Beyniniz çamaşır değildir...

23 Ekim 2015 Cuma

Çok ama çok tehlikeli bir noktadayız: 13 yıllık kötü yönetim sonunda, genel seçim, iktidar için neredeyse bir “ölüm-kalım savaşı” haline geldi!
Ortada o denli büyük haksızlık, hukuksuzluk, yolsuzluk, rüşvet ve benzeri iddialar var ki, iktidarın kaybedilmesi, yönetimdeki pek çok kişi için bir felaket olarak görülmekte.
Bu kaygı, en tepeden en aşağılara doğru bir piramit biçiminde yayılıyor, bu nedenle de neredeyse bütün toplumu etkiliyor:
İktidarla ilişki içinde olan hemen hemen her kademedeki politikacı, bürokrat ve hatta yargı mensubu “iktidarı kaybetmemek için” elinden gelen her şeyi yapacak gibi görünüyor...
Buna karşılık, sığınılacak yerler çok fazla değil:
Hukuk ve ahlak:
Anayasa, yasalar, gelenekler...
Herkes için genel ahlak ve özellikle güvenlik ve yargı mensupları için de meslek ahlakı!

***

İktidar ve emrindeki medya, toplum üzerinde “tam saha pres” bir baskı uyguluyor!
Her taraftan, devletten, hükümetten, belediyelerden, memurlardan, din adamlarından, güvenlik güçlerinden, yargı mensuplarından...
Televizyonlardan, gazetelerden, radyolardan, Facebook’tan, Twitter’dan...
Ve mahalleden...
Acımasız bir saldırı ile karşı karşıyayız!

***

İktidarda oldukları için ellerinde her türlü olanak var:
En son bilimsel yöntemlerle ve büyük paralar da harcayarak çalışıyorlar:
13 yılın sonunda artık söyleyecek laf, yapılacak vaat, verilecek umut kalmadığı için, şimdi, “Seçimi kaybetmeyiz, seçimi kaybetsek de iktidardan gitmeyiz propagandası yapılıyor!
Böylece, insanlarda büyük bir umutsuzluk yaratılarak, muhaliflerin sandığa gitmesi psikolojik olarak önlenmek isteniyor.
Sun Tsu’nun “En büyük zafer savaşmadan kazanılandır” sözüne bir uyarlama yaparsak “En başarılı seçim sandığa gitmeden önce kazanılandır” ilkesine uygun bir proje uygulanıyor.

***

Bu satırlar yazıldığı sırada, ek önlemler de uygulamaya konmuştu:
AKP’yi tek başına iktidar gösteren şişirme kamuoyu yoklamaları yayımlanmaya başladı...
Ki muhalif seçmen umutsuzluğa kapılsın, sandığa gitmesin...
Cumhuriyet Bayramı tatili dört güne uzatıldı...
Ki tatil kentlerine gidenler sandığa gitmesin...
“Oy ve Ötesi” derneğine ve gönüllülerine karşı bir karalama ve nefret söylemi başlatıldı...
Ki, sandık başlarında, özellikle de oylar sayılırken ve tutanaklara geçirilirken tarafsız gözlemciler aktif olamasınlar!
Parmak boyası zaten kaldırılmıştı...
Seçmen listelerindeki gariplikler ise yıllardır yazılıp çiziliyor...

***

Ama bütün bunlara karşın...
Ya da daha doğru bir deyişle:
Bütün bunlardan dolayı...
Beyninizin yıkanmasına izin vermeyin...
Sandığa gidin, oyunuzu kullanın!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları