Cumhurbaşkanı kim olsun?..

20 Aralık 2021 Pazartesi

Hep sonuca odaklanmak, süreci bilmemek, anlamamak geri kalmış kültürlerin sorunudur.

Bu düşünme yanlışı, yapılan bütün hataların yinelenmesi ile sonuçlanır.

Cumhurbaşkanı seçimi de bu hatadan kurtulamıyor.

“Cumhurbaşkanı kim olsun?” aslında yanlış sorudur.

Doğru soru “Cumhurbaşkanı nasıl biri olsun” sorusudur.

“Nasıl biri?” doğru yanıtlanmadan “Kim olsun” sorusu doğru yanıtlanamaz.

“Nasıl biri olsun” sorusunun yanıtında beş ölçüt koyarsak:

- Bütün toplumu ayrımsız kucaklama,

- Sosyal çekicilik ( karizma),

- Devleti temsil etme,

- Dürüst - adil rol modeli olma,

- Etkin ve yararlı sosyal rehberlik,

özelliklerini arayabiliriz.

TOPLUM BU ÖLÇÜTLERDE BİRLEŞİR Mİ?

Toplumun çoğunluğu bu ölçütlerde birleşmiştir.

Örnek Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Onda bu özelliklerin hepsi de yüksek puanlarla kanıtlanmıştır.

Hâlâ bu toplumun en çok sevilen kişisi olma niteliği bu özelliklere dayanmaktadır.

Şu anda, bütün ayrıştırma çabalarına karşın “toplumsal sağduyu” buluşacağı noktaları sezer ve toplum nerelerde doğru bir yaşama ulaşacağını kestirir.

İşte, Recep Tayyip Erdoğan’ın kayıpları da buradadır:

İnatçı bir ısrarla toplumu bölmeye, ayrıştırmaya çalıştı.

Sosyal çekiciliğine kendisi zarar verdi.

Devleti değil, kendi cemaatini temsil etti.

Dürüst ve adil bir rol modeli olamadı.

Etkin ve yararlı rehberlik yapamadı.

Bunların hiçbirisini yapmadı; yol yaptı, köprü yaptı, kredisini yapılara yatırdı, halkı yıllar boyu borçlandırdı.

Yeniden seçilme olasılığı gerçekten de düşüktür.

Ama bu durumun bir koşulu var:

Seçilecek aday bu beş ölçütte yüksek puan almalıdır.

KİM, NEREDE ÖNDE?

Kemal Kılıçdaroğlu:

Bütün toplumu kucaklayabilir,

Sosyal çekiciliği, son zamanlarda artsa da orta düzeydedir.

Devleti temsil edebilir.

Dürüst ve adil olma puanı yüksektir.

Etkin ve yararlı rehberliği olumludur.

Ekrem İmamoğlu:

Bütün toplumu içtenlikle kucaklar.

Sosyal çekiciliği en yüksek adaydır.

Devleti kararlılıkla temsil edebilir.

Dürüst ve adil olduğunu kanıtlamıştır.

Etkin ve yararlı rehberliği kesindir.

Şu anda seçilme olasılığı en yüksek adaydır.

Mansur Yavaş:

Bütün toplumu kucaklar.

Sosyal çekiciliği orta düzeydedir.

Devleti temsil etmede güven vericidir.

Dürüst ve adildir.

Etkin ve yararlı toplum rehberliğini kanıtlamaktadır.

Seçilme olasılığı Ekrem İmamoğlu’ndan sonra onu işaret eder.

Meral Akşener:

Bütün toplumu şefkatle kucaklar.

Sosyal çekiciliği çalışmalarıyla artmıştır.

Devleti liyakatle temsil edebilir.

Dürüst ve adil olması beklenir.

Etkin ve yararlı rehberliğini kanıtlamaktadır.

Seçilme şansı Erdoğan’dan daha yüksektir.

Bu adaylara bakıldığında, ölçütlerimiz nesnel uygulanırsa şöyle bir sıralama yapılabilir:

- Ekrem İmamoğlu,

- Mansur Yavaş,

- Kemal Kılıçdaroğlu,

- Meral Akşener.

Elbette başka adaylar da çıkabilir ancak ölçüt her zaman önemlidir.

Abdullah Gül’ün olası adaylığı ise özelikle “laik Cumhuriyetçi kesimde” -ben de bu kesimdeyim- çok soğuk karşılanacaktır.

Bu koşullarda bile böyle bir adayın sağ kesimin oylarını alacağı beklentisiyle hareket etmek Atatürk’ün partisine hiçbir koşulda yakışmaz.

Bu seçenek, kazanılacak bir seçimi kaybetme tehlikesi taşır.

Bu uyarıyı şimdiden yapmakta büyük yarar görüyorum.

SEÇİM İLKELERLE KAZANILIRSA ZAFERDİR

Bir seçimi ilkesiz taktiklerle kazanmak, aslında kayıptır.

Zafer, taktikle değil, ilkelerle kazanıldığı zaman zaferdir.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurduğu “Millet İttifakı”, bir taktik hamle değil, bir ilkeler buluşması olduğu zaman etkindir:

Parlamenter sistem,

Bağımsız hukuk,

İnsanı ve emeği önceleyen ekonomi,

Sadakate değil, liyakate dayalı görevlendirme,

Laik eğitim,

Laik yaşam biçimi,

Tarikat- cemaat etkilerinden arındırılmış eğitim, sağlık vb. hizmetler, bu temel ilkelerdir.

Cumhurbaşkanı da bu ilkeleri en iyi temsil edebilecek kişi olmalıdır.

Sonuç değil, süreç.

Her zaman kazanan odur...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları