Tesadüf bu ya savunmanın sigortası Pepe ve son vuruş ustası Talisca tam da Fenerbahçe maçı öncesi cezalandırılmış. Oğuzhan ise hastalanıp kadrodan çıkarılmış. Ve Şenol Hoca da Pepe, Talisca ve Oğuzhan olmayınca elinde ne kaldıysa onlarla bir kadro çıkarmış. Yani oyuncu seçimi açısından şanssız bir gün Beşiktaş için. Pas oyunu oynayamayacak bir onbir bu. Medel, Atiba’nın gerisinde, Tolgay santrfor arkasında. Biraz da Fenerbahçe’nin orta alandaki baskısıyla alan daraltmasıyla takım ortadan yarılıyor. Fakat 15’ten sonra Adriano kanada, Babel santrfor arkasına geçiyor. Kartal artık oyuna hâkim ama sonuca yansımıyor bu. Fenerbahçe’nin baskı kurarak topa sahip olduğu maçın başlarında 8. dakikada kazandığı golle skor hâlâ 1-0 misafir takımın lehine.
Tüm ön koşullar Beşiktaş’ın aleyhine. Ama yine de yetmiyor; Fenerbahçe’nin golü ofsayttan veriliyor, Q7’ye yapılan faul penaltı ama verilmiyor. Kameni’nin zaman çalmasına eyvallah. Fernandao’nun gol sonrası hareketine de kör hakemler. Alper Ulusoy’un Fenerbahçe yolunu açma operasyonu yoksa Cüneyt Çakır ve ekibiyle devam mı ediyor? Ne var ki tüm bu olumsuzluklara rağmen Şenol Güneş değil de Aykut Kocaman sinirli. Beşiktaşlı oyuncularla bile ağız dalaşına giriyor. Fakat işe yarıyor; Vida’ya kart göstertiyor.
İkinci yarıya ev sahibi çok baskılı başlıyor. Zaten maçın ilk dakikaları dışında etkisiz olan rakibi karşısında 49’da Vida ile skoru 1-1’e getiriyor. Artık çalan da oynayan da Kartal. Tecrübesiyle topa da, oyuna da hâkim. Boşa gitmiyor bu baskı Siyah - Beyazlılara galibiyet golünü de getiriyor. Hem de Quaresma’nın bu kez yerini bulan 77’deki harika vuruşuyla. Fenerbahçe’den buna karşılık verebilecek refleks yok. Uzatmalarda yine Quaresma ile gelen gol ise sadece galibiyeti perçinliyor. Ve Almanya yorgunu Kartal bu galibiyetle “Şampiyonluk yarışında ben de varım” diyor. Bu arada Quaresma’ya yaptığım tüm eleştirileri de geri alıyorum.