Hikmet Altınkaynak

İnsan hakları ve edebiyat

05 Aralık 2019 Perşembe

Beş gün sonra, 10 Aralık’ta Birleşmiş Milletler (BM) örgütünce yayımlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 71. yıldönümü olacak, İnsan Hakları Günü olarak kutlanacak.  

Bu bildirge, ülkemizde de TBMM tarafından 6 Nisan 1949’da kabul edildi. 27 Mayıs 1949’da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Böylece okullarda ders olarak okutulması, radyo ve gazeteler yoluyla da yaygınlaştırılması sağlandı. Dolayısıyla İnsan Hakları Günü ülkemizde de 70 yıldır biliniyor, anlatılıyor, kutlanıyor.

Kutlanıyor ama özümsenmemiş olacak ki, insan hakları ihlalleri, çocuk, kadın tacizleri, cinayetleri bitmek bilmiyor. Bu nedenle insan haklarına saygı için de demokrasiye, eşitliğe, hukuka, adalete, her zamankinden daha çok kitap okumaya gereksinim var. Özellikle edebiyat okuru olmaya gereksinim var.

Günü iyice kavramak için bildirgenin ilk 2 maddesine bakalım: “Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.(…)”

 

Edebiyat okuru


Prof. Dr. Nermi Uygur, yaşamını felsefeye, felsefe öğreticiliğine adamış bir bilim insanıydı. O, edebiyata “evrene insan açısından bakmaktır” dedi. Kendini de edebiyat okuyucusu olarak tanımladı.

Edebiyat, okuruna çok şey kazandırır. Şiirden öyküye, romandan biyografiye her dal okura yeni dünyalar yaşatır. İnsan haklarına saygılı, özgür, gerçekçi bir toplum yetiştirir. Hele de anı kitaplarıyla hem yazarının hem de dönemin çok boyutlu gerçekçi, saygın hikâyesini öğretir.

Geçen hafta söz ettiğim Hıfzı Topuz’un Melih Cevdet Anday, Erdal Öz-Adnan Özyalçıner-Kemal Özer’in Arkadaş Mektupları bu tür kitaplardı. Bu hafta bunlara gazeteci, yazar, siyaset adamı Altan Öymen’in kendi anıları yanında Türkiye’nin ve dünyanın hikâyesini anlattığı Doğan Kitap’tan değişik yıllarda çıkan Bir Dönem Bir Çocuk (1930 ’lar), Değişim Yılları (1940 ’lar), Öfkeli Yıllar (1950-1955), ...Ve İhtilal (1955-1960), Kayıp Yaz 2015 ve 01 Adana (1980’lerde Adana) kitaplarını eklemek istiyorum. 

Yine bir gazeteci, yazar, siyaset adamı Oktay Ekşi’nin Gazetecilikte Geçen O Yıllar…(Kaynak Yay.), Gazetecilikte Geçen O Yıllar – 2 (Epsilon Yay.) adlı kitapları çok yönlü yararlanılacak kitaplardır.

Yakın tarihimizi gündeme getiren bir başka gazeteci, yazar Tufan Türenç de Türkiye’nin son yarım yüzyılının toplumu sarsıcı olaylarını kendi anılarından hareketle iki kitapta bir araya getirdi: Babıâli’nin Öteki Yüzü (Remzi Kit.), Aynadaki Yüzler (Remzi Kit.).   

Deniz Banoğlu ise Basın Yaşamımda Bitmeyen Yıllar (Salon Yay.) adını taşıyan kitabında, gazeteciliğe nasıl başladığını, yarım yüzyılı nasıl geçirdiğini, hangi gazete ve dergide, kimlerle çalıştığını anlatıyor. 18 kitabının 7’si telif, 11’i de Almancadan yaptığı çevirilerden oluşuyor. 

Evet, edebiyat, insansız olmaz. Her kitap insan haklarına açılan bir penceredir.

Her kitap bildirgenin ilk maddesindeki gibi insanların özgür ve eşit doğuşunu, birbirine karşı kardeşlik anlayışıyla davranılmasını, ikinci maddede dile getirildiği gibi de insanların yaşamdaki, yasalar karşısındaki eşitliğini anlatır, öğretir, savunur. Yetmez mi?

Mutlu bir toplum olarak kutlayacağımız günlerin özlemiyle, İnsan Hakları Günü’nüz kutlu olsun.




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları