Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Terör örgütü ile masaya oturmamış!

26 Ekim 2019 Cumartesi

Saray’daki AKP’li, geçen hafta başında “17- 18 yıllık görev süremizde biz terör örgütüyle masaya oturmadık, oturmayız ve oturmayacağız” dedi.
Ama, devleti o masayı oturttuğunu balık hafızalı olmayan herkes biliyor.
Oslo süreci” dedikleri şey 2007’de başlıyor. Saray’daki AKP’li, o zaman Başbakan. Başbakan’a bağlı MİT yöneticileri, PKK ile Oslo’da masaya oturuyor.
Cengiz Çandar, o toplantıların perde arkasını 28 Nisan 2013’te Hürriyet’teki köşe yazısında, PKK’nin başlarından biri olan Murat Karayılan’ın ağzından yazmıştı. Çandar’ın yazısına göre, Karayılan, BM çerçevesinde uluslararası bir kurum aracılığıyla 2006’dan itibaren düzenli masaya oturduklarını anlatmış, PKK’nin 11 kişi ile katıldığı toplantılara katılan karşı tarafı ise şöyle aktarmış:
Başbakan (Recep Tayyip Erdoğan) ile de görüşmüşler, temsilcisinin MİT Müsteşarı olduğunu söylemiş. Emre Taner, o dönem MİT’in başında. Başlangıçta bunlar arada mekik dokuyordu. 2008’den itibaren de karşılıklı görüşmeler başladı. Bizim bir heyetimizi götürdüler. Özel uçak kaldırdılar. Oslo’da görüşmeler oldu.
Oslo’dan sonra da AKP’nin, “barış süreci” dedikleri şey çıkıyor ortaya...
Ne rastlantı, Ekim 2007’de “Amerikan çıkarlarını tehdit eden çatışmaların çözümüne odaklanmış”. Amerikan Ulusal Dış Politika Komitesi adına David L. Phillips, PKK’nin “terhis edilmesi” adı altında bir rapor yayımlar ve Türkiye’ye “azınlık haklarının anayasallaştırılması”nı ister. Ayrıca, Türk yargısının dönüştürülmesini, TSK’nin de “demokratikleştirilmesi”ni önerir.
David L. Phillips’in 2009 Haziran ayında The Atlantic Council adına hazırladığı “Türkler ve Irak Kürtleri arasında güven tesisi” adlı raporda da, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan “Türk”lüğün çıkarılmasını, PKK yöneticileri için de af getirilmesini yazıya döker.
Sonrasını hep birlikte izledik: Yetmez ama evetçilerin desteği ile anayasa değişti, yargı önce casusluk cemaatinin, daha sonra AKP iktidarının denetimine geçti. Kamu kuruluşlarından “T.C.” tabelaları kaldırıldı. PKK’lilerin affı için çadır mahkemeler kuruldu. Ergenekon, Balyoz vb. adı altında uydurma savlarla açılan davalarla bağımsızlıkçı kanadı çökertilen TSK, Saray’ın güdümüne girdi.
Bu arada, AKP’nin İhvancı anlayışı sonucu Suriye ile Türkiye’nin arası açılırken, Irak’ın kuzeyinde kurulan ABD mandası aşiret devletinin bir kolunun Akdeniz’e ulaştırılması için, Amerikan çıkarlarına iliştirilmiş işbirlikçi terör örgütü (PKK/ YPG/PYD) Suriye sınırında konuşlandırıldı.
Bütün bunlara neden olanlar, ülkeyi emperyalist politikaların bataklığına sapladıktan sonra sütten çıkmış AK Partici olacaklar, öyle mi?
Biz, yetmez ama evetçi liboş değiliz ki, “Biz terör örgütü ile masaya oturmadık” masalına inanalım, sonra da “Kandırıldık” diyelim...

Türkiye’nin çehresi
Dönemin Başbakanı, şimdinin AKP hayranı Tansu Çiller Kasım 1994’te şöyle diyordu:
Önümüzdeki 6 yıl içinde özelleştirilmeden elde edilen 40 milyar dolar sayesinde Türkiye’nin çehresi değişecek. 1 milyon 200 bin kişiye yeni iş kapısı açılacak.
Aradan 25 yıl geçti.
En son, iki kamu kurumunun, Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının depo sahaları, Cumhurbaşkanı’nın oğlunun vakfının eski müdürüne verildi.
Türkiye’nin çehresi de, işsizlik de ortada.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları