“Minareyi çalan kılıfını hazırlar” dönemi kapandı...
“Mızrak çuvala sığmıyor” dönemi başladı.

***

Freedom House (Özgürlük Evi) Başkanı David Kramer: “Türkiye’deki hak ihlalleri konusunda ABD’de kaygılar artıyor. Sadece Freedom House değil, birçok düşünce kuruluşu Bipartisan Policy Center, Center For American Progress, Committee to Protect Journalists, Carnegie Institute, vb., birbiri ardına raporlar yazarak ABD yönetimine bunu ciddiye alması çağrısı yapıyor.”
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, AGİT, Basın Özgürlüğü Temsilcisi Dunya Miyatoviç: “Yeni önlemler, yönetimin internete kapsamlı şekilde müdahale etmesine ve Türkiye’deki tüm internet kullanıcılarının bilgilerini mahkeme gözetimi olmaksızın elde etmesine imkân tanıyor.”
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki: “AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi’nin, önerilen tedbirlerin ifade özgürlüğü konusundaki uluslararası standartlarla uyumlu olmadığına dair son dile getirdiği kaygıları paylaşıyoruz.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW): “Başkan Gül, bu yeni düzenlemeyi veto etmelidir.”
PEN, Hapisteki Yazarlar Komitesi Uluslararası Başkanı Marian Botsford Fraser: “Türkiye’de durum zaten kaygı vericiydi, şimdi daha da kötüleşti. Düzinelerce gazeteci, aydın, barışçıl aktivist yıllardır hapiste. Şimdi internete keyfi sansür dönemi başlamıştır.”
Bütün bu tepkiler, elbette New York Times, Washington Post gibi gazetelere ve uluslararası haber ajanslarına da yansıdı.

***

Önce Gezi Direnişi sırasındaki vahşet...
Ardından 17 Aralık 2013’te ortaya dökülen ve hâlâ dökülmeye devam eden rüşvet ve yolsuzluklar...
Şimdi de bunları örtbas etmek için çıkarılan ve hazırlanan yasalar:
AKP’nin maskesi düşüyor...
“Maske düştükçe” sadece içerdeki değil, dışardaki müttefikler de ayılıyor!

***

Meclis kürsüsünden açıklandığına göre, Sabah-atv’nin satışı için 88 milyara yakın ihale vermiş olunan işadamlarından 630 milyon dolarlık haraç toplanıyor. (Nakdi olmayanlara Ziraat Bankası’ndan kredi bulunuyor.)
Yakınlar, bakan ve bakanların yakınları gırtlaklarına kadar yolsuzluk ve rüşvete batıyor, dolar tomarları ayakkabı kutularından çıkıyor...
Ve internet sansürüyle, adalet reformu adı altında oluşturulan zırhlarla, koruma sağlanmaya çalışılıyor...
İşte bu noktada “Minare” mecazından “mızrak” metaforuna geçiyoruz:
Türkiye’deki bunalım artık ülkenin bile sınırlarını aşmış, bir “demokrasi krizi” olarak tüm Ortadoğu ve hatta dünya dengelerini de etkileyecek bir boyuta ulaşmıştır...
Maske düşmüş, minare mızrağa, kılıf çuvala dönüşmüştür!