Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gökçek kamu suçu işledi
CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın’dan AKP’li belediyeye ağır eleştiriler:
BOTAŞ’a borç taktıkları için bütün Türkiye’de doğalgaza yüzde 82.5 zam yaptılar, sonra da bunu dünya fiyat artışlarına bağladılar. Oysa dünyadaki artış yüzde 40.
Aldığımız duyumlara göre Ankara’da sadece bir belediye seçimi süreci yaşanmıyor. Klasik anlamda siyasi olmayan bir iktidar mücadelesinin yaşandığı anlaşılıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için CHP’nin adayı SHP’nin eski Genel Başkanı Murat Karayalçın’la Çevre Sokak’taki CHP’nin eski genel merkezindeyiz. Karayalçın, Melih Gökçek’in yeniden aday olmasına memnunlukla bakıyor. “Bir dönemin sonu geldi. 20 yıl öncesi gibi sosyal demokratlar yeniden bütün Türkiye’de kazanacak” diyor. Bir de Melih Gökçek’i ağır biçimde eleştirerek, “Gökçek yönetimi Ankaralılardan topladığı peşin paraları BOTAŞ’a ödemeyip bütün Türkiye’nin doğalgazına yüzde 82.5 zam yapılmasına neden olduğu için kamu suçu işlemiştir” diyor.
- Sizce Tayyip Erdoğan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeki bütün bu yolsuzluk söylentileri ve ortaya çıkan kimi gerçeklerden sonra ne amaçla Melih Gökçek’i yeniden büyükşehir belediye başkan adayı olarak gösterdi?
M.K.- Ankara için son derece sıkıntılı, olumsuz bir durum ortada görünüyor. AKP yönetimi görevdeki bütün büyükşehir belediye başkanlarını aday gösterdi ya da göstermedi. Adana Belediye Başkanı (Aytaç Durak), biliyorsunuz istifa etmişti. Ama onun dışındaki mevcut büyükşehir belediye başkanlarının tümünün aday olduğunu açıkladı.
Ama Ankara, İzmir ve Adana’nın adaylarını nedense açıklamakta gecikti. Üstelik Ankara’da üç dönemdir AKP’den belediye başkanlığı yapmakta olan birisi var. Son ana kadar bekleyip bu kişinin adaylığının açıklanması, aslında bir anlamda istiskaldir. Sanki ayakkabılar kapının önüne konmak istenmiştir de son anda bu işten dönülmüştür. Üç dönem belediye başkanlığı yapmış bir kişinin son ana kadar adaylığının açıklanmaması başka şekilde yorumlanamaz.
Üç dönem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış bir kişinin bu işlem karşısında sessiz kalması, sineye çekmesi doğrusu içe sindirilebilecek bir durum değildir. “Bu durum seni ne ilgilendiriyor?” denebilir. Ama burası aynı zamanda başkent belediyesidir. Sayın Gökçek de başkentin belediye başkanı. O nedenle ben bu işlemin çok ağır olduğunu düşünüyorum. Bu AKP için de Gökçek için de vahim bir durum. Hatta sonun başlangıcı. Aslında sonun ilanı. Bir dönemin sonunun AKP tarafından da görülmesi. Ama yapacakları da bir şey yok.
Akıl almaz ayak oyunları
- Anlaşılan Melih Gökçek ilginç bir kişilik. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu o ünlü televizyon programından sonra, “O kadar çok şeyi deşifre ettim ki, bundan sonra koruma istemem gerekecek” dedi. Sizce Kılıçdaroğlu bu sözlerle ne demek istedi?
- Ortada çok önemli iddialar var. Bunların kimisi kanıtlanabilir, kimisi de kanıtlanamaz nitelik taşıyor. Ama bu seçim süreciyle ilgili tartışmaların sabote edilmesi bağlamında çok ilginç görüntüler sergilendiğine tanık oluyoruz.
Kurban Bayramı’nda Ankara’ya yeni katılan ilçeleri ziyaret ettik. Çubuk ve Pursaklar ziyaretimizde arabalara bindirilmiş sekiz-on genç, yanlarında Ses televizyonunun olduğu söylenen kameramanıyla birlikte geldiler. Orada eylem yaptılar. Bu bir hazırlığın ifadesi. Sayın Baykal’la CHP’nin genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledik. Basın toplantısına gazeteci olmayan birisi geldi. Televizyon kameralarının önünde Sayın Baykal’a , “DEHAP’la ittifakınız mı söz konusudur?” sorusunu sordu. Bu gazeteci olmayan kişinin kimliği de bulundu. Belediye çevrelerine yakın bir kişi olduğu ortaya çıktı. Bakın, bu kişi CHP’nin akıllı binasına gelebiliyor. Bütün bunlar Sayın Kılıçdaroğlu’nun rahatsız olmasına ve böyle bir yorumda bulunmasına muhtemelen neden olmuştur. Belki Sayın Kılıçdaroğlu’nun başka bildikleri de vardır. Ama gelen duyumlar, Ankara’da salt bir belediye seçimi süreci olmaktan çıkarıyor. Klasik anlamda siyasi olmayan bir iktidar mücadelesinin Ankara’da verildiği anlaşılıyor. Tabii bizim de çalışmamızı bu anlayış çerçevesinde yürütmemiz gerekiyor. Bu seçimin temel niteliklerini de Ankaralı hemşerilerimize net olarak anlatma zorunluluğu ortaya çıkıyor.
- Neyi anlatıyorsunuz?
- Bunun CHP, MHP ya da başka partilerin işi olmadığını, bütün Ankaralıların bu ittifaka katılmalarının gerekli olduğunu söylüyor ve herkesi Ankara için birlikteliğe davet ediyorum. Ekonomisi geriletilen, havası, suyu kirletilen, insanları yoksullaştırılan, trafiği kördüğüm hale getirilen, kimliği kaybettirilen bir kent var önümüzde. Bu kentin kaybedilmiş itibarını iade edebilmeliyiz. Başkentimizi yeniden itibarlı bir kent haline getirebilmeliyiz. Bu kentte yaşayan insanları yeniden hemşerileştirebilmeliyiz. Aslında bu çok iddialı bir proje. Bir yandan bu kentteki yanlışlıkları giderebilmeliyiz. Acil tedavi programı hazırlayabilmeliyiz. Bir yandan da bu dediklerimi gerçekleştirebilmeliyiz.
Söylem ve tavrımızı değiştirdik
- Aslında neredeyse 1989 seçimlerinden beri ilk kez Ankara’da bütün sol sizin isminiz çevresinde toplandı. Bunu neye borçlusunuz?
- Evet. Öyle oldu. Ben bütün siyasi yaşamım boyunca solun bir araya gelmesi için çok büyük bir çaba harcadım. Ayrıca sadece Türkiye solunun bir araya gelmesi için bir tasarım geliştirmedim. Dünya deneyimini de anlamaya çalıştım. İtalya deneyimini çok yakından izledim. Romano Prodi’yle görüştüm. Biz uzun yıllar solda bir ittifak kuramadık. Ama bu kez farklı yaklaştık. Çoğu kişi, bu yerel seçimlerde AKP’nin gerilemesi, geriletilmesi gerektiğini düşünüyor. Ben de onlardan birisiyim. Bunun yapılabilmesi için de herkesin kendisine göre bir doğrusu, bir çözümü var. Benim de kendime göre bir çözümüm vardı.
- Neydi o çözüm?
- Diyordum ki: Bunun yapılabilmesi için herkes bir araya gelmelidir. Bir partinin oy oranı yüksektir, düşüktür, denilmemelidir. Oy oranları ne olursa olsun, bir birliktelik tesis edilmelidir. Protokoller imzalanmalıdır. Ortak programlar hazırlanmalıdır. Yerel örgütlerde tartışılmalı ve benimsenmelidir. Adayların çıkarılmasında ortak süreçler işletilmelidir.
Ama aynı tavrı koruyarak ve aynı söylemi kullanarak sonuca gidemediğimi gördüm. AKP’nin geriletilmesi, devrilmesi için başkalarının da tavırları, söylemleri var. Ama onlar da sonuca gidemiyorlar. O zaman sonuca gidebilmek için ya tavrı, ya söylemi ya da ikisini birden değiştirmek gerekiyordu. Aksi takdirde bu böyle devam edecekti. Bu durumu dikkate alarak kendi içimde bir karar aldım. Dedim ki: Tavrımı, söylemimi, gerekirse ikisini birden değiştirebilmeliyim. 12 Ekim günü SHP Genel Başkanı olarak Ankara’da Türkiye İnşaat Mühendisleri Odası konferans salonunda bir büyük toplantıda konuşma yaptım. Bu konuşmada SHP’nin yerel yaşam programını açıkladım. Bana göre bu, son yılların en güzel programıdır. Salon çok kalabalıktı. Herkesin de oraya SHP’nin yerel yaşam programını dinlemeye gelmediğinin farkındaydım. Konuşmamın bir noktasında şunları söyledim: “Şimdi konuşmamı SHP Genel Başkanı olarak bitiriyor ve Ankaralı Murat Karayalçın olarak sesleniyorum. Önemli olan, bu yönetimin Ankara’nın başından alınmasıdır. Murat Karayalçın’ın aday olup olmamasının hiçbir önemi yoktur. Bu işin SHP’si, CHP’si, DYP’si, MHP’si de yoktur. Bunu yapabilmek için nerede durmam gerekiyorsa orada duracağım. Nerede bulunmam gerekiyorsa orada bulunacağım.” Böylece yeni bir söylemi ve tavrı benimsemeye hazır olduğumu ifade ettim. 14 Ekim akşamı Sayın Baykal evime telefon etti ve ertesi sabah CHP Genel Merkezi’ne çay içmeye davet etti. Ben de gittim. Orada kısa sürede bir birlikteliği sağladık. Sonra da bunu ilan ettik.
- İyi de, SHP teşkilatından kendilerine danışmadan bu kararı almanız nedeniyle hiç tepki almadınız mı?
- Bununla ilgili olarak daha sonra SHP içinden eleştiriler geldi. Arkadaşlarım sitem ettiler. “İnsan bir konuşur, danışır, konuyu PM’ye getirir. Hepten karşı değiliz ama hiç olmazsa bundan bizim de haberimiz olsaydı” dediler. Ama ben bu tür kararlar alınırken farklı bir sürecin işletilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Zaten eskisinden farklı bir noktaya gelmemizin nedeni de bu. Sayın Baykal’la ne öncesini tartıştık ne sonrasına ilişkin taahhütlerde bulunduk. Sadece Ankara ve birkaç yerle ilgili bir nokta mutabakatına vardık. El sıkıştık. Deniz Bey de bunları PM ya da MYK’yle konuşmamıştı. Nokta mutabakata varmanın bizi yüce hedeflere doğru taşıması da söz konusu olabilir. Nitekim Ankara’da bu oluşuyor. Buradan DSP’ye de çok müteşekkir olduğumu da ifade etmek isterim. Tabii ki ÖDP’ye de… Bu durum Ankara için güç birliği çağrısını daha da güçlü kılmaya başladı. Çünkü bizim insanımızın, “Oyum ziyan olur mu?” endişesi böylece ortadan kalkamaya başladı. 1994’ten bu yana ilk kez böyle bir birliktelik ortaya çıktı. Bu bir kar topu etkisi yapmaya başladı.
- Peki, karşınızda Melih Gökçek’in aday olması sizi kaygılandırmıyor mu?
- Aksine. Bu güç birliğinin kar topu etkisi halini almasında Sayın Gökçek’in ciddi katkıları oluyor. Aslında Sayın Kılıçdaroğlu’na mı yoksa Sayın Gökçek’e mi, yoksa ikisine birden mi teşekkür etmeliyim? Herhalde Sayın Uğur Dündar’a da. O son “düello” tabir edilen programın ben çok hayrını gördüm. Bu durumdan çok memnunluk duyuyorum.
Kamu yöneticisinin malvarlığı seffaf olmalı
-\tBurada şunu sormak istiyorum. Haberlere göre Melih Gökçek televizyon programına çıkmadan önce Uğur Dündar’dan malvarlığı konusuna girilmemesini istemiş. Uğur Dündar da bunu kabul etmiş. Acaba Melih Gökçek neden malvarlığı konusuna girilmesinden çekinmiş olabilir?
- Hangi duyarlılık, hangi gerekçeyle bunu istediğini bilmiyorum. Ama bir kamu yöneticisinin malvarlığının açıklanmasının törensel bir yanı olmadığını düşünüyorum. Bir kamu yöneticisinin malvarlığı sürekli olarak kamunun gözünün önünde bulunmalıdır.
Ben zaten oradan hareketle diyorum ki: Malvarlığım sürekli olarak internet sitesinde sergilenecektir. Belediye meclisi toplantıları naklen yayımlansın. Yani Ankaralılar belediye meclisinde neyin konuşulduğunu, hangi plan tadilatının kimin tarafından önerildiğini, kimin tarafından desteklendiğini izleyebilmeliler. İmar komisyonunda alınan kararların sonuçlarını görebilmeliler. Belediye meclisi kararları Resmi Gazete gibi belediyenin internet sitesinde yayımlanacaktır. Sokak sokak imar planı, imar durumu gösterilecek ve bu bir şehir efsanesi olmaktan çıkacaktır. Bütün bunlar da düz Ankaralının anlayabileceği dille yazılacaktır. Doktor reçetesi gibi olmayacaktır. Türkiye Başbakanı’nın ulusa sesleniş programı gibi ben de hemşeriye sesleniş diye bir programı başlatmayı taahhüt ediyorum. Yani bu programda Ankaralılar kentlerinde ne olup bittiğini izleyeceklerdir. Ankara Kurultayı adını verdiğim bir platformu toplamayı öngörüyorum. Ankara Kurultayı Ankara’nın başkent olduğu 13 Ekim’in içinde bulunduğu haftada toplanacaktır. Ankara’daki tüm sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri bu kurultaya çağırılacaktır. Oraya ben belediye meclisine sunmadan önce bütçemi sunacağım. Orada dileyen eleştirisini yapacak, önerisini getirecek.
Gökçek yönetimi doğalgaz paralarını buharlaştırdı
- Peki, Ankara halkına belediye tarafından kalitesiz kömür dağıtılması yüzünden kentin kirlenen havası için bir mühendislik projesi geliştiriyor musunuz?
- Bunun için hiç mühendislik projesine gerek yok. Kafayı temizlemek gerekir. Ben şunu önermiştim: Yoksul insanlarımızın kışın ısınmalarını sağlama konusunda Ankara’nın kasım, aralık, ocak, şubat aylarında doğalgaz fiyatı indirilsin, sübvanse edilsin. Ankara’nın doğalgaz şebekesini kullanan 1.1. milyon abone var. Ankara’da tüm evlere doğalgaz götürülüyor. Sayın Başbakan, gazetelerde yayımlanan hava kirliliği fotoğraflarını görünce, “Oraya doğalgaz gitmiyordu” diye eleştirdi. Ankara’da hemen hemen her yere doğalgaz gidiyor. Isınmak için linyit, niteliksiz kömür dağıtmasınlar. Isınmak için doğalgaz fiyatını indirsinler.
18 Aralık günü Sıhhiye’de hava kirliliği ölçümlemesine göre 300 mikrogram/metreküp olması gereken oran, 5070 mikrogram/metreküp çıktı. Ankara’da mutlaka doğalgaz kullanılması gerekiyor. Ama Melih Gökçek yönetimi doğalgaz şebekesini sattı. Bunun satışı Ankara için düşünülebilecek en vahim hatadır. Doğalgaz stratejiktir. Bunun stratejik olması demek, o malın alternatifinin olmaması demektir. Stratejik mallar da özelleştirilemez. Stratejik mallar ticaret konusu edilemez, satılamaz. Ama sattılar.
- Bir de belediyenin BOTAŞ’a olan doğalgaz borçları ne oldu?
- 1996 ile 2007 Mayıs ayı arasında geçen 11 yıl içinde bu belediye yönetimi halktan peşin olarak topladığı doğalgaz paralarını BOTAŞ’a yatırmadı. Bu inanılmaz bir iş. Bu her şeyden önce kamu suçu. Ne yaptığını bilmiyoruz. Ama bu parayı yatırmadı. Sonuçta da BOTAŞ’ın çok büyük sorunları ortaya çıktı.
Bu olunca 2008’de bütün Türkiye’de doğalgaza yüzde 82.5 oranında zam yaptılar. Sonra da sıkılmadan bu zammın dünya doğalgaz fiyatlarıyla ilişkisini anlattılar. Dünya doğalgaz fiyatlarındaki artış yüzde 40, Türkiye doğalgaz fiyatlarındaki artış yüzde 82.5. Yani Ankara Belediyesi Ankaralıları ve Türkiye’yi ikili olarak zora soktu. Hem peşin olarak topladığı parayı BOTAŞ’a yatırmadı hem de doğalgaza yüzde 82.5 zam yaparak bütün Türkiye’yi zora soktu.
Ankara’yı bölünmüş sol AKP’ye armağan etti
- Ya sayaçların fahiş fiyatları?
- Bu da çok önemli bir tartışma konusu. Sayın Kılıçdaroğlu bununla ilgili iddialarını anlatamamaktan yakınıyor.
Gerçi halk sonucu çıkardı ama iddia sahibi olarak Sayın Kılıçdaroğlu, “Bunu anlatmama fırsat verilmedi” diyor.
92 dakikalık programda Kılıçdaroğlu 23, Uğur Dündar 23, Gökçek 46 dakika konuşuyor. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını 53 kez kesti.
Belli ki bu anlattırmamaya dönük bir tavır. Bir de şu anda Türkiye’nin en pahalı doğalgazı Ankara’da satılıyor.
Yani ne tarafından bakarsanız bakın Ankaralılar kıskaç altında.
- Ama 1994’ten beri de Ankaralılar Melih Gökçek’e oy vermiyor mu?
- Bu Ankaralıların değil, biz sosyal demokratların suçu. Çünkü çok sayıda aday çıkarıyoruz ve oyları bölüyoruz.
Böylece de Ankara Belediyesi’ni Sayın Gökçek’e armağan ediyoruz. Ama artık bitti.
- Sizinle yaptığımız geçmiş bir söyleşide 1989 yerel seçimlerinde olduğu gibi 2009 yerel seçimlerinde de sosyal demokratlar belediye oylarını silip süpürecek, demiştiniz.
- Öyle olacağını görüyorum. O söyleşide söylediklerime şimdi daha fazla inanıyorum. İşlerin bu noktaya gelmesinde benim de yanlışım olabilir.
Hemşerilerim, “1994’te bıraktın. O yüzden böyle oldu” diye çok eleştiriyorlar.
Ben de, “Ben olsaydım da durum değişmeyecekti. Çünkü 1989’da tek adaydım. 1994’te birkaç aday çıktı. Daha sonraki seçimlerde de hep öyle oldu. Şimdi yeniden bir tek aday söz konusu. O nedenle sonuç alacağımıza inanıyorum” diyorum.
Portre
Murat Karayalçın
1943 Samsun doğumlu. Yükseköğrenimini A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat - Maliye Bölümü’nde yaptı. DPT’de uzman yardımcısı ve uzman olarak çalıştı. İngiltere’de kalkınma ekonomisi üzerine lisans derecesini aldı. Kent-Koop’un kurucuları arasında yer aldı. 1981-91 arası Kent-Koop Genel Başkanlığı’nı yürüttü. SHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. 1993’te SHP Kurultayı’nda genel başkan seçildi. DYP-SHP koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı, Devlet Bakanı ve Dışişleri Bakanı olarak 1994-95 arası görev yaptı. 1999 yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığını koydu ama kazanamadı. Aynı yıl CHP kurultayında genel başkanlığa adaylığını koydu ama başarılı olamadı. CHP ’den istifa etti. 2002’de SHP’yi kurdu. Geçen aylarda da SHP Genel Başkanlığı’ndan istifa edip CHP’den Ankara Büyükşehir belediye başkan adayı oldu.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu