Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

BJK’ye uyarı mektubu

16 Nisan 2016 Cumartesi

Geçen hafta düzenlenen “Sen, ben, bir de bizim oğlan” töreni ile İnönü Stadı’nın adı “Vodafone Arena” oldu.
Cumhuriyet ilkelerine yürekten bağlı İstanbul Barosu’nun başkanı Ümit Kocasakal’ın, BJK Başkanı Fikret Orman’a bir mektup gönderdiğini öğrendik. Özetle demiş ki:
“Kurumların, mekânların taşıdığı adlar, aynı zamanda onların hafızalarıdır. O mekânların inşa edildiği dönemde etkin görevlerde olan, katkıda bulunmuş, destek olmuş devlet adamlarının ve toplum liderlerinin adlarının bu mekânlar yenilenirken korunması, hem tarihe olan saygının gereği, hem de camianın bugünlere ulaşmasında katkıda bulunmuş olanlara bir kadirşinaslık örneği olacaktır.
Kurtuluş Savaşı’nın Garp Cephesi Komutanı İsmet Bey’in komutasındaki Türk ordusunun işgalcilere karşı kazandığı İnönü Zaferi, Atatürk’ün tanımıyla ‘Türk milletinin makûs talihinin de yenildiği yerdir.’
İnönü muharebelerinin muzaffer komutanı, Türkiye Cumhuryeti’nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün adının yenilenen stadyumda muhafaza edileceğine olan inancımızın, Beşiktaş camiasının bu konulardaki duyarlılığından kaynaklandığını özenle vurgulamak isteriz.”
BJK Başkanı Fikret Orman’ın, başta “Allah razı olsun Cumhurbaşkanım” sözü olmak üzere 38 kere “Sayın Cumhurbaşkanım” diyerek açtığı bir stat var ortada.
Emperyalizmi dize getirmiş Lozan Antlaşması’nın kahramanının adı silinerek, yerine, Lozan’da “kabul etmediğiniz önerileri ileride sizden geri alacağız” diyen Lord Curzon’un soydaşlarının kurduğu uluslararası şirketin adının verildiği bir stat!
Ne dersiniz, makûs talihimize geri mi dönüyoruz?

Bilginin dinselleştirilmesi ve Ensar Vakfı
Ensar Vakfı kurucusu Ömer Dinçer, eğitimin medreseleştirilmesine neden olanların başında gelir.
Dinçer’in, Milli Eğitim Bakanlığı’na atanır atanmaz yaptğı ilk işlerden biri, bakanlığın görev tanımındaki “Atatürk inkılap ve ilkelerine bağlı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen vatandaş yetiştirme” hedefini kaldırmak olmuştu. Bu uygulama, 4+4+4 medrese yasasına öncülük edecekti.
Aslında Dinçer’in gerçekleştirdikleri, son dönemde çocuk istismarlarının odağı haline gelmiş Ensar Vakfı’nın temel amacı olan “herkesin kendi dini ve felsefi inançlarına göre eğitim ve öğretim yapma hakkını kullanmasına destek olmak” ilkesini yaşama geçirmekti.
Böylece, Ömer Dinçer, yardımcı doçent olduğu dönemde, Pakistanlı Muhammed Ekrem Han’dan çevirdiği “İslam Ekonomisinin Temel Meseleleri” adlı kitaptaki “bilginin İslamlaştırılması hareketinin günümüz laik toplumlarından İslam toplumuna geçiş için bir araç olacağı” öngörüsünü yerine getirmiş oluyordu.
Şimdiki Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın bugün yaptığı, Ensarcı Ömer Dinçer’den aldğı mirası sürdürmekten başka bir şey değil.
Eğitim-İş açıkladı: Bakanlık, Cumhuriyet devriminin ulusal, bilimsel, laik eğitimi oturtmak için kurduğu Talim Terbiye Kurulu’nu da kullanarak, liselerdeki tarih programını dinselleştiriyor. Tekke ve medreseler yüceltiliyor, akılcılık eleştiriliyor, bilimsel değil dini öngörüler önceleniyor. Tarih dersi, bazı ünitelerde İslam felsefesi ya da İslam hukuku dersi ile yer değiştiriyor. Atatürk ve devrim tarihi, okul kitaplarından siliniyor.
Yani Ensar Vakıfçı Ömer Dinçer’in dileği yerine geliyor:
Bilgi İslamlaştırılıyor. Dolayısıyla, laik toplumdan İslam toplumuna geçiş, yaşamın her alanında olduğu gibi ders kitaplarında da gerçekleştiriliyor  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları