Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mahkemelerimiz ve İran’dan bir yargıç portresi
Hikmet Çetinkaya ile Ceyda Karan’ın yargılandığı mahkemenin verdiği mahkûmiyet kararının gerekçesi “Demokratik ve Laik Sosyal bir Hukuk Devleti” olan ülkemiz bakımından ciddi bazı sorunlar içeriyor:
Gerekçede “İslami inanışa göre iman bir gayb ve kalb meselesidir. Yani gözünüzle görmediğinize inanmak vardır. Yine inanışa göre, Müslüman olmak Yaradan’a, meleklere, ahirete inanmakla vücut bulmaktadır. Peki, hangisinin resmi vardır?” sözleriyle alınan kararın gerekçesi için açıkça, İslam dinine ve ilkelerine atıf yapılmış.
“Zira insanlar yayından hemen sonra 81 ilin 47’sinde ve bazı illerde birden fazla ilçede tepkilerini toplu olarak ortaya koymuşlardır. Bu durum başlı başına bir tehlikedir.” şeklinde “çoğunluk baskısını” meşrulaştıran ifadeler kullanılmış.
Ayrıca, “Unutulmamalıdır ki, hâkimler sadece hukuka ve vicdana uygun karar vermezler. Onların temel hareket noktası, eylemin tanımlanması ve cezanın bireyselleştirilmesi aşamasında ortaya çıkan toplumsal yapı ve ihtiyaç kavramlarının içselleştirilerek doğru yere varma amacıdır” biçiminde çağdaş “pozitif hukuk” kurallarından uzaklaşıldığına ilişkin bir tutum yansıtan sözler yer alıyor.
***
Bu eleştirilere karşın, ben yine de o mahkemenin “Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti” mahkemesi olduğu bilincini koruduğuna inanmak istiyorum. Çünkü bu bilinç olmadığında ortaya çok korkunç trajediler çıkabiliyor.
***
Örneğin Sadık Halkalı, İran’daki İslam Devrimi sonrası, Humeyni tarafından yeni kurulan Devrim Mahkemeleri Başkanı olarak atanan bir sözde yargıçtır.
Halkalı, aynı anda hem savcı hem hâkim hem de jüri olarak görev aldığı Devrim Mahkemeleri’nde 2 yıl içinde aralarında yüzlerce diplomat, akademisyen ve siyasetçinin de olduğu binlerce kişiyi (1999’da yazdığı anılarında da itiraf ettiği gibi, sadece 1979 yılında 2000 kişi) karşı devrimcilik suçlamasıyla idam etti. Bu yüzden ona Cellat Yargıç ve Devrimin Kasabı lakapları takıldı.
2000 yılında Le Figaro’ya verdiği mülakatta, yaptıklarından hâlâ en ufak bir pişmanlık duymadığını belirterek, “Bunlar dünyaya tekrar gelseler, tek bir istisnasız tümünü yeniden idam ederim” demiş, bu tutumunu da “Eğer suçluysalar cehenneme giderler, yok eğer masum idiyseler cennete giderler” diyerek gerekçelendirmiştir.
***
Şükredelim ki, Türkiye’de idam cezası yok ve şükredelim ki mahkemelerimiz “Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin mahkemeleri!
***
Sabah erkenden yazımı tam bitirmiştim ki, gazete geldi, manşette, karı-koca savcı ve yargıcın görev yaptığı Erzurum’daki mahkeme haberi vardı.
“Yargının saygınlık ve güvenilirliğini korumak, en başta yargı mensuplarının görevidir” diye düşündüm yeniden!
Not: Bugün Haydarpaşa’da 15.00’te konferans ve imzam var. Beklerim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı