‘Bu davet bizim!’

14 Eylül 2024 Cumartesi

Kalbimize yerleşen sıkıntıyı -karabasan gibi- ömrümüz boyunca taşıyacağımız günlerin içinden geçiyoruz. Yılda kırk bin çocuğa istismarın resmi kayıtlara geçtiği, kadına, çocuğa ve hayvana yapılan şiddetin arttığı, canavarlaşmış bir güruhun canlılara sistematik nefretini haykırdığı bir zaman dilimindeyiz. Özgürlük alanının kısıtlandığı, gazetecilerin hedef haline getirildiği, söz söyleyene, okuyana yazana hain bir öfkenin musallat olduğu, ekonomik darboğaz nedeniyle yoksulluğun açlıkla sınandığı bir yerden konuşuyoruz. Yorgun düşmemize hatta bunalmamıza rağmen hayatın acemisi olmamak için çabalıyoruz. Böyle bir dönemde ise en çok “Bir dostun gülü yareliyor beni”. Yaralıyor bizi! 

***

Geçtiğimiz günlerde gazetemizde bir haberde CHP’nin 101. kuruluş yıldönümünde farklı kesimlerden mağdur ailelerle bir görüşme gerçekleştiği yazıyordu: “CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partinin 101. kuruluş yıldönümü kapsamında CHP Genel Merkezi’nde; 10 Ekim katliamı, Çorlu tren kazası katliamı, Madımak katliamı, Gezi ve 15 Temmuz’da yaşamını yitirenlerin ailelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda mağdur aile ile öğle yemeğinde bir araya geldi.” Kuşkusuz Özgür Özel’in bu ülkede hayatının önü siyasi cinayet ve katliamlarla kesilmiş kesimleri buluşturması takdire değerdir. Ancak aileler arasında ayrım yapmadan ve geniş tabanlı bir çalışmayla harekete geçmesi de zorunludur. 

***

Bu ülkede siyasi cinayetler sonucu yaşamını yitirmiş simge isimlerin ailelerinin bulunduğu Toplumsal Bellek Platformu, çeşitli etkinliklerden sonra sürdürdüğü görüşmelerde, ruhlarının ve akıllarının ortaklığı ile hareket ederek ilk direncini 2009 yılında Hrant Dink davasında bir araya gelerek gösterdi. Toplumsal belleği diri tutmak, yitirdiklerimizi gelecek kuşaklara aktarmak, bu sayede resmi tarih yazımını değiştirmek, adalet mekanizmasının tam olarak çalışmadığını gözlere sokmak, ama en önemlisi geniş aileye yeni bireylerin eklenmesine engel olmak amacıyla seslerini duyurmaya çalıştı. Yıllardır “Mevcut yasalar ölülerimizi savunma yetkisini bize vermedi” demek zorunda bırakılmanın sancısıyla iki defa TBMM görüşmesine gitti. Meclis Araştırma komisyonlarına işlerlik kazandırılmasını ve siyasi cinayetlerde zamanaşımının kaldırılarak cezasızlığın son bulmasını talep etti. Bu anlamda platformda yer alan Sabahattin Ali’den Cavit Orhan Tütengil’e, Cevat Yurdakul’dan Doğan Öz’e, Akın Özdemir’den İlhan Erdost’a, Muammer Aksoy’dan Uğur Mumcu’ya, Metin Göktepe’den Hrant Dink’e, Musa Anter’den Turan Dursun ailesine kadar kimseye CHP adına bir davet gitmediğini de belirtmem gerekir. Yine Sivas katliamı ailelerinden yalnızca bir kişinin çağrılması da yaşanan sorunun büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Cumartesi Anneleri ise Maside Ocak’la görüşmeme göre, ortak olarak daha önce herhangi bir partinin etkinlikleri çerçevesinde yer almadıklarından bu buluşmaya katılmadıklarını bildirmiştir. 

***

Mesele TBP ailelerinin, Sivas ailelerinin ya da geçmişte özellikle 80 öncesinde CHP teşkilatlarında çalışmış, il başkanlığı hatta vekillik yapmış ancak siyasi cinayetlerde öldürülmüş ailelerin “Neden davet edilmedik?” kırgınlığı değil, daha önce bir platform aracılığıyla söylenen hatta yinelenen taleplerin ciddiye alınmadığının düşünülmesidir. Üstelik bu ailelerin bir kısmı CHP’li de değildir. İnsan olmanın ve değerlerinin ortaklığıyla hareket ederek kendi politik bakış açısını oluşturmuştur. Ölülerimiz popülist bir yaklaşım adına kullanılabilecek bir söylem değil her şeyden önce bu ülkenin vicdanı olabilecek geniş kesimlerin sancısıdır da. 

***

Bu anlamda özellikle Toplumsal Bellek Platformu’nun düşüncesini iletmek, bu ailenin bir parçası olarak boynumun borcudur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları