Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bazen Demokrasi
\n\n\n
Bir oda düşünün. Eni boyu, beş adımda aşılsın, bir duvardan bir duvara. Tek bir penceresi olsun, üç karış boyunda, üç karış eninde. Bir avlu duvarına baksın, ama demir parmaklıklar dikin önüne, açıp karşıdaki duvara bile koşamayın...
\nKapısını demirden yapın, odanın. Çelik bir kilit ve sürgülü bir mazgal deliği koyun, üstüne. İkisi de dışardan olsun, siz açamayın.
\nTek kişilik bir yatak, bir tuvalet, bir lavabo, küçük bir masa ve bir iskemle yerleştirin içine, odanın.
\nKaç adım kaldı atılacak?
\nYataktan tuvalete, iki. Tuvaletten lavaboya, sıfır. Masaya, bir...
\nSiz de yürümeyin, efendim. Adım atılacak yer kalmadıysa, siz de atmayın!
\nOlumlu bakın odanıza: Her şey el altında, pratik sayılmaz mı?
\nPek sayılmaz.
\nCep telefonunuz, olmasın. Bilgisayarınız, olmasın.
\nMasanın üstünde birkaç kitap, birkaç kalem, bir tomar kâğıt. Duvarda küçük bir fotoğraf... Ah, ah, akıllanmadınız, demek! Başınıza ne geldiyse onu okumak, onu anlamak ve onu izlemekten geldi, hâlâ mı Mustafa Kemal? Üstelik kalpaklı...
\n***
\nBu odada, tek başınasınız. Siz istemediniz, zorla soktular. İstediğiniz kadar yumruklayın kapıyı, duvarları, çıkamıyorsunuz, çıkartmıyorlar. Günde bir kez, havalandırma diye avluya götürüp getiriyorlar. O kadar. Üç kez, kapının sürgülü mazgalı açılıyor, yemek tepsisini uzatmak ve geri almak için. Bir de öldünüz mü, kaldınız mı, diye bakıyorlar arada.
\nYaşamaya ne kadar dayanabilirdiniz böyle bir odada?
\nNe kadar direnebilirdiniz “kurtuluş ölüm” duygusuna, nereye kadar sönmezdi sizi yaşama bağlayan o incecik ışık, bir gün zulmün biteceği, adaletin yerini bulacağı, özgür kalacağınıza dair umut?
\nBu oda, oda değil elbette. Bir “hücre”. Silivri Ceza ve Tutuevi’nde “haklarında hüküm verilmeden üç yıldır hapis yatan ve yedi yıl daha hükümsüz hapis yatırılması olası” bazı sanıklar için özel düşünülüp inşa edilen hücrelerden...
\nO bazı sanıklar, şimdilik iki gazeteci. Salt Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’a müstahak görüldü yukarda tarif ettiğim hücrelerden ikisi.
\nBugün, tek kişilik hücre tutukluluğunda 101. günlerini tamamladılar. Zaten koğuştan hücreye, tutuklulukta da üçer yıla yaklaştılar.
\nAncak bir süredir, bir umutları var tutunacak: 12 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı her ikisi de.
\nCHP, Mustafa Balbay’a sahip çıktı, İzmir’den aday gösterdi, çok da iyi etti. Ama bence ne etik, ne demokratik, zaten ne de siyasal anlamda geçerli düzmece gerekçelerle, Tuncay Özkan’a sahip çıkmadı, adaylık başvurusunu reddetti.
\n***
\nTuncay Özkan, İstanbul 1. bölgeden bağımsız milletvekili adayı. Bir süredir, hiç olmazsa gündüzleri hücresi genişledi: Silivri duruşma salonunu seçim ofisi olarak kullanıyor.
\nTürkiye Türkiye olalı, iktidar ve muhalefet kurumlarının belki de ilk kez el ele verip birlikte yalnızlaştırdığı tek bir insan gördü, o da Tuncay Özkan. Ama Türkiye Türkiye olalı, binlerce yurttaşın hem iktidara, hem de muhalefete nanik yapar gibi kendi özgür iradesiyle ilk kez bir insana sahip çıktığını gördü, o da Tuncay Özkan.
\nÇünkü Tuncay Özkan, tüm yanlışları ve doğrularıyla, Türkiye’de hüküm süren hukuksuzluğun, insafsızlığın, gaddarlığın simgesi, çünkü keyfi bir saltanatın, muhalefetin bile sahip çıkmadığı mağduru!
\nFikirlerini paylaşır ya da paylaşmazsınız. Sever ya da nefret edebilirsiniz. Yanlışları, doğrularından katbekat fazla olabilir... Ama daha ne ile suçlandığını bilemeden 32 aydır tutuklu Tuncay Özkan, hücrede tutuklu yargılandığı sürece Türkiye’de hukuktan söz edilemeyeceği gibi, böyle bir mağduriyete vicdanı sızlamayan kimse “demokratım” diyemez.
\n***
\nBaşka bir deyişle Tuncay Özkan’ın TBMM’ye seçilmesi, Türkiye’de “fikirlerini paylaşmasam bile ifade özgürlüğünü savunurum” façası atanların, inandırıcılık sınavıdır. Demokrasi, iktidara karşı muhalefeti, muhalefete karşı iktidarı savunmakla edinilmez. Ama hem iktidar, hem de muhalefete karşı BİR insanın hakkını ve hukukunu savunmak, çoğu kez demokrasinin ta kendisidir.
\nBağımsız milletvekili adayı Tuncay Özkan, 12 Haziran’da İstanbul 1. bölge demokratları için işte böyle bir seçenek.
\n\n\n\n
‘G’ NOKTASI
\n\n\nBaşbakan, Ankara’da Hopa’daki polis şiddetini protesto ederken polisin döve döve kalçasını kırdığı Dilşat Akşat’ı, “Bir polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem” diye tarif etti.
\nBilemediğini öğrenmek ister belki, söyleyeyim: O bir insan.
\nZaten Hopa’da polisin biber gazıyla öldürdüğü Metin Lokumcu için de “İsmini bilmem, lazım da değil” demişti.
\nİsmi lazım olmasa bile cismini bilmesi lazımdır belki: O da bir insan.
\nKendisini protesto edenleri döven ve öldüren polisler, insan. Ya polisin dövüp öldürdükleri, onlar ne sayılıyor? Hangi kadın kız protestocu, hangi ismi lazım olmayan öğretmen, hangi ahlaksız, şerefsiz, namussuz muhalefet lideri, Başbakan’ın gözünde “insan” tanımını hak ediyor acaba?
\n\n\n\n
“Duvarların kulağı varsa,
\nsizin kulaklarınızın da
\nduvarı var.”
\n\n1968 Mayıs sloganı (Fransa)
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı