Müjdat Gezen

Montaigne

09 Mayıs 2022 Pazartesi

Başucu kitaplarımdan biridir “Denemeler”… Bana hem pek çok öğreten hem beni eğiten bir adamdır bu adam. 400 yıl önce yazmış “Denemeler”i. Hâlâ taze, hâlâ geçerli. Çünkü insanoğlu her ne kadar değişiyor ve değiştiriyorsa da bazı fikirler yine de gelişiyor fakat eski tazeliğini koruyor. Genel geçen şeyler değil üstelik bize aktardıkları. Çiçero’dan bir alıntı yapmış mesela: “Hep görmeye alıştığımız şeyler bize yabancı gelmez. Durmadan gördüklerimizle artık şaşırmayız ve bunun nedenlerini araştırmayız.” Bir başka benzer söylem Lucretius’tan: “Eğer bazı şeyler bize ilk kez sunulmuş olsaydı, biz de bunları unutulmaz bulurduk.” Bu iki deyişi yeniden irdelemeye gerek var mı? Aradan asırlar geçmiş ama bugün söylenmiş gibi sözler bunlar. Şu anda içinden geçmekte olduğumuz sisteme bir bakın. Bize neler anlatıyor. Kanıksıyoruz. Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in dediği gibi: “Bir yalanı ne kadar tekrarlarsanız o kadar inandırıcı olur.” Ahlaktan uzak bu adam… Günümüzde bunları görüyoruz, yaşıyoruz ve sanki katlanıyoruz… Hayır! Katlanmıyoruz, katlanmayacağız! Bütün insanlık bilmeli ki bizim toplumumuz genellikle aptal falan değildir. Sen istediğin kadar yalanlarla dolanlarla milleti kandırmaya çalış, insanlarımız gözünü açtı. Hemen soruyor: Çarşı pazar ne olacak?.. Elektrik zammı ne zaman kalkacak?.. Doğalgaz ne zaman ucuzlayacak?.. İnsanlar artık bu soruları (kime oy vermiş olurlarsa olsunlar) soruyorlar... Kısa bir süre daha soracağız ve sonra bu sorular artık yasalara uygun durumda sorulacak. Biz oraya karışmayız. 

İŞÇİ SINIFI

Eski yılların tehlikeli sözcükleri. Şimdi ise artık yok. Daha doğrusu işçi sınıfı yok edilmek üzere. Sendikaların haline bir bakın. İşçinin durumuna bir bakın. İşçi kelimesinin derinliklerine biraz inelim mi? İşçi. İş yapan, üreten, işinden başka bir şeyle ilgilenme fırsatı bulamayan. O kadar kutsal ki işçi ve o kadar önemli ki işçi sınıfı. Ama bu ülkede bir araya gelebilmeleri, grev haklarını kullanabilmeleri; tam tersi, sistem işçiden değil patrondan yana olduğu için (çünkü bütün gelirleri patronlardan) bu sınıfın gün görmesi günümüzde, neredeyse olanaksız. Ezilen, itilen, aşağılanan, buna karşın en çok çalışıp en az para kazanan sınıf işçi sınıfı. Bizim memleket sanayi devrimi yaşamadı. Tarihinde böyle bir durum yok. Öyle olunca da bu işçi sınıfı oturamadı. Hep hakkı yendi, hep itildi. Maden işçilerinin durumuna bir bakın; diğer tüm işçilerin haline bir; ne demek istediğimi anlayacaksınız. Yemin ederim, içim sızlıyor. Bütün ülkemin işçileri, birleşin. 

CEM KARACA’DAN

Karısı İlkim benim şiirlerimi bestelemiş. Atilla Atasoy yorumlamış ve klibi çekilmiş, yayımlanmış. Ben izleyemedim ama beğenilmiş olması hoşuma gitti. İlkim, müzik eğitimi olan bir yadigârdır. İyi kadındır. Cem’in özellikle son yıllarında yanında olmuş, eşine destek vermiştir. Yurtdışında kaçak yaşarken Toto Abla bir gün devrin cumhurbaşkanı Turgut Özal’la görüştü. Cem ülkesine geri dönebildi. Onu havaalanında karşıladım. Çocukluk arkadaşımdı. Annesinin üzerimde emeği vardı. Cem’le askerliği aynı dönemde aynı şehirde yaptık. Hafta sonları (daha önce de söylediğim gibi) buluşurduk. Umarım eşinin bu emekleri semeresini verir. 

ÇALGICI

Müzisyen yani. Bir süredir bizim sokakta çok çalar oldular. Özellikle “Çav Bella” ve “İzmir Marşı” gündemlerinde. Benim bu sokakta oturduğumu biliyorlar sanırım. Baktım Leyla çantasından oldukça yüklü bir para çıkarmış, mandala bağlayıp aşağı attı. “Bu çok yüksek bir para” dedim. “Onlara iyi bak, bu gençler başkalarına benzemiyor. Maddi sıkıntı çektikleri belli, o nedenle öyle yaptım” dedi. Öptüm karımı. İyi yüreklisin sen. Perdenin arkasından baktım onlara. Korona döneminde elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ama ne kadarına yararlı olabiliriz ki? Eğer böyle bir dönemde sanatçı da sıkıntı çekiyorsa, Allah işçilere, ekicilere, köylülere, fukaralara yardım etsin. MSM önünde dağıtılan öğle yemeğine ek olarak ücretsiz ekmek dağıtımı kesin başlayacak. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Elif 9 Aralık 2024
Hastaneler 2 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları