Hani adaletli kararlar için video hakemliği getirmek istiyordu ya Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ, anlaşılan video hakemden önce “video PFDK” çıktı ortaya! Hem de uzaktan kumandalı.
Malum Başakşehir-Rizespor maçından sonra taraftarla küfürleşen Emre Belözoğlu’nu görüntüleyen iki basın mensubu üç Başakşehirli futbolcu tarafından dövüldü.
Bir kere olay kameralarla tespit edilip ekranlara yansımasaydı, bu saldırı bu kadar büyür ve ceza konusu olur muydu? Şüpheliyim.
İkincisi, saldırıya uğrayan medya mensupları iktidara yakın ATV grubundan değil de tarafsız bir medyadan olsaydı olay bu şekilde büyür müydü? Yine şüpheliyim.
İşte hakkaniyet duygusunu zedeleyen şüpheler bunlar…

Kurtarma cezaları
Bundan sonrası daha vahim. Görüntüler A SPOR ekranlarına yansıyınca, Başakşehir Başkanı Gümüşdağ, olayın üzerine gidiyormuşçasına hemen kulüp içinde cezaları kesti. Ancak Yalçın Ayhan’la yedek kaleci Ufuk Ceylan’ı süresiz kadro dışı bırakırken birinci kaleci Volkan Babacan ile takım kaptanı Emre Belözoğlu’nu ayrı tutmaya özen gösterdi. Çok açık ki Başakşehir’in ligdeki önemli maçları düşünülerek alınmış hesaplı bir karardı bu. Böylece olayın üzerine gidiliyormuş gibi yapılarak önemli futbolcular korunuyordu.

Baktığını görmeyenler
Sonra Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) buna uygun cezalar verdi. Emre’ye para cezası, asıl kaleci Volkan’a (kupada çekeceği) bir maç, ötekilere 5 maç oynamama…
Video PFDK anlaşılan görüntülere bakmadı ya da baktığını görmedi veya görmek istemedi.
Oysa her şey o kadar açık ki... Dayak yiyenler belli, dayak atanlar belli. Sosyal medyada bile dolaşıp duruyor Volkan Babacan’ın çalışan yumrukları, acıyan elini ovuşturması…
Görüntüler net.
Tabii eğer maksat adaletli davranmak değil de, takımın birinci kalecisi ve takımın kaptanı Emre Belözoğlu’nu korumaksa, koskoca PFDK herkese kör ve aptal muamelesi yapar.
Zaten ancak Pascal Nouma’ya elini şortuna soktuğu için 6 ay, Fernandes’e kapı tekmeledi diye 3 maç ceza verilen bir spor hukuku sisteminde olur bu.
Vallahi ülkede gazetecilere yapılanlara bakıldığında PFDK’nin saldırgan futbolcuları hatta neden ödüllendirmediğine şaşıyor insan. Bundan böyle canı sıkılınca medyaya saldıran “sporcular”dan geçilmeyebilir ülkemizde.
Ve sonrası daha da vahim. Dayakçı Başakşehirli futbolcular bu kez ellerinde çiçeklerle dövdükleri muhabirlerle helalleşmeye gidiyorlar. Güya özür dilemeye gidiyorlar ama asıl maksat muhabirleri şikâyetlerinden vazgeçirmek…
Emre Belözoğlu “bizim yaptığımız bu jesti başka hiçbir takım yapmaz” diye başka kulüplere sallıyor. Korunacağını bilen kaleci Volkan Babacan ise daha ileri gidip medyaya ayar veriyor:
“Bundan sonra hareketlerimize dikkat edeceğiz ama medya mensupları da dikkat etsin” diyor.

Sporcudan saldırgana
Derdim şunun bunun cezalandırılması değil. Derdim bir sporcudan saldırgan yaratan ve onu küçük çıkarlar için koruyan düzenle. Ondan sonra nasıl böylesi futbolcular ortaya çıkıyor diyoruz. İşte böyle çıkıyor; sırtları sıvazlana sıvazlana. Aslında işin sırrı şurada: Bir olay gerçekleştiğinde toplumun, adaleti uygulayacak kurumların reaksiyonu nedir? Budur o toplumun medeniyet düzeyini gösteren.
Son bir söz de saldırıya uğrayan meslektaşlarıma… Saldırıya uğramak, hapse atılmak bu mesleğin fıtratında var maalesef. Gazeteci çoğu kez bunları meslek onuru olarak gururla taşır. Herhalde büyük baskı görüyorsunuz fakat şikâyetlerinizden vazgeçerseniz bundan böyle mesleğe saygı da bekleyebilir misiniz?