Mutasyon...

13 Nisan 2020 Pazartesi

Kalıcı değişim” demektir “mutasyon”.

Canlının DNA’sında bir değişim olur, bu da sonraki kuşaklara geçerek kalıcı bir fark yaratır.

Virüsler bu işin ustasıdır. Birinin ne olduğunu anlayıncaya kadar o mutasyon geçirir, başka bir tür oluverir.

Şimdi bu koronavirüsten de bu mutasyonu bekliyoruz.

Gelip de bulaştığı insanı öldürmeyecek, onunla zarar vermeden yaşayacak bir türün mutasyonu olacaktır.

O zamana kadar hayatta kalmayı başaranlar da kurtulmuş olacak.

İşte, bulaşmayı durdurmanın çok önemli bir yararı da bu. Bu, biyolojik mutasyon. Bir de “kültürel mutasyon” var.

Kültürel mutasyon”, düşüncelerin, duyguların, tutum ve davranışların değişimi.

İnsanlık, işte bu “kültürel mutasyon” ile gelişmiş, Rönesans ve Aydınlanma’yı yaşamının ekseni yapabilmiştir.

Bu “kültürel mutasyon”u başaramayan toplumlar kendi kapalı yapılarının içinde, dünyayı anlamadan yaşamlarıyla boğuşup dururlar.

Şimdi bu virüs, dünyayı değiştirirken bir “kültürel mutasyon”a da neden olacak mı acaba?

Geber!..

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl Müdür Yardımcısı olan zat, “Biz açız, çoluk çocuk açız” diyen birine yanıt olarak “Geber” demiş, bunu da yazıyla açıklamış.

Çok tepki alınca da yazdığını silmiş ama hem görevden alınmış hem de soruşturma açılmış.

Aslında, siyasal iktidar takımının kolektif bilinçaltını dile getirmiş.

Siyasal iktidar kadrolarının katı bir kin, kontrolsüz bir tahakküm, öfkeli bir intikam ile hareket ettiğinin işaretleri yeni değildir.

Baştakilerden başlayarak bütün kadrolara egemen olan davranış kalıbı, “kendi dışındakileri aşağılama”, “ölçüsüz hakaret etme”, “sosyal etkisini yok etme” örnekleriyle doludur.

Bu bakımdan da “açız” diyen vatandaşa “geber” diyen bürokrat, bu davranışın uç örneğini sergilemiştir.

CHP’li belediyelerin her girişiminin yasaklanarak engellenmesi, her kararlarının işlemez duruma getirilmesi, seçilmiş belediye başkanlarının görmezden gelinmesi hep aynı zihin yapısının sonuçlarıdır.

Bu virüs salgınında bile, her şeyin siyasal iktidar tarafından yapılacağı kararı, kendi dışını yok saymanın açık işaretidir.

65 yaş üstündeki yurttaşlara gönderilen “kolonya ve maske”nin Cumhurbaşkanlığı amblemli poşetlere konularak “Size Sayın Cumhurbaşkanımızın bir hediyesi var” diye verilmesi bile, padişah ulufesini andırmaktadır.

Bu milletin bütçesinden yapılan bir işlemin “Cumhurbaşkanı hediyesi” olarak sunulması bile durumu göstermeye yeterlidir.

Cumhurbaşkanlığı” işlevi bu poşetlerin üstünde kalmakta, işler yapılırken ise Başkan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Genel Başkanlığı’nı ortaya koymaktadır.

Her ne kadar, “bu salgından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır” dense de görünen odur ki ülkemizin yönetiminde her şey eskisi gibi, belki eskisinden de kötü olacaktır.

Denetimsiz iktidar”, en kötü yönetim biçimidir. “Geçmişi inkâr ederek yönetme”, en kötü yönetim biçimidir.

Kine dayalı” ötekileştirme, en kötü yönetim biçimidir.

Adaleti iktidar gücüne kurban etme”, en kötü yönetim biçimidir.

İntikam almak için hükmetme”, en kötü yönetim biçimidir.

Yurttaş özgürlüklerini ortadan kaldıran, her türlü eleştiriyi suç etiketi ile damgalayan, kendine yönelik saydığı her davranışı cezalandıran bir yönetim, en kötü yönetimdir.

Bu gidişte bir “kültürel mutasyon” görülmemektedir.

Yandaş kollama bütün hızıyla sürüp gitmektedir.

Adaletsiz gelir dağılımı daha da adaletsiz olmaktadır.

Virüs salgını da bu ülkenin kaderinde bir değişime yol açacak gibi görünmemektedir.

Her şey bilinç ve cesarettir

Her şey ama her şey burada düğümlenmektedir.

Nasıl “virüs salgını ile mücadele” gelip de bir bilinç ve kararlılık temeline dayanıyorsa, ülkenin kurtuluşu da aynı paralelde bulunmaktadır.

Bilime dayalı akıl.

Bilince dayalı örgütlü dayanışma.

Karakter odaklı cesaret.

Bunlar varsa kurtulursunuz.

Salgından da hastalıktan da kötü yönetimden de.

Eğer bunlar yoksa, işiniz her zaman zor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları