Hasan Pulur’un geçit töreni…

10 Haziran 2018 Pazar

Refah Partisi, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde büyük bir oy patlaması yapmıştı. İstanbul’da Recep Tayyip Erdoğan Belediye Başkanı olmuştu. Birdenbire laik bir ruh huzura gelmişti. Otomobillerin arka camlarına “Atam izindeyiz” bantları yapıştırılıyordu. Hatta o yılların popüler haftalık dergilerinden biri (Tempo veya Aktüel) bu gelişmeyi mizahi başlıkla kapak haberi yapmıştı:
“Atam belki inanmayacaksın ama...”
Ülkede hava böyleydi. Hasan Pulur da ortama göre bir plan yapıyordu. Oltasına en yakın duran balık da bendim! Odasına girdiğimde telefonla konuşmasının son bölümüne tanık olmuştum. Haliyle merakla sordum:
- Hayrola abi?
Sıkıntılıymış gibi bir yüz ifadesiyle, “Şu Şarık Tara var ya…” diyerek anlatmaya başladı:
- ENKA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şarık Tara. Adam zengin, biz 51. Dönem Yedek Subaylara askeri elbise diktirdi.
Aksaray’daki Cumhuriyet Bayramı töreninde biz de geçit yapacağız! Gözlerim yerinden uğramıştı.
- Abi bu haber!
- Aman aman, kimseye bir şey söyleme! Bilirsin sevmem böyle şeyleri.
Gerçekten de Hasan Abi, kitap imza günlerinin bile gazetede haber olmasını istemezdi.
Aksaray Vatan Caddesi’ndeki resmi töreni zaten izleyecektim.
Hasan Pulur, Şarık Tara gibi popüler isimlerin geçit törenine katılacağı bir kutlama acaip haber olurdu.
29 Ekim 1994 günü, Yalçın Çınar’la birlikte Vatan Caddesi’nde yerimizi aldık. Televizyon muhabiri gençleri de uyardım:
“Hasan Pulur, Şarık Tara gibi isimlerin yer alacağı 51. Dönem Yedek Subaylar da geçecek, sakın kaçırmayın.”
Tören başladı. Askeri birlikler geçti. Okullar geçti. Esnaf ve sanatkârlar geçti. 51. Dönem Yedek Subaylar yok. Hava da çok sıcak. Sırtındaki ağır fotoğrafçı çantasıyla kan ter içinde kalan Yalçın, bir süre bekledikten sonra bana dönüp acı gerçeği açıkladı: “Hocam, Hasan Abi seni yedi!”
Meğer Hasan Pulur’un kurduğu kumpasın bir parçasıymış. Gazeteye döndük. Yazıişlerinden, “Hemen haberi yaz!” dediler. Kibarca “Gidin işinize…” diye savuşturup masama yöneldim.
Ercan Akyol çıkageldi.
- Hasan Abi telefon etti, fotoğraflardan bir iki kare de bana ayırsın, dedi.
Anladım ki Hasan Abi, Ercan Akyol’u da sarıyor. Onun da benim gibi hiçbir şeyden haberi yok. Biraz sonra Hasan Pulur aradı.
Fotoğraf falan, dedi. Ben kırık bir ses tonuyla, “Helal olsun abi” diye yanıtladım. “İyi numaraydı!”
- Ne numarası oğlum?
- Abi, geçit yapacaktınız ya?
- Yaptık. Sen nereye gittin?
- Aksaray’a…
- Hangi Aksaray’a?
- Hangi Aksaray olacak abi? Vatan Caddesi tabii…
- Oğlum biz Niğde Aksaray’da yürüdük! Sana söylemediler mi? *
NÂZIM ALPMAN

* Dostlar Bizi Hatırlasın / A7 Kitap, 2017

***

Nâzım Alpman, gazetecilik yaşamımın başında tanıyıp bu dünyadan ayrılana kadar dostluğunu korumak istediğim nadir insanlardan biridir. Gazeteciliğe sendikacılıktan geçiş yapmıştır.
İyilik ve güzellik dolu yüreğiyle daima mert, cesur bir devrimcidir.
Çakırkeyif olduğunda ancak eski tüfeklerin anımsadığı devrim türküleri söyler. Mizah yanı çok güçlü, kalemi hiç eğilmemiş, bükülmemiştir. Hep mazlumlar ve mağdurlardan yana olmak art niyetiyle yaptığı muhteşem röportajlar, güldürürken ağlatır.
Edirne Romanlarının ağabeyi ve eşsiz bir belgesel niteliğindeki Başka Dünyanın İnsanları, Çingeneler kitabının yazarıdır.
Milliyet’ten hoyratça atıldıktan sonra televizyoncu olmuş, birbirinden değerli belgesellere, biyografilere imza atmıştır.
Yukardaki satırlara bir alıntı yaptığımız Dostlar Bizi Hatırlasın kitabı, Nâzım’ın gazetecilik kariyerinde biriktirdiği leziz gazeteci anılarından oluşuyor. Basının yalakalığa indirgendiği şu dönemde, bu kitaba, artık yitirdiğimiz bir meslek aşkının öyküleri de diyebilirsiniz...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024
Kibir ve kir 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları