Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hem İç Hem Dış Eksen Kaydırılıyor-1

20 Ocak 2009 Salı

Atatürk ve arkadaşları Türkiye Cumhuriyetini iki eksen üzerine kurdu:

1) Uygarlık olarak Çağdaş uygarlık.

2) Rejim olarak Cumhuriyet-Demokrasi.

***

Çağdaş uygarlık eksenine oturmak için, dinci uygarlığın terk edilmesi gerekiyordu.

Cumhuriyet-Demokrasi eksenine oturmak için de teokratik monarşi, faşizm ve komünizm reddedildi.

***

Ama ne yazık ki toplumda her iki eksenin de kurumları ve birikimleri yoktu.

Sadece bölük pörçük bazı fikirler vardı:

Batının Osmanlıyı yenmesinden, iktisaden ve siyaseten sömürmesinden kaynaklanan münferit uygulama teşebbüsleri, özentili öneriler Cumhuriyet öncesinin fikri tarihini belirler.

***

Yeni Türkiyenin Çağdaş uygarlık ve Cumhuriyet-Demokrasi olarak her iki ekseni de, hem iç hem de dış projeler, açılımlar, atılımlar, radikal önlemler gerektiriyordu.

Üretim, eğitim, hukuk, siyaset, kültür, dış politika neredeyse sıfırdan, yeniden örgütlenecekti

***

Atatürkün yaşam döneminde de, öldükten sonra İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar da bu iki eksen bağlamında çok önemli atılımlar yapıldı, kazanımlar ortaya çıktı:

Artık ortaçağdan kalma feodal bir din-tarım imparatorluğu üzerine, Çağdaş uygarlık ve Cumhuriyet-Demokrasi aşısı yapılmıştı.

***

1945’te İkinci Dünya Savaşının bitmesiyle biçimlenen yeni dünyada ve Soğuk Savaş bağlamında bu iki eksende de bazı değişmeler ortaya çıktı:

1) Cumhuriyet, hedefi olan Demokrasiyi gerçekleştirmek için Çok Partili Düzene geçti.

2) Türkiye, Çağdaş uygarlık bağlamında Batı İttifakı içinde yer aldı ve bu ittifakın ileri karakolu oldu.

***

Ne yazık ki siyaset Çok Partili Düzen aracılığıyla Demokrasiyi geliştiremedi, çoğunluk diktatörlüğünedönüşen dönem, askeri bir müdahale ile son buldu.

Ama askerler Demokrasi ana hedefinden (ekseninden) vazgeçmemişlerdi:

1961’de dünyanın en ileri Sosyal Devlet anayasalarından biri kabul edildi.

Derken Soğuk Savaş ve Batı ittifakı, ülkenin yapısını değiştirmeye başladı:

Önce 1971, arkadan 1980 askeri darbeleri ve aradaki Milliyetçi Cephe hükümetleri gerek Çağdaş Uygarlık, gerekse Cumhuriyet-Demokrasi eksenlerini zedeledi.

***

1991’de Sovyetlerin çöküşüyle Soğuk Savaş sona erince, dünya düzeni yeniden değişmeye başladı.

Huntingtonun Uygarlıklar Çatışması kuramı, hem bu yeni küresel düzenin lideri Amerikaya hem de radikal İslamcı teröristlere yol gösterdi:

Huntingtona göre artık Sovyetlerle ABD arasındaki Soğuk Savaş bitmiş, İslam Uygarlığı ile ABDnin lideri olduğu Batı Uygarlığı arasında yeni bir savaş başlamıştı.

Bu yapıda gerek Huntingtonun kuramına gerekse her iki uygarlığın fiili özelliklerine tam uymayan Türkiye Cumhuriyeti ciddi bir çelişki olarak ortaya çıktı:

Toplum Müslüman ama devlet Batılıydı.

Üstelik çelişki bununla da bitmiyordu:

Müslüman toplum (aksak da olsa) laikti.

Batılı devlet ise (özde değil) sözde Batılıydı.

***

İşte bugün ülkemizde yaşanan terör, yolsuzluk, başıbozukluk, hukuksuzluk, kargaşa ve rejim bunalımı, bu çelişkilerden kaynaklanan, Türkiyeyi her iki kuruluş ekseninden de saptıracak bir dönüşümün belirtileridir.

ekongar@cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları