Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tanımadığım bir profesör

27 Ekim 2016 Perşembe

Son zamanlarda haksızlığa uğradığını iddia eden öğretmenlerden, memurlardan ve en önemlisi de savcılardan çok mektup geliyor.
Kimisi Cemaate yakın bir bankada mevduatı olduğundan, kimisi FETÖ’cü bir eğitim sendikasına üye olduğundan, kimisi de ByLock haberleşme programını kullandığından dolayı, işinden atılmış veya tutuklanmış.
Elbette bunların hangisinin haklı hangisinin haksız olduğunu tek tek araştırmak, bilmek olanağım yok.
Ama 15 Temmuz Kalkışması sonrası AKP-Erdoğan iktidarının toptancı bir yaklaşımla, “Kurunun yanında yaş da yanar” anlayışıyla, kitlesel bir temizlik harekâtına giriştiği açık.
Zaten bu darbe teşebbüsünü “Allah’ın lütfu” diye nitelendiren bir Cumhurbaşkanımız ve “Başkanlık sisteminin kapısı 15 Temmuz’da açıldı” diyen bir Başbakanımız var.
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanımız ise “Darbeyi AKP yaptı, gazetecileri, öğrencileri, askerleri hapse attı” diyor.

***

Aslında Türkiye’deki kargaşayı, kuralsızlığı, Sosyolojik dille “Anomi”yi, belirleyen en önemli mektuplar savcılardan gelenler ve tutuklu yargıçların durumu:
İnsanları, gazetecileri, yazarları, akademisyenleri tutuklama yetkisine sahip olan ve kimi zaman da bu yetkiyi haksız yere acımasızca bol bol kullanmış olanlar, şimdi, haksız yere tutukladıkları ya da tutuklama yetkisine sahip oldukları insanlardan, yani gazetecilerden, yazarlardan, akademisyenlerden yardım bekliyorlar!
İşin ilginç tarafı ise şu:
Benim gibi, hak, hukuk, özgürlük, demokrasi kavramlarına inanan “safoşlar”, bunlara kulak veriyor, haksızlık, hukuksuzluk yapılmasın diye uğraşıyorlar...
Çünkü insanlara değil, ilkelere inanıyorlar...
Ve elbette kimseye de yaranamıyorlar:
Çünkü başta bizi yönetenler olmak üzere, insanların gözlerini kan bürümüş; hak, hukuk, adalet, demokrasi gibi kavramlar kimsenin umurunda değil; bunları savunanlara da ya “hain” ya da “saf” diye bakıyorlar.

***

Hiç tanımadığım, adını bile ilk defa işittiğim bir gazeteci/yazar akademisyenin oğlundan bir mektup aldım geçen gün; özetle şöyle diyor:
“İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi olan babam, Prof. Dr. Vedat Demir üç aydır ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu.
Basın Konseyi eski Genel Sekreteri ve bir iletişim profesörü olarak Türkiye’de basın özgürlüğünü her fırsatta savundu. Gülen Cemaati ile hiçbir bağlantısı ve ilişkisi yoktur.
Tutuklanması için meslektaşlarıyla yaptığı WhatsApp konuşmalarını delil olarak gösterdiler. Konuştuğu meslektaşlarının haklarında soruşturma dahi açılmadı.
Ayrıca, Cem Küçük ve Cemile Bayraktar gibi havuz medyası yazarları tarafından sosyal medyada hedef gösterilip tutuklanmasına zemin hazırlandı.
Avukatımızın yaptığı itirazların ilkine cevap vermeyip sadece ikinci itiraza ret cevabı verdiler. Ancak savcı birinci itiraz dilekçemize hâlâ cevap vermediği için tekrar itiraz için Anayasa Mahkemesi’ne gidemiyoruz.”

***

Bu arada, seçilmiş politikacılar gözaltına alınıyor; Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay ve daha nice yazar, akademisyen, yargılanmayı bekleyerek içeride çürüyor...
Ve Türkiye, Başkanlık Rejimi tartışmalarıyla oyalanıyor!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları