29 Ekim yazımda, Cumhuriyetin
demokrasiye evrilemediğini ben de belirttim!
***
Peki, Cumhuriyet neden
“Demokrasi”ye evrilemedi…
Kimdir bunun sorumlusu?
***
Kendilerine genel olarak “İkinci
Cumhuriyetçi” denilen, “yetmez ama
evet”çi liberaller…
Kendilerini liberal maskesi altında
gizleyen dinciler…
Solculukları kendilerinden menkul bazı
“eski solcular” ve “eski darbeciler”…
Cumhuriyet rejimimizin gerçek
bir demokrasiye dönüşememesinin
sorumluluğunu Tek Parti Dönemi’ne
yüklüyorlar.
***
Acaba gerçekten öyle mi…
Cumhuriyetimizin “demokrasi”ye
dönüşememesinin sorumlusu Tek Parti
Dönemi mi?
Bu soruya yanıt vermek için, Tek
Parti Dönemi’nin, Cumhuriyeti kurmak
için bir din-tarım toplumunda yani
feodal bir toplumda, devrimler yaptığını anımsamak…
Feodal yapının, ancak hukuksal,
siyasal, ekonomik ve kültürel devrimlerle
Cumhuriyete hazırlanabileceğini bilmek gerekir!
Yani Tek Parti Dönemi, “demokrasi”ye
hazırlık için yapılmış devrimci atılımlardan oluşur.
Nitekim Tek Parti Dönemi’nin
uzantısı olan İsmet İnönü, koşulların
hazır olduğunu düşünerek Çok Partili
Düzen’e geçmiştir…
Geçmekle de kalmamış, dünyada
ve tarihte eşi görülmemiş bir biçimde,
serbest seçimler yaparak, Tek Adam
konumundan, muhalefete geçmiştir!
Tek Parti Dönemi, Cumhuriyeti
Demokrasi’ye dönüştürmek açısından
üzerine düşen görevi böylece
tamamlamıştır.
***
1950 yılından beri Türkiye’yi sağ partiler
ve askeri darbeler yönetmiştir…
Sağ partiler ve o çizgideki askeri
darbeler, Türkiye’deki demokrasiyi
çoğulcu, laik ve çağdaş bir çizgide değil,
çoğunluğun diktatörlüğüne dönüştüren,
çoğunlukçu ve dinci-feodal bir anlayışla
yozlaştırmışlardır!
Sağ partilerin ve askerlerin 60 yıllık
yönetimini göz ardı ederek, altyapı
devrimlerini yaptıktan sonra Türkiye’yi
Çok Partili Düzen’e geçiren ve sandığa
teslim eden Tek Parti Dönemi’ni
suçlamak ne denli doğrudur?