Sağda adalet ve vicdan yok mudur?

02 Eylül 2021 Perşembe

Cumhuriyet dönemi siyasetindeki en trajik ve belirleyici kırılma ne Türk-Kürt ne de Sünni-Alevi farklılığıdır:

Siyasal tarihimizdeki en trajik kırılma, özellikle Çok Partili Düzen Dönemi’nde belirginleşen ve hâlâ en keskin biçimde varlığını sürdüren “Gerçek Demokratlar” ile “Sahte Demokratlar” arasındaki bölünmedir.

***

Gerçek Demokratlar, Demokratik Rejimi herkes için isterler. Temel Hak ve Özgürlükleri her görüşten, her kimlikten, herkes için savunurlar.

Sahte Demokratlar, Demokratik Rejimi sadece kendileri için isterler. Temel Hak ve Özgürlükleri sadece kendileri için savunurlar.

Gerçek Demokratlar, Demokratik Hak ve Özgürlüklerin, Demokratik Rejim’in tahribi için kullanılmasına karşıdırlar.

Sahte Demokratlar, Demokratik Hak ve Özgürlükleri esas olarak iktidara gelmek ve Demokratik Rejim’i kendi çıkarlarına uygun olarak yozlaştırmak için kullanırlar.

Gerçek Demokratlar, Demokratik Rejim’in “Çoğunluk Baskısı” demek olmadığını, ifade ve muhalefet özgürlüğüne dayalı olduğunu bilirler.

Sahte Demokratlar, Demokratik Rejim’i, “Çoğunluk Baskısı” olarak saptırırlar.

Gerçek Demokratlar, iktidarların meşruiyetlerinin sadece seçimden değil, Temel Hak ve Özgürlüklere uygun davranmalarından da kaynaklandığını bilirler. 

Sahte Demokratlar, iktidarların meşruiyetlerini sadece seçilmiş olmaya bağlar, Temel Hak ve Özgürlüklere uygunluğun meşruiyet kaynağı olduğunu reddederler. 

Gerçek Demokratlar, kuvvetler ayrımına ve “Yargı Bağımsızlığı”na inanırlar.

Sahte Demokratlar, kuvvetler ayrımını ve “Yargı Bağımsızlığı”nı reddeder, yargının da kendilerine bağlı olmasını isterler.

Gerçek Demokratlar, “Milli İrade” kavramının, başta ana muhalefet olmak üzere, toplumdaki bütün görüşleri de kapsadığını bilir ve bunu savunurlar.

Sahte Demokratlar, ister iktidarda olsunlar ister muhalefette, sadece kendi görüşlerini “Milli İrade” olarak kabul ederler.

Gerçek Demokratlar, vicdanlıdırlar, sadece kendilerinden olanlara değil, herkese adil davranırlar.

Sahte Demokratlar, sadece kendilerine vicdanlı ve adildirler, kendilerinden olmayanlara karşı ne vicdanlı ne de adildirler.

Gerçek Demokratlar, bütün kimlikleri eşit ve aynı derecede mukaddes olarak kabul eder, dinci ve ırkçı politikaların Demokratik Rejim’in altını oyduğunu bilirler.

Sahte Demokratlar sadece kendi dinlerini, mezheplerini, ırklarını, milliyetlerini ön plana çıkarır ve genel politikalarını bu çizgilerde oluşturarak Demokratik Rejim’in altını oyarlar.

***

Çok Partili Demokrasi tarihimize bakıldığında Gerçek Demokrasi’yi savunan partilerin, genellikle Cumhuriyeti ve Çok Partili Rejim’i kuran CHP çizgisinde, bu çizgiye yakın veya onun solunda olan partiler olduğunu görüyoruz.

Siyasal tarihimiz, Çok Partili Rejim sayesinde iktidara gelen Demokrat Parti’nin ve onun çizgisinde olan veya daha sağında kalan dinci ve milliyetçi partilerin ise Sahte Demokrat çizgilere kaydığını gösteren örneklerle doludur.

***

Peki, sağcı partilerde, sağcı politikacılarda ve onlara oy verenlerde vicdan ve adalet duygusu yok mudur?

Elbette vardır:

Siyasal hayatımızdaki belirleyici rolleri yarına!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları