Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Had

31 Mayıs 2014 Cumartesi

Sınır filan tanımıyor, hep uçlarda.
Ta çocukluktan edinmiş, gittiği okullardaki -şimdi tüm okullar öyle oluyor sayesinde- havadan kapmış; Yahudiden, Aleviden nefret ediyor.
“İsrail dölü” lafı, bir bilinçaltı kusması gibi. “Ölen ölmüştür, geçmiştir” lafı da öyle. “Onlar kötüdür, onlar ölmelidir” sözcükleri yerine geçiyorlar.
Gıdım demokrasi kültürü edinmemiş. Bellemiş bir kere: Başa geçen şah olur, padişah olur. Herkese üstten üstten konuşması, başkalarını aşağılarken sürekli kendi benliğini yüceltmesi ondan.
“Haddini bil” diyor ya, haddini bilmemezlikten.

‘Meclis’i Boşaltın’
Sol Meclis’in desteklediği bir çağrı ile, AKP’nin bir meşruiyetinin kalmadığı, iktidarın sürekli suç işlediği, Türkiye’yi zehirlediği belirtilerek TBMM üyelerinin istifa ederek Recep Tayyip Erdoğan ve kadrosunun hesap vermesi için bir ortam yaratılması istendi.
Sol Meclis sözcüsü Ali Rıza Aydın, çağrının anayasal çözüm arayışları dışına çıktığına vurgu yaparak bu yönüyle ne birkaç milletvekilinin istifası ile ne bir partinin Meclis’i boşaltması ile ne de anayasa içi ara seçim gibi formüllerle sınırlı olduğuna dikkat çekiyor ve gerekçeyi şöyle açıklıyor:
“Haziran Direnişi, birinci yılını doldurduğu halde, ‘Hükümet istifa’ hedefine ulaşamadı. Tersine, gitmemekte direnen, yolsuzlukları örtmeye, Suriye savaş planını örtülü olarak sürdürmeye, halkına saldırmaya ve ölümlere neden olan bir hükümet var. Yüzlerce maden işçisinin ölümüne neden olan bir hükümet var. Aynı zihniyet, bir yandan Cumhurbaşkanlığı seçimini kendi merkezinde, liderinin merkezinde sürdürmeye başladı, diğer yandan da istediği yasaları çıkarmaya devam ediyor. Anayasayı sürekli ihlal etmesine karşın yaşamaya devam ediyor.
Yargı, yapılanları onay makamı yapılırken siyasi stratejisi olmayan, AKP’nin peşine takılan, ondan kurtulmayı düşünmeyen, AKP diktatörlüğünün meşruiyetini sorgulamayan, sadece eleştiren bir Meclis muhalefeti var. Hükümet gayri meşru diyen, ama AKP ile birlikte çalışmaktan ve üretmekten kaçınmayan bir Meclis muhalefeti var.
Sonuçta, kurum ve kurallarıyla iflasa sürüklenen bir ‘sözde demokrasi’ içinde oyalanıp duruluyor. Sonuçta AKP diktası ayakta kalmaya, ülke gündemini belirlemeye devam ediyor. Ve demokrasi, kurulu düzenin sigortası olmak yerine AKP’nin sigortası olmaya devam ediyor.
Bu nedenle ‘Meclis’i boşaltma’ savı, halkın, temsilcilerini yanına çağırması, temsilcileriyle birlikte AKP’yi göndermesi anlamına geliyor. Siyasi direniş anlamına geliyor. Çünkü sistem, kendi kurum ve kuralları ile çürümeye ve yozlaşmaya engel olamıyor; AKP’nin faşizm yolculuğuna vitrin görevi ile yetiniyor.”
Aydın, artık konuşmakla yetinilmemesi gerektiği kanısında:
“Tarih bize, ‘tarihin hiçbir döneminde ve hiçbir yerde hiçbir şeyin yalnız sözlerle elde edilmediğini’ haykırıyor.”

‘Meclis’i Boşaltmak Hatadır’
CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, muhalefet milletvekillerinin Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Meclis’i boşaltmasının yanlış bir davranış olacağını savunuyor. Ona göre, tarihinde ilk kez Cumhurbaşkanlığı için sandık kuracak olan Türkiye, bu sandıkla birlikte, parlamenter rejimi terk ediyor. Adımı atılan rejim ise özellikleri tanımlanmamış bir “başkanlık rejimi.”
2007’de 11. Cumhurbaşkanı’nın sandıktan çıkması öngörülerek yapılmış olan anayasa değişikliğine uyulmayıp 7 yıl sonraya ertelendiğini anımsatan Güler, o değişikliğin, uzlaşmadan uzak çürük bir zemine dayandığı görüşünde:
“550 kişilik TBMM’de yalnızca 377 katılımcı milletvekilinin 376’sının olurunu alarak, 11 kişilik Anayasa Mahkemesi’nden 6 oyla uygun görülerek, tüm seçmenin ise yüzde 45’inden ‘evet’ alarak yapılmıştı.”
Güler, şimdi 10 Ağustos’ta yapılacak ilk tur seçime çok yaklaşıldığı bir süreçte, “Meclis’i boşaltın” çağrısının ister istemez, “parlamenter rejim işlemiyor, çözüm başkanlık rejimindedir’ görüşünü savunan AKP cenahını desteklemek anlamına geldiğini belirtip diyor ki:
“Kendini ‘Türk milletinin vekili’ olarak gören ve günümüzün ivedi görevinin Meclis’le birlikte ‘başkanlık rejimi’ zorlamalarının püskürtülmesi olduğunu düşünen bir TBMM üyesi olarak, söz konusu çağrıyı tarihsel nitelikte siyasal bir hata olarak değerlendiriyorum.”
Birgül Ayman Güler, aynı süreçte “Kim aday olsun” sorusu yerine, “10 Ağustos’tan sonra ne olacak” sorusunun yanıtlanmasından yana:
“Kimse ‘Başkanlık rejimi geliyor, bu sıradan bir şey değildir’ demiyor. Eğer bir aday belirlenecekse, ‘Bizim adayımız parlamenter rejimi güçlendirmek için adaydır, Türkiye başkanlık sistemi yanlışından döndürülecektir’ demek gerekiyor.”
CHP bunu diyor mu peki? Demiyor.

İyilik  
 Yolsuzluktan ve karışık kuruşuk işlerden AKP sayesinde paçayı kurtaran Deniz Feneri Derneği, Hasköy’ün girişine koskoca bir pankart astırmış:
“Bizim işimiz sadece iyilik.”
Aman, aman; üstümüze iyilik sağlık. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları