Halit Çelenk.

Adaletin şövalyesidir.

Terazisi doğrudur.

Kılıcı adalet için kalkar.

Cesurdur.

Üç Fidan’ın yanına

Dördüncü Fidan oldu.

Unutulmazlardan.

Böyle şövalyelerimiz var.

Gençlerden de geliyor.

Adaleti siyasetin emrine vermeyenler.

Kılıcını kirletmeyenler.

Terazisine parmak atmayanlar.

Zalimden taraf olmayanlar.

Var. Hep de olacak.

Olması da şart.

***

Şart. Çünkü hukuk ile adalet ayrı şeylerdir.

Zulmün de hukuku vardır ama adaleti yoktur.

Hitler rejiminin de hukuku vardı, adaleti yoktu.

Zorbaların da hukuku vardır.

Yasaları vardır.

Yargıçları vardır.

Savcıları vardır.

Görkemli yapıları, salonları vardır.

Ama adaleti yoktur.

Hukuk, yasalardır, yöntemlerdir, uygulamalardır.

Adalet vicdandır.

Adalet insan içindir.

Hukuk ile adaleti ayırırsanız o toplumun çivisi çıkmıştır.

Hukuk, düzeni koruyan sistem olur.

Adaletten ayrılan hukuk zulmün aracı olur.

Geçmişte de böyle olmuştur, günümüzde de.

Bir toplumun en tehlikeli ayrışması budur.

***

İşte bu ayrışmada ortaya çıkar kimin ne olduğu?

Adaletin şövalyeleri toplumun vicdanı olurlar.

Hukuku siyasetin emrine verenler ise zulmün memurları olurlar.

Sokrat’ın yargılanmasında da böyle olmuştur.

Hitler Almanyası’nda da.

Mussolini İtalyası’nda da.

Asılan asılmıştır.

Kesilen kesilmiştir.

Atılan atılmıştır.

Kovulan kovulmuştur.

Ama toplumun vicdanı susturulamamıştır.

Toplumun vicdanı kandırılamaz.

Tıpkı doğa gibi.

***

Doğanın hukuku yoktur ama adaleti vardır.

Altını kazarsanız üstünüze yıkılır.

Suyun yolunu keserseniz sel olur devirir.

Kırık fayın üstüne oturursanız deprem olur yıkar.

Doğa size adaleti anlatır ama siz anlamazsınız.

Gün gelir, başınıza gelenlere ağlarsınız.

Oysa o sonucu sizler hazırlamışsınızdır.

Adaleti ortadan kaldırmayın.

Adaletsiz hukuk zalimin silahı olur.

Hukuksuz adalet ise yıkıcıdır.

İşte, adaletin şövalyeleri bize bunu anlatırlar.

Biz anlarız.

Onlar ölmezleşir.

Halit Çelenk.

Adaletin Şövalyesi.

Dördüncü Fidan.

Güle güle...