Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ortadoğu'nun Yeni Resmi

26 Kasım 2012 Pazartesi

İsrailin Gazze saldırısı, Ortadoğukaleydoskopununbir kez daha dönmesine neden oldu. Şimdi karşımızda, Ortadoğunun bileşenlerinin yeni bir resmi var.

\n

Bu resim bize, ABDnin ve Mısırın etkilerinin arttığını, aralarında bir modus operandi, hatta bir özel ilişki oluşmaya başladığını, İranın bir mevzi daha kaybettiğini, AKP Türkiyesinin liderlik hayallerinin bölge gerçeklerine çarparak dağıldığını, İsrailin stratejik çevresinin yeni özelliklerini, Hamasın çatışmadan hem moral olarak hem de diplomatik, ekonomik koşullar açısından daha olumlu koşullarda çıktığını gösteriyor.

\n

ABD - Mısır dinamiği

\n

İsrailin Hamasın askeri liderini öldürerek başlattığı saldırı, Hamasın Tel Aviv ve Kudüse ulaşan füzeleri yeni bir şiddet dengesine işaret ediyordu: Ya İsrail Gazzeye girecek Haması ve füzelerini yok edecek ya da Hamasla kalıcı bir ateşkesin yolunu bulacaktı.

\n

İsrail 75 bin yedek askeri silah altına alırken Mısır Devlet Başkanı, başbakanını Gazzeye gönderiyor, Hamasa diplomatik destek artıyordu. Son dönemde, gerek Çinin yükselmesine cevap olarak, gerekse Ortadoğuya enerji bağımlılığının azalmasının getirdiği esneklikle, dikkatini bölgeden Uzakdoğuya kaydırmakta olan Obama yönetimi, hemen Dışişleri Bakanı Clintonu bölgeye gönderdi; Mossada da eğer kara saldırısı gerçekleşirse Mısır ve Ürdün anlaşmaları ortadan kalkar mesajı ulaştı (Times of Israel, 22/11/2012). Bu sırada CIA Entelijans Konseyinin eski başkanı Indyk, bölgeye koşan, Tony Blair, Ban Ki-moon, Türkiyeden Recep Tayyip Erdoğan, gibi arabulucu adayları süreci daha fazla karmaşıklaştırmadan ABDnin duruma el koyması gerektiğini savunuyordu (Indyk, Foreign Policy, 20/11/2012).

\n

Gerçekten de bu arabulucu adaylarının oyun masasına koyabilecekleri gerçek bir kozları yoktu. Buna karşılık ABDnin İsrail, Mısırda yönetimi ele geçirmiş olan Müslüman Kardeşlerin Hamas üzerinde büyük etkileri vardı. Dahası, Mısır Devlet Başkanı Mursi, IMF ile pazarlık yapıyor, ABD yardımından yararlanıyor, ABD desteğinin ekonomik, diplomatik yararlarını anlamaya başlıyordu.

\n

ABD ve Mısır arasında hızlanan diplomatik trafik, İsrail ile Hamasın bu iki etkili arabulucu aracılığıyla pazarlık yapmasına olanak sağladı. Ateşkes gerçekleştiğinde Obama, Mursi için çok övücü ifadeler kullanırken Ne söz verdiyse yerine getirdi; yerine getiremeyeceği söz vermedi(Çandar, Radikal, 23/11) ifadeleri dikkat çekiyordu. Dikkati çeken bir diğer gelişme de İsrail Başbakanı Netanyahunun yanı sıra aşırı sağcı Liebermanın da Mursiye katkılarından dolayı teşekkür etmiş olmasıydı (Der Spiegel, 22/11/2012). Böylece Ortadoğuda gerçek stratejik derinliğe, Libyadan Suriyeye, Tunustan Ürdüne siyasi ve kültürel, örgütsel etkisiyle Müslüman Kardeşler yönetimindeki Mısırın sahip olduğu da ortaya çıkıyordu.

\n

Kazananlar - kaybedenler

\n

Ateşkes anlaşması yapıldığında Gazzede şeker, tatlı tüketimi bir anda dört kat artmış (Financial Times, 23/11). Çünkü, Gazze halkı büyük bir özgüvenle savaşı kazandığını düşünüyor, zaferi kutluyormuş.

\n

Gerçekten de Hamasın bu savaştan dört alanda avantajlı bir konumda çıktığı söylenebilir. Birincisi, Hamas Tel Aviv ve Kudüsu vurabileceğini gösterirken askeri olarak kendisinden kıyaslanamayacak kadar üstün İsrailin kara saldırısına hedef olmaktan kurtuldu. İkincisi, Hamas savaş sırasında yoğunlaşan diplomatik trafik içinde, eski tecrit edilmiş durumundan kurtuldu, aracılar yoluyla da olsa muhatap alınan meşru bir taraf konumuna yükseldi. Üçüncüsü, yapılan anlaşma Mısır ile Gazze arasındaki sınır kapısının açılmasını da içerdiğinden, İsrailin ablukası da kısmen kalkmış oluyordu. Dördüncüsü, batı yakasında Abbasın yönetimi gelişmelere seyirci kalır, sonunda da Hamas yönetimine kutlama mesajı gönderirken Hamas, Filistin halkının tümünü temsil edecek konuma bir adım daha yaklaştı.

\n

Hamasın öldürülen askeri lideri Caberinin İran ile askeri ittifakın mimari (öyleyse, Fecr-5 füzelerinin, füze yapma teknolojisinin gelmesinden sorumlu - EY) olduğuna ilişkin bilgiler (Indyk, Foreign Policy), savaş boyunca Lübnanda Hizbullahın, Suriye yönetiminin sessizliği, Hamasın İrandan daha da uzaklaşarak ABD - Sünni kampına katıldığını gösteriyordu. Böylece İran, İsrail karşısında önemli bir kozunu kaybediyor. Bu koz İranla bölgede rekabet ederken ABD ile ilişkilerini geliştirmekte İsrail ile ilişkileri korumakta olan Mısır yönetimindeki Müslüman Kardeşlere geçiyordu.

\n

Ne yazık ki AKP Türkiyesini de kaybedenler arasında saymamız gerekiyor. Bölgeyi, Osmanlı İmparatorluğu mirasının kırık aynasındaki yansımalar üzerinden kavramaya çalışan Erdoğan - Davutoğlu yönetimi, kendilerini olayların gerisinde, izleyici konumda kalmaktan kurtaramadılar. İsrailin Gazze saldırısı birçok şeyin yanı sıra Filistin sorununun, hatta sanırım bölgenin, bu andaki gerçeğini de ortaya koydu. Burası bir Arap dünyasıdır. Burada, bir stratejik derinliğe gerçekten sahip bir ülke varsa, bu yaygın örgütsel bağlara ve gerek tarihsel olarak, gerekse de modern zamanlarda, Arap kimliği açısından kültürel çekim merkezi olma özelliğine sahip Müslüman Kardeşler akımının Mısırıdır.

\n

Ortadoğu kaleydoskopundaki yeni resme bakınca akla ister istemez, Ateşkes sürecinden barış sürecine geçilebilir misorusu geliyor.

\n

Eğer İsrail Mısırda Mübarekin devrilmesi, Ürdünde istikrarın sarsılmaya başlaması, Hamasa verilen diplomatik destek, İranın etkisi gerilerken ve ABD oyun kurucu olarak bölgeye dönerken, İsraile koyduğu sınırları doğru okuyabilirse; Hamas da Gazzeye hâkim olabildiğini, uzun süreli ateşkese hazır olduğunu kanıtlarsa, bu iki ülke arasında, bu yeni stratejik ortamda, barış olasılığına açılabilecek yeni bir müzakere süreci başlayabilir.

\n

Barışın önündeki engellerse hâlâ ortada duruyor: Kudüsün statüsü, İsrailin 1967 sınırlarına çekilmesi- dolayısıyla nüfusu 500 bine ulaşan yerleşimcilerin bu sınırlarda yaşamayı kabul etmesi, nihayet, 1948de sürgün edilenlerin geri gelmesi. Bunlar, bu halleriyle, İsrail açısından yaşamsal tehdit kabul edildikleri için, neredeyse aşılamaz engeller. Ama bir taraftan, Filistin yönetiminin Birleşmiş Milletlerde gözlemci statüsü elde etmesi, öbür taraftan İsrailin katılmayı kabul edeceği, Haması da içeren bir müzakere süreci eğerlendirilebilirse, belki zaman içinde barış koşulları da oluşabilir.

\n

Ancak burası Ortadoğu; daha resim doğru dürüst şekillenmeden kaleydoskop yeniden dönebiliyor, Mısırda Mursinin kendini adetafiravunilan etmesine karşı başlayan protesto eylemleri gibi...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyasetin sefaleti 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları