sağlar bizimdir, der geçerler.

***

Zaten bu ülke muammalar ülkesi.

Bu ülkenin Başbakan’ı bile muamma meraklısı.

Birden idamı gündeme getirdi. Önce ayrım yapmadı. Sonra teröristler idam edilecek, siyasiler idam edilmeyecek, dedi.

Gelsin mi idam, gelmesin mi diye günlerdir gazetelerde hukuk adamları makaleler döktürüyor. Demeçler, haberler yayımlanıyor.

Bir uçtan öteki uca siyaset anlayışları farklı partiler, politikacılar ve tabii ünlü kimi gazetecilerin (Şirin’lerin, Hakan’ların) yönetiminde TV’lerde tartışmalı programlar gırla!

Sonra?.. Medyası politikacısı ayıldı.

Birbirine, “Yahu! Durup durduk yerde, nereden çıktı idam” diye sormaya, gazeteler bu soruyu manşetlere taşımaya başladı.

Ama idam sorunu hâlâ muamma olma niteliğini muhafaza ediyor.

Başbakan mı? 15 Şubat 1999’da Öcalan’ı Kenya’da teslim ederken ABD’nin “sağlığına dikkat etmemizi”  önkoşul olarak dayatmasını ve AB’nin idam karşıtı müktesebatını “birden” anımsatmasını ve bu dayatmalar üzerine Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümetinin ceza yasalarından idam cezasını kaldırdığını -işine öyle geldiği için- unutuverdi.

Sonra?.. Başbakan RTE, Öcalan’ı idam etmediniz diye siyasal kapışmalarda koalisyon ortağı MHP’yi uzun süre suçladı.

Sonra? ... aaaa bir de ne görelim?..

2002’den beri tek başına buyruk AKP hükümetlerinin 2004’ten başlayarak idamı kaldıran hükümleri daha da pekiştirecek yasa değişiklikleri yaptığı...

... bununla da yetinmeyip, anayasanın 90. maddesinde de idamı geri getirmeyi engelleyici düzenlemeler gerçekleştirdiği açıklandı.

***

Berlin’de yeni TC Büyükelçiliği binası açılış töreninde “AB’ye tam üyelik amacından asla vazgeçmeyeceğimizi” yineleyen bir Başbakan; idam yeniden gelirse AB’nin tam üyeliği askıya alacağını bilmezlikten geliyor. Türk yasalarında, anayasasında pekiştiren girişimlerini nasıl oluyor da unutuyor?

Tam bir muamma?

Bu Başbakan’a medyası, siyaset dünyası sonuç alamayacağı bir konuyu günlerce gündemde tutarak toplumda yeni gerginliklere yol açmasının hesabını soramıyor.

Hâlâ iktidardakiler dahil, siyaset adamları acaba RTE idamı dillendirerek Öcalan’a gözdağı vermeyi mi veya açlık grevinin sona ermesi için BDP’ye baskı yapmayı mı hesaplıyor, diye tartışıyor.

***

Toplumsal gerçekler değişmiş. Öcalan’ı 1999’da asamayan Türkiye’nin 2012’de asmayacağını tartışmak bile abes...

Bu nedenle RTE’nin son girişimi ünlü bir deyimi anımsatıyor:

“Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye!”