Miyase İlknur

Horoz sesi

25 Eylül 2021 Cumartesi

Sanırım İlhan Berk söylemiştir “Manasız söz duymaktansa horoz sesi duymayı tercih ederim; en azından ne zaman öteceğini bilir” sözünü. Buna benzer bir sözü de Mozart, adını belirtmediği bir bilgeden alıntılayarak şöyle aktarmış: “Güzel konuşmak bir sanat gibidir ama aynı önemi taşıyan bir şey daha var; ne zaman susacağını bilmek!”

Ülkenin temel sütunlarının artık çatırdamaktan öte yıkıldığı bugünlerde lüzumsuz, manasız ve de zamansız lakırdıları tartışmaktan helak düştük.

Kulağı çınlasın İpek Çalışlar Cumhuriyet’te iken karşılıklı bankolarda çalışırdık. İpek, canını sıkan ya da absürt bulduğu her durum karşısında “Çok manasız” sözünü kullanırdı. Günde en az on-on beş kez kullanırdı “çok manasız” sözünü. Artık bizim de dilimize pelesenk olmuş, daha çok da onu kızdırmak için “çok manasız” sözünü kullanırdık. 

Şimdi bir haftayı geride bırakırken gündemi meşgul eden bu çok manasız sözler üzerinde yazmayan kalmadı gerçi ama yine de bir şeyler yazmayı manalı buluyoruz.

CHP Dış Politika Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz’ün katıldığı bir televizyon konuşmasında “Mavi Vatan” kavramıyla ilgili olarak “Zannediyorum AKP iktidarının dış politikayı askerileştirme ve dış politikayı biraz daha agresif bir hale getirmesine yardımcı olan bir söylem gibi” demesini ele alalım. AKP’nin dış politikasını eleştirmek için dünya kadar argüman varken nereden geldi Mavi Vatan konusu üzerinden eleştiri getirmek. Eğer AKP’nin yayılmacı politikasını ve Osmanlı hülyasını yerden yere vurmak istiyorsan, al sana Ortadoğu politikasında saplandığı çıkmaz. Mavi Vatan politikası uluslararası hukuka varsayalım ki aykırı. Zaten AB’den püskürtme yemiş ve geri adım atmış. O manasız lakırdılarla AKP’yi savunma pozisyonundan kurtarıp hamle üstünlüğünü kendi elinle vermek de neyin nesi? 

Çeviköz’ün bu ilk gafı da değil üstelik. Akademisyen ya da eski diplomat olarak bu konuda görüşüne başvurulduğunda söylenecek sözleri bir partinin dış politika danışmanı olarak söylemek siyaseten harakiri yapmaktır.

HDP, POSTACI DEĞİL MEKTUBU YAZAN OLSUN

Durup dururken hafta boyunca tartıştığımız bir diğer gaf da eski HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’den geldi. Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununun çözümü için HDP’yi meşru muhatap kabul edeceğiz” sözleri daha parti yetkili organlarında tartışılmadan alelacele “Muhatap İmralı’dır” diyerek manasız, lüzumsuz ve zamansız bir çıkış yaptı. 

Madem muhatap İmralı o zaman size ne gerek var?

Meclis’te dekor olarak mı oturuyorsunuz?

Sayın Temmeli eğer “Biz İmralı ve Kandil’le hükümet arasında yapılacak görüşmelerde aracılık ya da postacılık için varız” diye düşünüyorsa onda da yanılıyor. Hükümet ya da hükümetler aracılık-postacılık görevinde kullanacak adam sıkıntısı çekmezler. Geçmişte Özal, Cengiz Çandar’ı; Demirel, Ilnur Çevik’i; Abdullah Gül, Fehmi Koru’yu farklı kesimlerle diyalogda postacı olarak kullanmışlardı. Son yerel seçimlerde Erdoğan da bir öğretim üyesini postacı olarak İmralı’ya göndermişti. Üstelik bu isimlerin postacılık görevi daha az maliyetli. Bir uçak bileti ya da İmralı’ya kalkacak bir geminin o günkü yakıt bedeli ile bu işi yaptılar. Milletvekili maaşları, danışman, sekreter ve şoför maaşları, telefon ve ödenek harcamaları göz önüne alındığında sizin postacılığınız hayli masraflı.

İmralı’nın muhataplığı da artık tartışmalı hale geldi ya...

Son yerel seçimlerde İmralı’nın talimatlarını Kürt seçmen dikkate almadığına göre muhataplık makamının kimliği ve adresi değişmiş demektir.

Kürt seçmen son seçimdeki tavrıyla muhatabının parlamentodaki temsilcisinin HDP olduğunu gösterdi. Ayrıca hendek olaylarından sonra bölge ağır bir travma yaşadı. AKP’nin baskıcı politikaları kadar hesapsız, hayalci Kürt siyasetinden de bizar oldu. Kürt seçmenin HDP’ye dört elle sarılması bundandır. Seçmen “Benim sorunumu meşru zeminlerde çözün” mesajını daha nasıl verecek?

HDP’nin Millet İttifakı ile pazarlıkta elini güçlendirmek için söylendiyse eğer tam tersi etki yaratır. Olsa olsa HDP’nin elini zayıflatır.

Kılıçdaroğlu’nun söylediği sözler yeni değil üstelik. Çözüm sürecinde de adres olarak parlamentoyu göstermişti. Ancak bu kez parlamento ile birlikte direkt HDP’nin adını vermesi önemli. İYİ Parti’nin de bunu olumlaması çok daha önemli. Bunu fırsata çevirmek yerine torpillemek sadece iktidarın işine yarar.

Ha, çözüm sürecinin kaldığı yerden devamı için AKP ile flört etme hayali varsa başka tabii. Ama AKP’nin her seçim öncesinde yaptığı, seçim sonrasında da çark ettiği Kürt siyasetine artık inanan kaldı mı?

Sonuçta horoz bile zamanında öterse sesi çok manalı gelir insana.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kelle İsterük! 20 Nisan 2024
89 dejavusu 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları