Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir Daha Asla...

30 Kasım 2013 Cumartesi

İmam hatip mezunu Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, 1930’lu yılları “Türkiye coğrafyasının bir daha asla yaşamasını istemediği dönem” olarak tanımladı.
Neler olmuş o yıllarda, bir bakalım:
“1930: Atatürk, Cumhuriyetin temelinin laik dünya görüşüne dayandığını söylemiş.
1931: Menemen’deki gerici ayaklanmada Kubilay’ın başını kesenler idamla cezalandırılmış.
1932: İlk Türkçe Kuran Yerebatan Camisi’nde, ilk Türkçe ezan Fatih Camisi’nden okunmuş.
1934: Bugün de anayasa koruması altında bulunan efendi, bey, paşa gibi lakap ve unvanların kaldırılmasına ilişkin yasa ile mabet ve ayinler dışında dini kıyafet giyilemeyeceğine ilişkin yasa yürürlüğe girmiş. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmış.
1935: Köy Enstitülerinin ilk adımı olan köy eğitmenleri uygulamasına başlanmış.
1937: Anayasaya laikliğin de olduğu 6 ok ilkesi girmiş.”
Bir daha asla yaşanılmamasından ne kastedildiği çok belli: Laiklik...

Beklenen Yarar
CHP, Recep Tayyip Erdoğan’ın gardının düştüğü kanısında. Sermaye çevreleri ve dış egemenlerin tutumunun değiştiğine inanıyorlar. Yerel seçimlerde, Ankara, hele de İstanbul alınırsa, ülkede bir rahatlama sağlanabileceğini düşünüyorlar.
Adayların; CHP tabanını küstürmeyen, ama sağ seçmene de seslenebilen, güven verici niteliklere sahip olmasına özen gösterme stratejisi izlemekten yanalar.
Bu çerçevede, cemaat-usta Teyyüp kavgası CHP’ye önümüzdeki yerel seçimlerde bir yarar sağlar mı?
Kökeni ve örgütlenme amacı açısından Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığına dayanan bir hareketin doğrudan CHP’yi desteklemesi olanaksız. Ancak, cemaatin kimi yörelerde yandaşlarına “CHP’yi değil, kişi olarak şu belediye başkanını destekliyoruz” demesi olası.
CHP’ye heyet üzerine heyet gönderen, “Siz bizi destekleyin, biz de sizi” yönünde mesaj veren cemaate güvenip işbirliği yapmaya gelince. Safdillik olur...

İktidar Kavgası
Cemaat-usta Teyyüp kavgasını dershane ile sınırlamak doğru olmaz:
Geçmişte Milli Görüşçülerle Nurcular arasındaki soğukluğu bilenler; ayrışmayı bir “nüfuz-güç-çıkar-iktidar” çatışmasına bağlıyorlar. Ve bu çatışma, yalnızca Türkiye değil, tüm Müslüman nüfusun yaşadığı bölgeleri kapsıyor.
Çünkü...
AKP iktidar olduktan sonra usta Teyyüp’ün oluşturduğu çekim halkası içinde yer alan tarikatlar, çeşitli ülkelerde okullar açarak oralarda nüfuz alanları oluşturan ABD’ye sığınmış emekli vaizin cemaatine rakip oldular. Onlar da Orta Asya’dan Kuzey Afrika’ya değin bir tür misyonerlik görevi üstlendiler. Cemaatin bu alandaki üstünlüğü azaldı.
Geçmişte ancak kendi yağı içinde kavrulan birçok küçük dinsel örgüt ve tarikat, AKP iktidarında büyük ekonomik ve moral destek aldı. Bu durum, cemaatin Türkiye’deki çekim alanını da daralttı.
Güneydoğu’da Saidi Nursi’nin de Kürt kökenli olması nedeniyle üstünlük sağlayan cemaatin çalışmalarından PKK’nin rahatsız olduğu, hatta cemaate yakın üç cami imamının bu yüzden öldürüldüğü biliniyordu. AKP’nin Kürt açılımı sürecinde PKK ile yapılan pazarlıklara, cemaatin etkinliğinin kırılmasının da eklendiğinden söz ediliyor. Cemaatin, bölgede en önemli örgütlenme ve taraftar toplama aracı olan dershanelerin kaldırılması, kimilerine göre, bu pazarlığın eseri.
Dört dörtlük medrese yasasının çıkarılmasıyla neredeyse tüm eğitimin imam hatipleştirilmesi de başta usta Teyyüp olmak üzere AKP kadrolarının büyük çoğunluğunu yetiştiren bu okullar karşısında, cemaatin arka bahçesi olan dershanelerin kapatılması gerekiyordu, şimdi yapılan o.
Son bir saptama:
ABD’ye sığınmış emekli vaiz ile usta Teyyüp arasındaki güç gösterisi, İslamcı cephede “Halifelik geri gelse, hangisi olur?” sorusuna kadar gelip dayanmış gözüküyor. Çatışma, o denli keskin, o denli iddialı yani.

Güven Mektubu Gibi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün ilk kez ABD ziyaretine çıkıyor.
ABD’nin Recep Tayyip Erdoğan’dan soğuduğu kanısında olan CHP’liler, ziyareti bir tür “iktidar öncesi” kendini takdim olarak algılıyorlar.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, bu algıyı, “Biz ABD’ye bir ana muhalefet partisi olarak değil, iktidar adayı olarak gidiyoruz bu kez” diye tanımladı ve nasıl bir hazırlık yaptıklarını şöyle özetledi:
“Geçmişte onlar AKP’yi soruyorlar, biz de anlatıyorduk. Şimdi yeni iktidar adayının vaatlerini öğrenmek istiyorlar. ABD’ye, iktidar olduğumuz zaman eğitimden sağlığa, dış politikadan ulusal güvenliğe, ekonomiden işsizliğe sorunları nasıl çözeceğimizi içeren bir paket ile gidiyoruz. Suriye, Avrupa, İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olacak, ekonomide nasıl bir büyüme planlıyoruz, Kürt sorunu ve demokratikleşme ile ilgili planlarımız ne ve benzeri bir dökümle gideceğiz. Bir anlamda 2015’e nasıl hazırız, bunu aktaracağız.”
Bir anlamda, bir hükümet programı sunacaklar ABD’ye. “Bize güvenin” der gibi, onay alır gibi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları