Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Öldüren aşk!

02 Ekim 2018 Salı

Aşk, sadece cinsellik midir?
Sadece, yemek, içmek, uyumak gibi doğal bir gereksinmenin, içgüdüsel bir cinsel dürtünün dışavurumu mudur?

Yoksa, işin içine duyguların, düşüncelerin, tercihlerin, kısacası bütün bir kültürel birikimin de karıştığı karşılıklı bir ilişki, bir etkileşim midir?
Aynen güzellik anlayışının, hukuk anlayışının, üretim anlayışının değişmesi gibi aşk anlayışı da, insanlığın evrimi ve uygarlaşması ile değişmiş, gelişmiştir.
Türkiye’de Din/Tarım Toplumu değerlerinden kurtulamamış olanlarla, Endüstriyel/Kentsel Toplumun değerlerini benimsemiş olanların birlikte yaşaması, aşk anlayışını da “Öldüren İlkel” ve “Yücelten Uygar” olarak ayırmamızı zorunlu kılıyor!

***

İlkel aşk, eşini mal olarak görür...
Uygar aşk, eşini kendisiyle eşit görür.
İlkel aşk, Toplayıcı/Avcı Toplumların ve Din/Tarım Toplumlarının maço erkek kültürünün ürünüdür...
Uygar aşk, Kentsel/Endüstriyel Toplumların ve Bilişim Toplumlarının eşitlikçi kültürünün ürünüdür.
İlkel aşk, tek yönlü sahiplenme ve mülkiyet duygusudur...
Uygar aşk, karşılıklı saygı ve sevgidir.
İlkel aşk, bencildir...
Uygar aşk, elcildir.
İlkel aşk, sahiplenemezse öldürür...
Uygar aşk, sahiplenemezse bile yüceltir.

***

“Öldüren İlkel Aşk” yani mülkiyet duygusuna bağlı olan, “Benim olmazsa ölsün. Benim olmazsa öldürürüm” diyen aşk, sadece insan ilişkilerinde, kadın cinayetlerinde görülmekle kalmaz...
Siyasette ve medyada da sık sık önümüze çıkar:
Örneğin, Erdoğan/AKP hareketi, “Parlamenter Demokratik Cumhuriyet Aşkı” ile iktidara gelmiş ama, “Parlamenter Demokratik Cumhuriyetin”, iktidarlarını sürdürmek için yeterli olmadığını görünce, onu katletmiş, yerine ucube anayasalı bir Tek Adam Yönetimi getirmiştir.
Örneğin, “Cumhuriyet Halk Partisi Aşkı” pek çok insanı bu partide politika yapmaya yöneltmiş ama partinin yönetiminden memnun olmayanlar “Madem ben yönetmiyorum, o halde parti batsın, seçimlerde yok olsun” anlayışı içinde “CHP’liyim ama CHP’ye oy vermeyeceğim” kampanyası ile CHP’yi katletme operasyonuna başlamışlardır!
Örneğin, “Cumhuriyet Gazetesi Aşkı” pek çok kişiyi (eskiden de bugün de) gazete yönetimine gelmeye, gazetede yazar olmaya ve gazeteyi okumaya özendirmiş, ama yönetim değişip, sahiplenme duygusu yok olunca, bu kişiler “Ben okumuyorum, yazmıyorum, siz de okumayın, yazmayın” kampanyası ile (geçmişte de bugün de) gazeteyi öldürme girişimine başlamışlardır.
Oysa her üç cumhuriyet de, Türkiye Cumhuriyeti de, Cumhuriyet Halk Partisi de, Cumhuriyet gazetesi de, Atatürk’ün hedeflediği çağdaş ve çoğulcu demokrasi anlayışı içinde, kendilerini sahiplenmek isteyen eski ve yeni âşıklarının hepsini kucaklayacak kadar geniş yelpazesi olan kuruluşlardır:
Bunları doğrudan kontrol edemiyorsak da, sahiplenemiyoruz diye öldürmemeli; çağdaş, çoğulcu demokrasi adına, yaşamalarına izin ve hatta destek vermeli!
Bu üç kurumu da tek taraflı “Öldüren İlkel Aşk” ile değil, karşılıklı saygı ve sevgiye dayanan “Yücelten Uygar Aşk” ile seversek, onlarla birlikte biz de mutlu oluruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları