Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ortadoğu'nun Yeni Resmi
İsrail’in Gazze saldırısı, Ortadoğu “kaleydoskopunun” bir kez daha dönmesine neden oldu. Şimdi karşımızda, Ortadoğu’nun bileşenlerinin yeni bir resmi var.
\nBu resim bize, ABD’nin ve Mısır’ın etkilerinin arttığını, aralarında bir “modus operandi”, hatta “bir özel ilişki” oluşmaya başladığını, İran’ın bir mevzi daha kaybettiğini, AKP Türkiyesi’nin liderlik hayallerinin bölge gerçeklerine çarparak dağıldığını, İsrail’in stratejik çevresinin yeni özelliklerini, Hamas’ın çatışmadan hem moral olarak hem de diplomatik, ekonomik koşullar açısından daha olumlu koşullarda çıktığını gösteriyor.
\nABD - Mısır dinamiği
\nİsrail’in Hamas’ın askeri liderini öldürerek başlattığı saldırı, Hamas’ın Tel Aviv ve Kudüs’e ulaşan füzeleri yeni bir şiddet dengesine işaret ediyordu: Ya İsrail Gazze’ye girecek Hamas’ı ve füzelerini yok edecek ya da Hamas’la kalıcı bir ateşkesin yolunu bulacaktı.
\nİsrail 75 bin yedek askeri silah altına alırken Mısır Devlet Başkanı, başbakanını Gazze’ye gönderiyor, Hamas’a diplomatik destek artıyordu. Son dönemde, gerek Çin’in yükselmesine cevap olarak, gerekse Ortadoğu’ya enerji bağımlılığının azalmasının getirdiği esneklikle, dikkatini bölgeden Uzakdoğu’ya kaydırmakta olan Obama yönetimi, hemen Dışişleri Bakanı Clinton’u bölgeye gönderdi; Mossad’a da “eğer kara saldırısı gerçekleşirse Mısır ve Ürdün anlaşmaları ortadan kalkar” mesajı ulaştı (Times of Israel, 22/11/2012). Bu sırada CIA Entelijans Konseyi’nin eski başkanı Indyk, “bölgeye koşan, Tony Blair, Ban Ki-moon, Türkiye’den Recep Tayyip Erdoğan, gibi arabulucu adayları” süreci daha fazla karmaşıklaştırmadan ABD’nin duruma el koyması gerektiğini savunuyordu (Indyk, Foreign Policy, 20/11/2012).
\nGerçekten de bu arabulucu adaylarının oyun masasına koyabilecekleri gerçek bir kozları yoktu. Buna karşılık ABD’nin İsrail, Mısır’da yönetimi ele geçirmiş olan Müslüman Kardeşler’in Hamas üzerinde büyük etkileri vardı. Dahası, Mısır Devlet Başkanı Mursi, IMF ile pazarlık yapıyor, ABD yardımından yararlanıyor, ABD desteğinin ekonomik, diplomatik yararlarını anlamaya başlıyordu.
\nABD ve Mısır arasında hızlanan diplomatik trafik, İsrail ile Hamas’ın bu iki etkili arabulucu aracılığıyla pazarlık yapmasına olanak sağladı. Ateşkes gerçekleştiğinde Obama, Mursi için çok övücü ifadeler kullanırken “Ne söz verdiyse yerine getirdi; yerine getiremeyeceği söz vermedi” (Çandar, Radikal, 23/11) ifadeleri dikkat çekiyordu. Dikkati çeken bir diğer gelişme de İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yanı sıra aşırı sağcı Lieberman’ın da Mursi’ye katkılarından dolayı teşekkür etmiş olmasıydı (Der Spiegel, 22/11/2012). Böylece Ortadoğu’da gerçek “stratejik derinliğe”, Libya’dan Suriye’ye, Tunus’tan Ürdün’e siyasi ve kültürel, örgütsel etkisiyle Müslüman Kardeşler yönetimindeki Mısır’ın sahip olduğu da ortaya çıkıyordu.
\nKazananlar - kaybedenler
\nAteşkes anlaşması yapıldığında Gazze’de şeker, tatlı tüketimi bir anda dört kat artmış (Financial Times, 23/11). Çünkü, Gazze halkı büyük bir özgüvenle savaşı kazandığını düşünüyor, zaferi kutluyormuş.
\nGerçekten de Hamas’ın bu savaştan dört alanda avantajlı bir konumda çıktığı söylenebilir. Birincisi, Hamas Tel Aviv ve Kudüs’u vurabileceğini gösterirken askeri olarak kendisinden kıyaslanamayacak kadar üstün İsrail’in kara saldırısına hedef olmaktan kurtuldu. İkincisi, Hamas savaş sırasında yoğunlaşan diplomatik trafik içinde, eski tecrit edilmiş durumundan kurtuldu, aracılar yoluyla da olsa muhatap alınan meşru bir taraf konumuna yükseldi. Üçüncüsü, yapılan anlaşma Mısır ile Gazze arasındaki sınır kapısının açılmasını da içerdiğinden, İsrail’in ablukası da kısmen kalkmış oluyordu. Dördüncüsü, batı yakasında Abbas’ın yönetimi gelişmelere seyirci kalır, sonunda da Hamas yönetimine kutlama mesajı gönderirken Hamas, Filistin halkının tümünü temsil edecek konuma bir adım daha yaklaştı.
\nHamas’ın öldürülen askeri lideri Caberi’nin İran ile askeri ittifakın mimari (öyleyse, Fecr-5 füzelerinin, füze yapma teknolojisinin gelmesinden sorumlu - EY) olduğuna ilişkin bilgiler (Indyk, Foreign Policy), savaş boyunca Lübnan’da Hizbullah’ın, Suriye yönetiminin sessizliği, Hamas’ın İran’dan daha da uzaklaşarak ABD - Sünni kampına katıldığını gösteriyordu. Böylece İran, İsrail karşısında önemli bir kozunu kaybediyor. Bu koz İran’la bölgede rekabet ederken ABD ile ilişkilerini geliştirmekte İsrail ile ilişkileri korumakta olan Mısır yönetimindeki Müslüman Kardeşler’e geçiyordu.
\nNe yazık ki AKP Türkiyesi’ni de kaybedenler arasında saymamız gerekiyor. Bölgeyi, Osmanlı İmparatorluğu mirasının kırık aynasındaki yansımalar üzerinden kavramaya çalışan Erdoğan - Davutoğlu yönetimi, kendilerini olayların gerisinde, izleyici konumda kalmaktan kurtaramadılar. İsrail’in Gazze saldırısı birçok şeyin yanı sıra Filistin sorununun, hatta sanırım bölgenin, bu andaki gerçeğini de ortaya koydu. Burası bir “Arap dünyası”dır. Burada, bir stratejik derinliğe gerçekten sahip bir ülke varsa, bu yaygın örgütsel bağlara ve gerek tarihsel olarak, gerekse de modern zamanlarda, Arap kimliği açısından kültürel çekim merkezi olma özelliğine sahip Müslüman Kardeşler akımının Mısırı’dır.
\nOrtadoğu kaleydoskopundaki yeni resme bakınca akla ister istemez, “Ateşkes sürecinden barış sürecine geçilebilir mi” sorusu geliyor.
\nEğer İsrail Mısır’da Mübarek’in devrilmesi, Ürdün’de istikrarın sarsılmaya başlaması, Hamas’a verilen diplomatik destek, İran’ın etkisi gerilerken ve ABD oyun kurucu olarak bölgeye dönerken, İsrail’e koyduğu sınırları doğru okuyabilirse; Hamas da Gazze’ye hâkim olabildiğini, uzun süreli ateşkese hazır olduğunu kanıtlarsa, bu iki ülke arasında, bu yeni stratejik ortamda, barış olasılığına açılabilecek yeni bir müzakere süreci başlayabilir.
\n“Barış”ın önündeki engellerse hâlâ ortada duruyor: Kudüs’ün statüsü, İsrail’in 1967 sınırlarına çekilmesi- dolayısıyla nüfusu 500 bine ulaşan yerleşimcilerin bu sınırlarda yaşamayı kabul etmesi, nihayet, 1948’de sürgün edilenlerin geri gelmesi. Bunlar, bu halleriyle, İsrail açısından yaşamsal tehdit kabul edildikleri için, neredeyse aşılamaz engeller. Ama bir taraftan, Filistin yönetiminin Birleşmiş Milletler’de gözlemci statüsü elde etmesi, öbür taraftan İsrail’in katılmayı kabul edeceği, Hamas’ı da içeren bir müzakere süreci eğerlendirilebilirse, belki zaman içinde barış koşulları da oluşabilir.
\nAncak burası Ortadoğu; daha resim doğru dürüst şekillenmeden kaleydoskop yeniden dönebiliyor, Mısır’da Mursi’nin kendini adeta “firavun” ilan etmesine karşı başlayan protesto eylemleri gibi...
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü