Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mersin Şehir Tiyatrosu
1960’lı yıllarda Fransa’da Rene Maheu, kültür politikaları kavramını, 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Bildirgesi’nin 27. maddesindeki kültür hakları kavramına dayandırmıştır. Bu maddede, “Her kişinin toplumun kültürel yaşamına özgürce katılma hakkı” olduğu savunusu yapılmaktadır. Her insanın nasıl “eğitim hakkı”, “çalışma hakkı” varsa bir de “kültür hakkı” bulunmaktadır. Rene Maheu bu haktan herkesin yararlanması üzerinde durmuş, kültüre erişimin seçkinlerin, varlıklı bir azınlığın ya da kültür uzmanlarının tekelinde bir lüks aracı olamayacağını belirtmiştir. Devletin görevi de kültürden herkesin yararlanmasını sağlamaktır. Bunun gerisinde de kültürün demokratikleşmesi için kolları sıvama zorunluluğu vardır.
*
Tiyatro sanatı, insanın kendisini ifade aracı olmakla başlayıp ilerlemenin sürdürülebilirliğini sağlayan bir iletişim biçimi olarak süregelmiştir. Düşünen insanın gelişimini sürdürmesi sadece kaynak yaratma, kazanç sağlama ve ekonomik büyüme ile açıklanamaz. Dolayısıyla çağlar boyunca tiyatro, sosyal ve kültürel gelişim için bir gereksinim ve gerekliliktir. Yaratıcılık ve muhakemenin bir araya geldiği koşulda sanat siyasetten de bağımsız kalamaz elbette. Bu nedenle de her şeyden önce siyaset üstüdür.
*
Tahsin Konur Hocamız, “Devlet Tiyatro İlişkisi” adını verdiği, bugün hâlâ güncelliğini koruyan kitabında Muhsin Ertuğrul’un “Bölge Tiyatroları” projesine de değinir. Buna göre 1961 yılında toplanan VII. Milli Eğitim Şûrası’nda oluşturulan Tiyatro ve Opera Komitesi’nin hazırladığı yasa tasarısına göre pek çok merkezde tiyatroların kurulmasını hedefleyen bir yapılanmaya gereksinim duyulmuştur. Muhsin Ertuğrul da “Bunları kurmakla yalnızca halk eğitimi faydalanmayacak, tiyatro sanatı da bağımsızlığına kavuşacağı için alabildiğince gelişecek, büyük şehirlerdeki kötü geleneklerden, esnaflıktan, alışkanlık baskısından kurtulacak, yeni yeni yazarlar, yeni yeni rejisörler, yeni yeni oyuncular ortaya çıkacak” görüşünü savunuyordu. Ne yazık ki Ertuğrul’un düşü gerçekleşemedi.
*
Yüz yıldan fazla zamandır İstanbul Şehir Tiyatrosu varlığını sürdürüyor. Eskişehir, İzmit, Antalya, Adana’daki şehir tiyatroları da belediye destekli kurumsallaşmış tiyatrolar adına önemli halkalar. Son bir yıl içinde İzmir Şehir Tiyatrosu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in desteği ve kararlılığıyla seyircisiyle buluştu. Mersin Şehir Tiyatrosu da yine Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in kültüre erişimin insan hakkı olmasından hareket ederek attığı dev bir adım.
*
Geçen hafta Mersin’de Mersin Şehir Tiyatrosu’nun estetik olarak çıtası her biri birbirinden yukarıda beş oyununu izledim. Cevat Fehmi Başkut’un klasikleşmiş bir metin olarak nitelendirilebilecek “Buzlar Çözülmeden” eserinde, yolsuzluk, sömürü ve yoksulluk üçgeninde sıkışmış bir taşra kasabasında yeni atanan kaymakamın gelişiyle yaşanan olaylar eğlenceli bir sahne düzleminde anlatılıyor. Yasmine Reza’nın “Vahşet Tanrısı” oyununda ise iki ailenin orta sınıf ahlakına eleştirel bir bakış açısı sunarak kavga eden çocuklarını konuşmak üzere buluşması konu ediliyor. Murat Atak oyuncu yönelimine dair her şeyi ince ince hesaplamış ve uygulamış. Tuncer Cücenoğlu’nun eseri “Matruşka” her şeyden önce tiyatro seyircisi yetiştirmeyi amaçlıyor. Böylece sanat yönetmenliği hedeflerini boyutlandırıyor. Farklı ekollerden gelen oyunculara akademik tiyatronun birikimlerini aktararak seyircide kırk yıllık kökleşmiş bir tiyatrodaymış izlenimi yaratıyor. Genç oyuncu kardeşlerimizin yeteneğine, onların pırıl pırıl parlatan sanat yönetimine, teknik ve idari destek birimlerine hayran kaldığımı söylemem gerekir. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’na opera sanatçısı Bengi İspir Özdülger’in getirilmiş olması, sanatı sanatçıların yönetmesinin gerekliliğinin altını bir kere daha çiziyor. Onun öngörüsü ve bakışıyla kuruluş aşamasında var olması muhtemel sıkıntıların ortadan kalktığını belirtmem gerek.
*
Geçen haftalarda Ayşegül Yüksel, yine Cumhuriyet gazetesinde yeni kurulan Gaziantep Şehir Tiyatrosu’nu değerlendiren bir yazı kaleme almış, belediyelerin yönetimi bağlamında siyasal erkin dört yılda bir el değiştirmesini tiyatrolarda “kurumlaşma” sürecini yıpratan bir olgu olarak nitelendirmişti. Özlenen ve olması gereken, hangi siyasal parti egemenliğinde olursa olsun, belediyelerin tiyatro hizmetini yansız ve sürekli olarak vermesi... Ancak bunun olabilmesi için de tiyatrocuların hasretle bekledikleri Şehir Tiyatroları Yasası’na somut bir biçimde ulaşmak gerekiyor. Yoksa bütün emekler boşa gidecek!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!