Leyla Tavşanoğlu

Kocasakal AKP'ye meydan okudu

15 Temmuz 2012 Pazar

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal hükümete çok tepkili. Hükümetin TBMM’nin tatile girmeden hemen önce yeni avukatlık kanunu teklifini gündeme getirmesindeki amacın, bütün büyük barolarla birlikte Türkiye Barolar Birliği’ni (TBB) ele geçirmek olduğunu söylüyor. Kocasakal ayrıca özel yetkili mahkemelerin kaldırılıp yerlerine bölge ağır ceza mahkemeleri kurulmasının da hiçbir şey değiştirmeyeceğini, ismin değiştiğini ama cismin aynı kaldığını vurguluyor. Türkiye’de yargı ve hukukun bu duruma düşmesindeki en büyük sorumluluğun genetiği değiştirilmiş aydınlar olarak tanımladığı bir aydın kesime ait olduğuna dikkat çekiyor. “Türkiye bugün büyük bir aydın ihanetiyle karşı karşıyadır” diyor.

- Hükümet kanadı yeni bir avukatlık kanunu teklifi verdi. AKP hükümetinin bununla Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve bütün baroları ele geçirmeyi amaçladığı kaygıları var. Siz ne diyorsunuz?

Ü.K.- Bir kere zamanlaması ilginç. TBMM’nin tatile girmesinden önceki son gün teklif verildi. Benim için üzücü olan eski Yozgat Barosu Başkanı şimdi iktidar partisinden milletvekili olan bir kişi ve arkadaşları tarafından bu teklif hazırlandı. Gerçi biz uzun zamandır böyle bir düzenleme yapılmak istendiğini biliyorduk.

Ortalıkta siyasi iktidara yakın bazı baro başkanlarının hazırladığı söylenen birtakım metinler dolaşıyordu. Bakın, Türkiye’de bütün kurumlar ele geçirildi. Yargı tamamıyla teslim alındı. Şimdi sıra barolara geldi.

Avukatlık Kanunu 76. maddesinde barolara, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, hak ve özgürlükleri toplum adına korumak, kollamak, gözetmek görevi veriyor. Barolar buna dayanarak yargılamalardaki aksaklıklarla, eksikliklerle, adil yargılamayla ilgili sorunlarla mücadele ediyor. Vatandaşların hak ve hukukunu koruyorlar. Bu da tabii ki iktidarları rahatsız ediyor. Ama özellikle bu iktidarı rahatsız ediyor.

Toplumun bütün kesimleri susturulmuş. En kötüsü de yargı tamamen ele geçirilmiş. O yüzden ben aylar önce ileri demokrasi masallarına karşı ileri faşizmden söz ettim.

- Peki, bunlar gerçek yargılamalar değil mi? Ortada bir hâkim kararı yok mu?

Ü.K.- Hâkim kararı hemen ve doğrudan hukuksal kılmaz. Yargı da bu şekilde ele geçirildikten sonra sesi çıkan, direnen, hukuku, hukuk devletini savunan neredeyse bir tek barolar kaldı.

O zaman da barolarla ilgili bir operasyon yapmak gerekiyordu. Şimdi onun için düğmeye bastılar. Amaç seçimle ele geçiremedikleri o baroları, delege yapısını değiştirmek suretiyle TBB’yi ele geçirmek.

Şimdi önerge verildi. Ekimde TBMM açılır açılmaz bu önerge ele alınacak. Ekimde İstanbul Barosu dahil aşağı yukarı bütün barolarda seçim var. Delegeleri bu şekilde belirlenmiş barolarla birlikte 2013 Mayısı’nda da TBB seçimi var. Bu delege yapısıyla da istenildiği gibi bir TBB yönetimi oluşturulacak.

Yargının iflası tasfiyeyi getirdi

- Bir de devam etmekte olan davalara bu yeni mahkemelerin bakması ne anlama geliyor?

Ü.K.- Bunun mantığını birisi bana açıklasın. İktidar, “Bunlar hukuka uygun davranmıyor. Sıkıntı var” diye şikâyet etti. Sözde o mahkemeleri kaldırdı, yenileri oluştu. Ama davalar bitene kadar bu mahkemeler bakacak. Bir kere bu hukukun evrensel ilkelerine aykırı.

Şimdi üç başlı bir yapılanmamız var. Kaldırılmış ama belli davaları görmeye devam eden ÖYM’ler, bir yanda yeni oluşturulacak terör mahkemeleri, bir yanda olağan mahkemeler. Soruyorum. Bunları kökten kaldırsak, ağır ceza mahkemelerinin sayısını arttırsak ne olur? Bunlar hâkim, o mahkemeler ağır ceza mahkemesi değil mi?

Ama demek ki maksat başka. Bakın, 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, “Biz tasfiye halinde bir mahkemeyiz” diyor. Demek ki siz kendi tasfiyenizi tamamladınız, şimdi sizi tasfiye ediyorlar. Tasfiye iflas açıklandıktan sonra yapılır. İflas ettiler, şimdi tasfiye oluyorlar. Bunlar birer aciz vesikasıdır.

Terörle mücadele mahkemelerin görevi mi?

- Hükümet, bu mahkemeler kaldırılırsa terörle mücadele zaafa uğrar diyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?


Ü.K.- Ben bu söze şunu sorarım: Ne zamandan beri mahkemelerin ve savcıların terörle mücadele gibi bir gö-revi var? Terörle mücadele hükümetlerin görevidir. Mahkemelerin görevi terörle mücadele kapsamında suç olduğu düşünülen ve işlendiği iddia olunan fiilleri hukuka uygun bir şekilde yargılamak ve gerekli hükmü vermektir.

O beğenmediğiniz DGM’lerin kararları var. 6 No’lu DGM, “Hâkim ve savcı terörle mücadelede görev alan personel değildir” diyor. Terörle mücadele zaafa uğrarmış. Terörle mücadele mahkemelerin görevi değil. Dolayısıyla durum tam bir keşmekeş ve kaos. Bu tasfiye halinde olan ÖYM’ler birilerinin mahkemeleri, şimdi oluşturulan terör mahkemeleri de başka birilerinin mahkemeleri. İktidar kendini korumaya aldı ve kendi yargısını oluşturdu. Böyle bir hukuk devleti olabilir mi?

Türkiye aydın ihaneti yaşıyor

- Bunda, anayasa referandumu öncesinde “Yetmez ama evet” sloganıyla referandumda evet oyu çığırtkanlığı yapanların hiç suçu yok mu?


Ü.K.- Deniyor ki evet oyu veren halk suçludur. Halkın zerre kadar kabahati yok.

Bu halk şu an kandırılmakta ve dolandırılmaktadır, ciddi bir medya muhasarası altındadır. Bugün Türkiye çok koyu ve ciddi bir aydın ihaneti yaşıyor. Bunlar hormonlu aydınlar. Dışarıdan fonlanmak suretiyle ya da başka şeyler zerk edilerek bunların ülke, vatan sevgileri kaybolmuş.

Bunlara ben genetiği değiştirilmiş aydınlar (GDA) diyorum. Bir de genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) var. Bu GDA’lar da onlar gibi. Bunlar bu yapılanları, hukuksuzlukları meşrulaştırmaya çalışmasalar; bu gayrimeşruluklar, hukuksuzluklar iyot gibi açığa çıkar. O yüzden tarihe hesap veremeyecek olan bu GDA’lardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tedavi olsunlar 1 Mart 2015

Günün Köşe Yazıları