Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

23 Nisan meşruiyet bayramı

23 Nisan 2016 Cumartesi

Dikkat, başlığı sakın yanlış okumayın: “Meşrutiyet” değil, “Meşruiyet!”
Yani gücünü ve yetkisini, haktan, hukuktan, vicdanlardan, adaletten, evrensel kurallardan almak!
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki küflenmiş, dine ve geleneğe dayalı “meşruiyet” kavramının, Türkiye Cumhuriyeti’nde çağdaşlaştırılmasını simgeleyen bayramdır.
600 yıllık bir geleneği yıktığı ve geleceğe dönük devlet yönetimi için yeni bir “meşruiyet” yarattığı için de bu yeni devletin eğiteceği çocuklara armağan edilmiştir!

***

Çağdaş dünyada ve elbette Türkiye’de “meşruiyetin” iki kaynağı vardır:
1) Her türlü muhalefetin örgütlenme ve ifade özgürlüğüne sahip olduğu, muhalefetin iktidarla eşit hak ve olanaklara sahip olarak örgütlenebildiği, propaganda yapabildiği, periyodik, adil, şeffaf seçimler.
2) Seçilen iktidarların, başta muhalefet, ifade ve basın özgürlükleri olmak kaydıyla, temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı davranması ve bütün eylemlerinin bu ilkeyi gözeten yargı denetimine (anayasal, yasal ve idari yargı) tabi olması

***

Mustafa Kemal Atatürk, “vatanı kurtarmak” için eğitim görmüştü:
O dönemin Harbiye’sini kastediyorum.
Ders konuları belli:
Askerlik, matematik ve tarih...
Ama en önemli konu “Çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu, yani vatan, nasıl kurtulur?” idi.
O dönemde bütün Harbiye mezunları potansiyel birer “vatan kurtarıcısıydı”.

***

Üçüncü Ordu Müfettişi olarak Anadolu’ya çıkarken, askerlere emir verme otoritesinin yanında, sivillerle de yazışma yetkisini cebine koymuştu.
Anadolu’daki etkinliklerine Osmanlı yönetiminin “meşru temsilcisi” olarak başlamıştı.
İstanbul hükümeti tarafından geri çağrılıp azledilince, askerlikten istifa etti.
Ama bütün Kurtuluş Savaşı sırasında arkasında daima “meşru bir güç” vardı:
Askerlikten 8 Temmuz’da istifa etti.
23 Temmuz’da Erzurum Kongresi Başkanı seçildi.
4 Eylül’de Sivas Kongresi’ni topladı.
7 Eylül Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurdu.
11 Eylül’de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Sürekli Temsil Heyeti Başkanı seçildi ve Heyeti Temsiliye Reisi oldu.
Artık düşmana karşı direnişi tüm ülke adına temsil ediyordu...
Meclis’e filan da gereksinmesi kalmamıştı...
Çünkü zaten tanınan, bilinen, sevilen, güvenilen bir komutandı.
Ama o, Büyük Meclis’i kurma kararı aldı:
Çünkü amacı “Vatanı, yani Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarmak”, vatanı kurtarmak için de “Cumhuriyet kurmaktı”.

***

Büyük Meclis, Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığını ve liderliğini meşrulaştırmaktan çok, (zaten buna da pek gereksinmesi yoktu) Türkiye için yeni bir yönetim biçimini, yeni bir devleti, egemenliğin el değiştirmesini simgeliyordu:
Osmanlı ailesinden, halka, millete geçen egemenlik ve bunun işletecek olan Cumhuriyet rejimi.

***

Ne yazık ki, Cumhuriyet döneminde yönetime gelen sağ iktidarlar, demokrasi yerine demagojiyi seçtiler:
Osmanlı yönetimi devam etseydi kendilerinin kul olacaklarını unutup, padişahlığa özendiler...
Köy Enstitülerini filan kapatıp, din eğitimine ağırlık vererek toplumun yeterince çağdaşlaşmasını engelledikleri gibi, henüz feodaliteden kurtulamamış olan geniş kitleleri yanlış yönlendirdiler...
Demagojik söylemlerle aldıkları oyları, meşruiyetlerinin ana koşulu olan temel hak ve özgürlükleri yozlaştırmak, onları sınırlamak ve kısıtlamak için kullandılar.

***

Türkiye bugün meşruiyetini gittikçe yitiren iktidarlar tarafından yönetiliyor...
Elbette yitirdikleri meşruiyetin simgesi olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı da, sahte tarih yorumları ve din istismarı yoluyla gölgelemeye çalışıyorlar.
Ama Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni, uygarlık, demokrasi ve insan hakları yolundan kimse çeviremeyecek...
Bu duygularla bütün okurlarımızın, özellikle de bu ülkeyi omuzlarında yüceltecek olan çocuklarımızın 23 Nisan Bayramı’nı kutluyorum!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları