İnsanlar, mekânlar ve nesneler sahnede
Dikmen Gürün
Son Köşe Yazıları

İnsanlar, mekânlar ve nesneler sahnede

29.04.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

İngiliz oyun yazarı Duncan Macmillan’ın 2015’te “bağımlılık” üstüne yazdığı “İnsanlar, Mekânlar ve Nesneler” aynı yıl National Theatre’da oynamış ve başrolde (Emma) Denise Cough’a Olivier Ödülü kazandırmıştı. Daha sonra, 2017’de New York’ta, 2024’te yine Londra’da Trafalgar Tiyatrosu’nda perde açmıştı. Bizde de İbrahim Çiçek’in dilimize çevirdiği ve yönettiği oyun, Zorlu PSM ve idPro yapımı olarak geniş bir kadroyla seyirciyle buluşuyor sezon başından bu yana. Oyunun ana sponsoru Rönesans Gayrimenkul. 

İSYAN, REDDEDİŞ, İNKAR…

Çok katmanlı bir oyun Bir klinikte madde bağımlıları ve yaşamakta oldukları rehabilitasyon süreci çevresinde gelişir olaylar. Emma (Merve Dizdar) bu bağımlılardan biridir. Emma’yı mercek altına aldığımızda sadece madde bağımlığı ve bunu aşma çabası değildir söz konusu olan. Kişinin kendiyle ve çevresiyle hesaplaşmasıdır, sorgulamasıdır. İsyanıdır. Reddediştir. İnkârdır. Tutkudur; tiyatro tutkusu… Oyun başladığı noktada Nina ve Konstantin’i görürüz Anton Çehov’un “Martı”sının son sahnesi prova edilmektedir. Ama Nina rolündeki Emma huzursuzdur, sözlerini unutmaktadır. Bir noktada, Emma’nın ve Nina’nın sözleri birbiri içine girer. “Öyle yorgunum ki dinlenebilsem, birazcık dinlenebilsem. Bir martıyım ben. Yok değil. Bir aktrisim.” Bu haykırış bana Seçkin Selvi’nin 1998 yılında, İstanbul Tiyatro Festivali’nde Kent Oyuncuları’nın oynadığı “Martı” üstüne yazdığı eleştirideki şu cümleyi hatırlattı: “Anton Çehov’un ‘Martı’sında birden çok martı var. Kanatlanmak isteyip kanatlanamamış, kırılmış, uçmasının önü kesilmiş, tükenmiş çeşit çeşit martı.” İşte Emma da bu martılardan biridir. Çok katmanlı bir oyun “İnsanlar, Mekânlar ve Nesneler”. Bir bağımlı olan Emma’nın dünyasındaki iniş çıkışların, kopuşların, savruluşların paralelinde, dışında ve içinde bir kasırgadır esen. Genç kadınla yolları kesişen, ayrışan bağımlılar (Paul ve Mark), Doktor ve de Anne ile Baba bu esintinin sert ve yumuşak duraklarıdır. Bu ilişkileri abartıya yer vermeyen bir çizgide işliyor yönetmen İbrahim Çiçek. Sahne tasarımı (Ceyda Balaban) geçişlere zemin hazırlarken aynı şey ışık tasarımı (Yakup Çartık) ile de sağlanıyor. Gerçekliğin zorlayıcılığı Merve Dizdar, aldığı ulusal ve uluslararası ödüllerle mesleğinde hızla yükselen bir genç sanatçı. Bu başarıyı sonuna kadar hak ettiği kesin. Emma dişli bir rol; inişleri çıkışları, öfke patlamaları, acıları, pişmanlıkları ile oyuncuyu zorlayan, sınırlarda dolaştıran bir rol… Merve Dizdar küçük hareketlerle, bakışlarla, jest ve mimiklerle abartıya kaçmadan gerektiğince büyük oynayarak boyut katıyor role. Klinikte Mark (Kerem Arslanoğlu) ile iki dost olarak konuşurken tiyatro sahnesinde hayatın en yoğun anlarını tekrar tekrar yaşadığından söz eder. “Ben sadece yüzlerce hayat yaşamak, her yerde olmak ve bu gezegende sahip olduğumuz küçücük zamana karşı savaşmak istiyorum” der. Antigone’yi oynarken onun ölü kardeşi için her gece çektiği acıyı nasıl içinde hissettiğini paylaşır ama gerçek hayatta kendi kardeşi Mark öldüğünde cenazesine bile gidememiş olmanın acısına bir açıklama getiremez. 

‘İSİMLER KARŞISINDA GÜÇSÜZLÜK’

Emma ve Doktor arasındaki konuşma; ki bu rol deneyimli oyuncu Nihal Koldaş tarafından, her zaman ve her konuda ölçülü ve kesin olduğunu ortaya koyan bir tavırla işlenmiştir, genç kadını belli bir kurallar bütününe, bir sisteme yönlendirir: “Alkol ve uyuşturucu karşısında güçsüz olduğumuzu beyan etmek yerine ‘insanlar, mekânlar ve nesneler’ karşısında güçsüz olduğumuzu kabul ediyoruz. Birinci basamak bu. Bizi yeniden kullanmaya yönlendiren insanlar, bağımlılığımızla ilişkilendirdiğimiz mekânlar ve eski alışkanlıklarımızı sandıktan çıkaran nesneler” derken Doktor oyunun özüne de işaret etmektedir. Emma’nın Annesi ve Doktor arasında kurduğu benzerlik de yukarıda sözünü ettiğimiz bu ölçü ve kesin oluş unsurlarıyla bağlantılıdır. Zaten bu iki rolün aynı oyuncu tarafından (Nihal Koldaş) yorumlanmasının nedeni de budur. İlişkilerde esnekliğe yer olmaması. Aynı şey Paul için de geçerlidir. Selçuk Borak hem Klinikteki isyankâr hasta hem de Baba olarak çıkar karşımıza. Baba olarak daha sakindir ama yaşadıklarına, kızının onlara yaşattıklarına isyan eder. Evet, Emma ile bağ kuramamış bir Baba ve onu hiçbir zaman anlamamış olan bir Anne…Evde, Emma’ya ait odada düşlenenin aksine kopuk ve ürkütücü bir buluşma, yalnızlık… 

Ama sonuçta, gücünü kazanma yolunda bir Emma seslenecektir bizlere yine bir sahnenin üzerinden, bir deneme okumasından: “İyi miydi? İsterseniz tekrar alabilirim… İzlediğiniz için teşekkürler.”

Yazarın Son Yazıları

Genç bir kadının güçlü vedası...

Yerli ve yabancı, sahnelediği çalışmalarla seyircinin ilgisini ayakta tutan 29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin son günlerinde izlediğim oyunlarından biriydi Bovary.

Devamını Oku
25.11.2025
Kasım’da buruk günler…

Dünden bugüne köprülerin altından geçen ve giderek bulanıklaşan sulara rağmen Ata’mız genç, yaşlı hepimizin içinde. Yanında. Yöresinde. Gerisi, “lafı güzaf”.

Devamını Oku
11.11.2025
Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri ve...

Kuşaklar değişiyor, kuşaklar gençleşiyor ve tiyatro adına verilen ödüller genelde bir yandan sanatçıları yeni yaratılar için teşvik ederken öte yandan da dünden bugüne alanlarında başarılı isimlere saygılarını sunuyor.

Devamını Oku
14.10.2025
Ses Tiyatrosu ve Beyoğlu çağrışımları...

Geçtiğimiz günlerde ENKA Sanat sponsorluğunda Porte Film yapımı olarak hayata geçen; yönetmenliğini Selçuk Metin’in, senaristliğini Zeynep Miraç’ın, görüntü yönetmenliğini Emre Okur’un ve müziklerini Cem Öğet’in yaptığı Ferhangi Bir Yaşam belgeselini izledik ENKA Açık Hava Tiyatrosu’nda.

Devamını Oku
30.09.2025
Seçkin bir kalem: Seçkin Selvi

Ödülün benim için önemli olan ikinci anlamı da sosyal yaşamın her alanında var olması gereken eleştirinin, Demokles’in kılıcına hedef olan bir siyasi kimlik kazandığı günümüzde, eleştirinin ve eleştirmenin onurlandırılmasıdır. Onurlandım, gururlandım, çok teşekkür ederim.

Devamını Oku
16.09.2025
Ferhan Şensoy gideli beri...

31 Ağustos 2021: Ferhan Şensoy’un aramızdan ayrıldığı tarih. O gideli beri sıklıkla bugün aramızda olsaydı, ülke olarak içine düştüğümüz bu kaosu acaba nasıl yorumlardı diye düşünürüm.

Devamını Oku
02.09.2025
Robert Wilson: Geriye dönüp bakmak

31 Temmuz 2025’te, dünyanın sayılı tiyatro insanlarından biri olan yönetmen Robert Wilson New York’ta yaratıcı çalışmalarının tohumlarını attığı, genç sanatçılara alan açtığı Water Mill Center’da, evinde vefat etti.

Devamını Oku
05.08.2025
Sevda Şener Hoca’ma saygı ve sevgi ile...

Prof. Dr. Sevda Şener 22 Temmuz 2014 tarihinde, 86 yaşında vefat etti.

Devamını Oku
22.07.2025
Bu nasıl bir ortam?

“Saygı” sözcüğünün içerdiği anlamlar, kapsadığı alanlar yok oluyor sanki birer birer. Başka ne olması beklenir ki zaten böylesi karanlık bir ortamda?

Devamını Oku
08.07.2025
‘Bir Babıâli Zirvesi’

Geçtiğimiz hafta, Beyoğlu’nda artık parmakla gösterilen tarihi binalarından biri olan Metro Han’da, Cumhuriyet gazetesi yazarı Zeynep Oral üstüne yapılmış olan Bir Babıâli Zirvesi belgeselini izledik. Belgeselin fikir babası ve yapımcısı gazeteci Nazım Alpman’ın yanı sıra; Habitat TV ve belgeselin yönetmeni Murat Toy, ekip arkadaşları ve de sevgili Zeynep’le o akıcı röportajı yapan Merve Küçüksarp Babıâli zirvesini bizlerle paylaşan isimler.

Devamını Oku
24.06.2025
Bir Oya Başak geçti dünyamızdan

Oya’nın o kendine özgü güzelim kahkahası çınlıyor kulaklarımda... Sıklıkla aklım Oya’ya kayar ve onun sıcaklığını, direncini düşünürüm. Dünyasına çarpan olumsuzlukları nasıl ötelediğini, insanı adeta eğiten olumlu duruşunu düşünürüm.

Devamını Oku
27.05.2025
Haldun Taner ustamıza selam...

7 Mayıs 1986 Haldun Taner’in 39 yıl önce aramızdan ayrıldığı tarih. Aslında aramızdan ayrılmış sayılmaz. Oyunlarıyla, öyküleriyle, denemeleriyle, eleştirileriyle her zaman yanımızda. Çağdaş tiyatromuzun bir büyük ustası. Sanat ve özgürlük onun çalışmalarının değişmez mottosu. Baskı ve sansür karşıtı, özgürlükten yana duruşuyla dünyamıza boyut katan bir “has insan” eğitmen, yazar, yorumcu...

Devamını Oku
13.05.2025
İnsanlar, mekânlar ve nesneler sahnede

İnsanlar, mekânlar ve nesneler sahnede

Devamını Oku
29.04.2025
Ionesco’nun eseri Tiyatro Oyunevi yapımıyla sahnede: ‘Kel Diva’ üstüne düşünceler

Ionesco’nun eseri Tiyatro Oyunevi yapımıyla sahnede: ‘Kel Diva’ üstüne düşünceler

Devamını Oku
15.04.2025
Olmuyor, olmuyor, olmayacak...

Olmuyor, olmuyor, olmayacak...

Devamını Oku
01.04.2025
‘Bir Kadın Uyanıyor’

‘Bir Kadın Uyanıyor’

Devamını Oku
18.03.2025
Hasan Âli Yücel’e saygıyla...

Hasan Âli Yücel’e saygıyla...

Devamını Oku
04.03.2025
Ümit Denizer’e geç kalmış bir veda...

Ümit Denizer’e geç kalmış bir veda...

Devamını Oku
18.02.2025
Yeni bir yıla girerken

Yeni bir yıla girerken

Devamını Oku
24.12.2024
Haldun Dormen 70. sanat yılı

Haldun Dormen 70. sanat yılı

Devamını Oku
10.12.2024
Bir kaynak kitap: Cumhuriyetin 100. Yılında Tiyatromuz

Bir kaynak kitap: Cumhuriyetin 100. Yılında Tiyatromuz

Devamını Oku
26.11.2024
Geyvan McMillen’e sevgiyle...

Geyvan McMillen’e sevgiyle...

Devamını Oku
12.11.2024
Cumhuriyetin yüzü

Cumhuriyetin yüzü

Devamını Oku
29.10.2024
Tiyatro müzeleri buluşuyor...

Tiyatro müzeleri buluşuyor...

Devamını Oku
16.10.2024
Suna Keskin: Tiyatroya adanmış bir yaşam

Suna Keskin: Tiyatroya adanmış bir yaşam

Devamını Oku
15.10.2024
Eğitimin amacı nedir?

Eğitimin amacı nedir?

Devamını Oku
17.09.2024
‘Hatırlayamadıklarımız’

‘Hatırlayamadıklarımız’

Devamını Oku
03.09.2024
Bir kez daha ‘Merhaba’ Genco Erkal...

Bir kez daha ‘Merhaba’ Genco Erkal...

Devamını Oku
06.08.2024
ENKA Sanat’ta ‘Geçen Gün’

ENKA Sanat’ta ‘Geçen Gün’

Devamını Oku
23.07.2024
Gerçeklerle yüzleşmek: ‘Sivas ‘93’

Gerçeklerle yüzleşmek: ‘Sivas ‘93’

Devamını Oku
09.07.2024
Neler oluyor bize?

Neler oluyor bize?

Devamını Oku
11.06.2024
Eğitimin özüdür aydınlık kafalar...

Eğitimin özüdür aydınlık kafalar...

Devamını Oku
14.05.2024
‘İnsan biriktirmek...’

‘İnsan biriktirmek...’

Devamını Oku
30.04.2024
Kopenhag: Bellek, belirsizlik ve sorgulamalar

Kopenhag: Bellek, belirsizlik ve sorgulamalar

Devamını Oku
23.01.2024
Ayla Algan’ın ardından...

Ayla Algan’ın ardından...

Devamını Oku
09.01.2024
Söz ve müzikle ÖZGÜRLÜK

Söz ve müzikle ÖZGÜRLÜK

Devamını Oku
26.12.2023
Mekâna özgü bir oyun...

Mekâna özgü bir oyun...

Devamını Oku
12.12.2023
27. İstanbul Tiyatro Festivali’nin ardından! ‘Çocuklar gibi şendik...’

27. İstanbul Tiyatro Festivali’nin ardından! ‘Çocuklar gibi şendik...’

Devamını Oku
28.11.2023
Hakikati aramak...

Hakikati aramak...

Devamını Oku
14.11.2023
100 yıl kutlamalarının ardından...

100 yıl kutlamalarının ardından...

Devamını Oku
31.10.2023