Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Rejim endişesi

16 Kasım 2015 Pazartesi

Saraydaki, geçen ağustos ayında “Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun anayasal olarak kesinleştirilmesidir” diyordu.
Aradan üç ay geçti geçmedi, şimdi de “Artık rejim endişelerini gündemimizden çıkarmalıyız. Bunları konuşarak birbirimizi yormaya gerek yok” diyor.
Ardından, pek de iddialı sözler ediyor:
Türkiye Cumhuriyeti, 92 yıllık tarihinin en büyük başarılarını son 13 yılda hayata geçirmiştir.
İnsanın ağzının perhizi olmalı.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, yaklaşık 400 yıllık bir ıskalamayı 15 yıl içinde onarmışlardır.
1923 Türk devrimi; hümanizmanın, reformun, Rönesans’ın, Fransız devriminin, sanayi devriminin, 1917 Devrimi’nin insanlığa sunduğu tüm uygarlık atılımlarını içinde toplamıştır.
Üstüne, tüm ezilen uluslara örnek olacak bir bağımsızlık ülküsü eklemiştir. O ülkünün yönelimi, Mustafa Kemal’in 1920’de TBMM’ye sunduğu “halkçılık bildirisi”nde açık ve seçik bellidir:
TBMM hükümeti, hayat ve istiklâlini kurtarmayı tek ülkü ve amaç bildiği halkı, emperyalizm ve kapitalizm egemenliği ve zulmünden kurtaracak yönetim ve egemenliğin gerçek sahibi kılmakla amacına varacağı kanısındadır.
Hiç kimse çenesini boşuna yormasın. Atatürk’ün ufku, birikimi, devrimciliği, başarısı ve halk önderliği ile yarışmaya da kalkmasın.
Soluğu yetmez...

Kirli medya
12 Eylül’den bu yana medyaiktidar ilişkilerinin hangi boyutlara ulaştığını öğrenmek isteyenler, gazeteci Sabahattin Önkibar’ın son çıkan “İmamlar ve Haramiler Medyası” adlı kitabını okusunlar.
Önkibar’ın dediği gibi:
Türk medyası şirket çıkarları ve hesaplarına rehindir. Türkiye ahalisi bundan ötürüdür ki, hakikatleri öğrenemiyor, tersine plastik medyanın manipülasyonlarıyla uyutuluyor.

Paris
Küreselleşmenin; din, mezhep, etnik köken ayrışımıyla bataklığa çevirdiği Ortadoğu’nun kanlı çamuru bu kez de Paris’e bulaştı.
Egemenlik adına yürütülen kirli hesaplaşma yine masum insancıkların canına mal oldu.

Çekinilen aday
CHP’de olası lider adayları arasında İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal’ın da yer aldığını geçen hafta duyurmuştuk.
Kendisini yakından tanıyanlar; Kocasakal’ın, 2011 seçimleri öncesi CHP yönetiminden gelen İstanbul 1. sıra adaylığı çağrısını barodaki görevi nedeniyle reddettiğini, ancak 2015’teki seçimler öncesinde adaylık önerisi almadığını anımsattılar.
Neden almadı” diye sorduk. Kaynaklarımız, Kocasakal’ın Cumhuriyetçi, demokrat kesimde bir ağırlığı olduğunu, CHP il ve ilçe örgütlerinden çok olumlu tepkiler aldığını aktarıp dediler ki:
CHP yönetimindekiler kendisinden çekindiler.
Bir ekleme daha yaptılar:
Kocasakal, olaya makam olarak değil, CHP’nin kuruluş felsefesi açısından bakar.
Öyle de oldu. Kocasakal, ciddi bir bildirge ile ilk çıkışını yaptı:
CHP’nin, belli kişi veya kişilere, ‘kurtarıcılara’ değil, öncelikle ideolojik bir netliğe, doğrultu tutarlılığına, yön duygusunu yeniden kazanmaya, yitirdiği kurumsal, siyasal hafızasını geri kazanmaya, zengin tarihinden, köklerinden kuvvet alacak fikri bir tazelenmeye ihtiyacı vardır.
Bir süredir yitirdiği tarihsel ‘aklı’nı tekrar başına alması, örgütüne ve ilkelerine sıkı sıkıya sarılması, kendi olması yeterlidir. Siyasi partilerde elbette ki lider önemlidir. Ancak bundan önce aslolan siyasi kimlik, ideolojik netlik, doğrultu ve yön tutarlılığı ve doğru bir yapı ve örgüt modelidir. Ancak bu doğru yapı üzerinde yükselecek bir liderlik başarı getirebilir.
Ümit Kocasakal, Kılıçdaroğlu’nun karşısındaki en dişli aday olacağa benzer.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları