Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Devrimci Romantizm
Yirminci yüzyılın en önemli tarihçilerinden biri olan sosyalist E.P.Thompson şöyle diyor: “Dönüşen romantik gelenekle bağımızın sürdüğünü kabul eden bizlerin başka bir yere ait olduğumuzu, basitçe entelektüel soldan ihraç edilmiş olabileceğimize dair bir fikir, bir zamanlar insanların aklından geçmiş olabilir. Ama bu girişim başarısız olmuştur. Biz hâlâ buradayız. Gitmeye niyetimiz yok.”
\n2007 yılında Versus Yayınları’ndan çıkan “Devrimci Romantizm” (Revolutionary Romanticism) adlı geniş kapsamlı kitabın editörü Max Blechman’ın sözleri ise Thompson’ın tümcesini bütünleyen niteliktedir. “Biz halen buradayız ve solun şu anki kargaşası düşünüldüğünde, zamanımızın belki de şimdi geldiğini söyleyebilirim. Gerçek dünya, romantikleri düşlerinden ötürü uzun bir süre sanık sehpasına oturttu. Ama henüz sona ermemiş olan modernlik oyununda kimin yanılsamaya neden olduğuna yalnızca tarih mahkemesi karar verebilir.”
\n***
\nBurada sözü ülkemiz sosyalist hareketinin değerli kişiliklerinden Metin Çulhaoğlu’na bırakalım. En kısa yoldan söylenmesi gereken şudur: “Her devrimci, aynı zamanda romantik olmalıdır; içinde romantizm barındırmayan devrimcilik olmaz… Devrimci romantizm, aklımıza ve bilincimize ne kadar duygu, coşku ve düş gücü katabildiğimizle ilgilidir. Bu bileşim, salt devrim öncesinde değil, sonrasında da gereklidir. Belirli dozda romantizmle harmanlanmamış bir düşünce, örneğin, ‘komünist toplumun ileri evresini’ tasavvur edemez.
\nReel sosyalizmin çöküş nedenleri arasında devrimci romantizmin sönümlenmesine de bir pay biçilmesi yerinde olacaktır.
\nDevrim öncesinde olsun sonrasında olsun, kastettiğim hiç kuşkusuz kendi başına köklü bir ‘romantizm’ akımının Marksizmle buluşup onunla bir tür senteze girmesi değildir. Zaten günümüzde, romantizm bir yana, kendi devinimi sonucu Marksizmle buluşacak veya en azından bir kanadı ona ulaşacak kişilikli herhangi bir düşünce akımı da kalmamıştır. Kastettiğim, devrimci duruşun kendi romantizmini kendi içinden türetmesi, oluşturmasıdır.”
\nSürdürelim.
\n“Bir kolektif öznenin, bir örgütün, devrimci versiyonu dahil ‘romantik’ olması zaten nesnel olarak mümkün değildir. Daha doğrusu, üyelerinin devrimci romantizminin dolaylı girdileri ve uzantıları dışında, bir kolektifin ayırt edici özelliklerinden birinin ‘romantizm’ olması düşünülemez. Bir siyasal özne, örneğin yurtseverliği, enternasyonalizmi, iktidar perspektifini, mücadele kararlılığını vb. doğrudan kendisi temsil edebilir ve üyelerini bunlarla yoğurabilir; ancak aynı şeyi devrimci romantizm söz konusu olduğunda yapamaz. Devrimci romantizm kişi bazındadır ve kolektife bir bileşke, bir ‘ruh’ olarak dolaylı yoldan yansıyabilir.
\nKolektif özne, ortak akıl ve bilinç üretir; bu ortak akla ve bilince ne kadar duygu ve düş gücü katılabileceği ise, o kolektif özneyi oluşturanların devrimci romantizmine bağlıdır.” (SolPortal, 10.05.2010)
\n***
\n1980 sonrası sol hareketten kopan, sosyalizme sırt çeviren, kendilerini egemen sınıfların/güçlerin hizmetine sunanların ortak özelliklerinden biri de Çulhaoğlu’nun sözünü ettiği o “ruh”tan yoksun oluşlarıdır. Çoğu 1968 hareketinden geliyordu; “devrimcilikleri” ancak 12 yıl sürebilmişti.
\nTübingen Üniversitesi’nden hocam, büyük Marksist düşünür Prof. Dr. Ernst Bloch’un deyimiyle 1968 hareketi tutkunun hayalleriyle doluydu -ki bunlar sadece özgürleşmiş; yabancılaşmanın, şeyleşmenin, toplumsal ve cinsel ezilmişliğin ortadan kalktığı bir gelecek için tasarlanmakla kalmayıp aynı zamanda çeşitli toplumsal pratik formları olarak da deneyimlenen şeylerdi: Kolektif bir şölen olarak devrimci hareket -ve yeni örgütlenme biçimlerinde kolektif yaratıcılık- özgür ve eşitlikçi bir toplumu yeniden keşfetme çabası, tek’in öznelliğinin ortak kabulü, yıkıcı ve saygısız afişlerden şiirsel ve ironik duvar yazılarına kadar artistik yaratıcılığın yeni yollarını keşfiydi. Bunu böyle anlamamışlardı.
\n***
\nBu yazıyı, “Hiç Genç Olamadan” başlıklı bir yazımı okuyup beni “siyasi romantik” olmakla eleştiren bir kadın yazarımızın iletisinden esinlenerek kaleme aldım. Ernesto Che Guevara’nın bir sözüyle noktalayayım: “Devrimciyi yöneten aşk duygularıdır, devrime olan aşkının duyguları…”
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 35 milyon TL değerinde altın sikke ele geçirildi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!