Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çevirme

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Arkadaşımız Barkın Şık, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde verilen bağımsızlık günü resepsiyonunda tanık olduğu bir gelişmeyi aktardı:
AB Bakanı
Egemen Bağış, DHKP-C terör örgütü tarafından ABD Büyükelçiliği’ne yapılan eylemi kınayan ve “Maalesef aynı terör örgütü daha sonra Gezi Parkı bahanesiyle başlatılan gösterilerde de en ön sırada yer aldı, şiddet ve terörün çirkin yüzünü bir kez daha gösterdi. Dostlarımızın bu gerçeğin farkında olduklarına, terörle mücadelede ve çözüm sürecinin başarıya ulaşmasında desteklerini esirgemeyeceklerine inanıyoruz” ifadelerini içeren bir konuşma metni hazırlamıştı.
Ancak ABD’nin Ankara Büyükelçisi
Francis Ricciardone ise, “Tam arkamızdaki Kuğulu Parkı’ndan Kennedy Caddesi’ne giden kalabalıkları dinlediğimde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinin yankılandığını duyuyorum. Fikir cereyanları cebir ve şiddet ve kuvvetle reddedilemez” diye vurgulu bir konuşma yapmıştı.
Bunun üzerine Egemen Bağış, Gezi Parkı eylemlerini DHKP-C ile ilişkilendiren konuşma metnini hemen değiştirdi ve
“Sayın Büyükelçi’nin de vurguladığı gibi, biz insanların görüşlerine, fikirlerine önem veriyoruz” dedi.
Bağış sözü çevirince, kaz da yanmamış oldu.

\n

Sefertası

\n

1923 Cumhuriyeti’ni “kininin davacısı” olarak değiştirmek için her adımı attı. Toplumun tüm kesimleriyle kavga etti, çok can yaktı. Anayasaya uymayan pazarlıklara girişti.
Kesinlikle tökezlememeliydi. Daha çok yetkilenip halife sultanlığa geçecekti ki, işler tersine döndü.
Taksim’de başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan halk direnişlerinden bu yana canı çok sıkkın. Mısır’daki
“Müslüman Kardeşler” kendisi için bir özdeşleşme nesnesiydi, onlar da iktidardan düşünce bunalımı arttı.
Siyaset kulislerinde konuşulanlardan öğrendik ki; ramazan öncesi sabah kahvaltısı dahil yemeklerini evinde yer olmuş. Dışarıda hiç yemek yememeye özen gösteriyormuş. Evde pişen yemeklerin malzemeleri için bizzat eşi alışveriş yapıyormuş. Eşi ayrıca, alışveriş için aynı markete gitmemeye dikkat ediyormuş.
Günlük çalışmaları sırasında beslenme gereksinimini gidermek için evden sefertası ile yemek getirip getirmediğini sorduk. Kaynaklarımız, o konuda bilgi sahibi değildiler.

\n

Mesudiye Forumu

\n

Geçtiğimiz hafta Mesudiye Türkiye Demokrasi Forumu’ndaydık. Türkiye’nin dört bir yanından gelen çeşitli partilere üye belediye başkanlarının çabalarını dinledik. Kalkınma konusuna özenle eğilen değerli uzmanların, bilim insanlarının konuşmalarına tanıklık ettik.
Foruma öncülük eden Prof. Dr.
Aziz Ekşi’nin altını çizdiği gibi, “insanların yüzde 38’inin despotik yönetimlere boyun eğdiği ve yüzde 14’ünün de melez rejimlerle yönetildiği” dünyada ve hiç kuşkusuz tek adam yönetimi altına girmiş Türkiye’de “yerelden başlayan doğrudan demokrasiyi esas alan bir kalkınma modeli”nin ne denli önemli olduğunu bir kez daha kavradık.

\n

Yanıtlar

\n

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, AA Genel Müdürü Kemal Öztürk ile ilgili önergeler vermiş ve sorular sormuştu. Bunlardan bir kısmına AA Genel Müdürlüğü yanıt verme gereği duydu.
Açıklamada; AA Genel Müdür Yardımcısı
M. Çağatay Çulcuoğlu’nun Kemal Öztürk’ün eşi Hatice Öztürk ile akrabalık bağı olmadığı, Haber Akademisi için 1 milyon 750 bin lira değil, toplam 430 bin 82 lira kaynak kullanıldığı bildirildi. Haber Akademisi’nin kurucu koordinatörü Fehmi Çalmuk’un “gerekli liyakatı” gösteremediği için genel müdür danışmanlığı’na atandığı da belirtildi.
Genel müdürlüğün açıklamasında, Umut Oran’ın
“AA’nın ihale yapmaksızın 301 personeli Toprak Ajans adlı bir şirket üzerinden çalıştırıp çalıştırmadığı, Kemal Öztürk’ün kullandığı makam araçlarının maliyetinin ne olduğu, İstanbul’da tutulan büroya ne kadar masraf yapıldığı, AA yıllık bütçesinin Kemal Öztürk döneminde 130 milyon TL’ye çıkıp çıkmadığı” gibi sorulara ise yanıt verilmedi.
Not: AA’nın bu açıklaması üzerine, Fehmi Çalmuk, AA yönetimine karşı
“manevi şahsiyetine yakışmayan iftira” gerekçesiyle dava açtı.

\n

Dipsiz Derinlik

\n

CHP’li Osman Korutürk, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Biz, Ortadoğu’nun sahibi, lideri ve hizmetkârıyız” sözünü anımsatıp dedi ki:
“Sayın Bakan bir iki hafta içerisinde Suriye Devlet Başkanı’nın gideceğini söylemişti. İki seneyi epey geçti ve Suriye Devlet Başkanı gitmek bir tarafa, ülkesindeki durumunu sağlamlaştırdı. Libya’daki hadiseler hâlâ yatışmış değil. Tunus, ince bir bıçak üzerinde ya bu tarafa ya bu tarafa gidecek. Arap Baharı dediğimiz olgu, bahar olmaktan çoktan çıktı. Biz baştan itibaren bunun bahar olmayacağını ve bir yeni emperyalizmin yaratılmasına alet olabileceğini söylüyorduk. Şimdi, acaba Sayın Bakan, hâlâ Türkiye’nin Ortadoğu’nun sahibi, lideri ve hizmetkârı olduğunu düşünüyor mu?”
İçte ve dışta karizma çizilince stratejik derinlik dipsiz kuyuya döndü. Düşen düşene...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları