Terör konusunda düzenlediği toplantıya; gazete patronlarıyla, patronların kalıbına uygun ya Ankara

temsilcisini ya da genel yayın müdürünü çağırdı.

“İktidarı eleştirmekten sabıkalı” gazeteleri; Cumhuriyet’i, Sözcü’yü, Yeni Çağ’ı, Aydınlık’ı çağırmadı.

Kendine özgü demokrasi isteyen RTE’nin bu ayrıcalıklı tavrını olağan karşılamak gerek.

Olayın özeti şu: Kendine uygun muhalefet istiyor!

Türkiye, demokrasiye geçtiğinden beri, RTE gibi demokrasi şemsiyesi altında kendine özgü bir demokrasi kurmaya çalışan bir Başbakan görmedi.

***

Bu yolda yalnız değil, zira:

Bir tarihte -RTE’nin demokrasi yıldızı ilan ettiği- Adnan Menderes de yasama organını yargıya dönüştürerek.. muhalefet yapan gazetecileri cezaevlerine atarak, günümüzdeki medyanın aksine o yıllarda topyekûn muhalefete geçen gazetelere devletin olanaklarıyla, şeytanın aklına gelmeyen baskıyı uygulayarak.. ana muhalefet partisi CHP’ye olmadık biçimde saldırarak, hatta kapatmayı düşleyerek.. pekâlâ tek adamlığını pekiştirmeye çalışmıştı diyeceksiniz ama…

...önüne çıkan bir engel, kimilerinin o günlerde avuçları patlayıncaya kadar alkışladığı, bugün tu kaka diye söylediklerini bırakmadıkları bir engel; bir yerde dur dedi Menderes’e.

Dikensiz gül bahçesine çeviremedi Türkiye’yi!

RTE’ye gelince: Çoğu gitti azı kaldı. Demokrasiyi dikensiz gül bahçesine çevirmek üzere!

***

Terör sorununun çözümünde birlik ve beraberlik çağrıları yapan RTE’nin; muhalif dört gazeteyi ulusal bir davanın konuşulacağı toplantıya çağırmayışını neden yadırgıyoruz?

Eleştiriye dayanamıyor. Yazılı-sözlü muhalefet istemiyor.

Medyatik muhalefeti dışladığı gibi muhalefet partilerine de tahammül edemiyor.

Kimileri daha önceki aynı içerikteki söylemlerini anımsayarak medya patronlarıyla buluştuğu gün yaptığı konuşmanın üzerinde durmayı gerekli görmemiş olabilir..

Ne var ki RTE, muhalefet yapan gazetecileri dışladığı gün, muhalefet partilerine de saldırdı.

Bu tablo RTE’nin kurguladığı, kendine özgü “ileri” demokrasiye, demokratik rejimin vazgeçilmez öğeleri basına ve muhalefet partilerine topyekûn bakış açısının özetidir.

***

Dokuz yıldır tek başına iktidarda. Ama dokuz yıldır terör belası ile baş edemedi.

Kürt açılımı dedi, yüzüne gözüne bulaştırdı. PKK ile gizli görüşmelerle pazarlığa girişerek seçimlerde Güneydoğu’dan oy sağlamayı tezgâhladı. Açılımdan da gizli görüşmelerden de hayır değil, şer çıktı.

24 şehit haberiyle RTE’nin terörle mücadeledeki başarısızlığı kanıtlanınca CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, hükümeti istifaya çağırdı.

Çağrıya saldırgan üslubuyla yanıt veren RTE; Kılıçdaroğlu’na verdiği yanıtla demokrasiyi nasıl anladığını bir kez daha kanıtladı.

“…12 Haziran seçimlerinin üzerinden henüz 4 ay geçmişken hükümeti istifaya davet etmek hafiflikmiş!”

Beyefendi, 9 yıldır tek başına iktidar değil sanki.

12 Haziran’da bir Başbakan varmış, adı RTE! Seçimleri yitirmiş, bir başka RTE 4 ay önce başbakanlığa gelmiş gibi, 9 yıllık başarısızlığını özetleyen irdeleme ile istifasını isteyen muhalefeti fırsatçılıkla suçlayabiliyor.

Demagojinin bu kadar basitine de pes doğrusu!

***

Kimi konularda kafasındaki amaçlarından, kendine özgü demokrasi anlayışından vazgeçtiğini varsayarak RTE ile ülkeyi bütünüyle kucaklayan, temel özgürlüklere, insan haklarına saygılı yeni bir anayasa hazırlanacak ha?

24 şehidimizi toprağa verdiğimiz bu günlerde.. güldürmeyin insanı!

\n\n