Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

19 Mayıs 1919’dan 19 Mayıs 2014’e...

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’ta söze şöyle başlar:
“1919 yılı Mayısı’nın 19. günü Samsun’a çıktım.”
Bu giriş cümlesinin ardından, “genel durum” der ve Osmanlı İmparatorluğu’nun o gün içinde bulunduğu durumu, genel görünümü özetler.
Bugünün diliyle paylaşmak gerekirse Atatürk’ün penceresinden görünüm satırbaşlarıyla şöyledir:
- Osmanlı’nın içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı’nda yenilmiş. Ordu zedelenmiş.
- Uzun yıllar savaşan ulus, yorgun ve fakir düşmüş.
- Ülkeyi Dünya Savaşı’na sokanlar kendi derdine düşmüş.
- Padişah yalnızca kendini ve tahtını güvenceye alabileceği önlemler peşinde.
- Damat Ferit Paşa başkanlığındaki hükümet padişahın buyruğuna bağlı halde. Kendini ayakta tutacak her türlü duruma razı. - Yabancıların tek beklentisi devletin bir an önce çökmesi...
- Durumun korkunçluğu karşısında ülkenin her yerinde, her bölgesinde kimi kişiler kurtuluş çareleri aramaya başlamış. Bu arayışlar bazı kurumlar doğurmuş. Ancak bunlar birbiriyle bağlantısız ve dağınık...

***

Atatürk, 19 Mayıs 1919’daki durumu özetledikten sonra kendi kararını, “ya istiklal ya ölüm” olarak açıklıyor ve mücadelesini tarihin sayfalarında kalıcı hale getiriyor.
Kestirmeden gidip bugün de benzer bir tablo içindeyiz demek kolaycılık olur.
19 Mayıs 2014’teki durumu da, tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi gerçekçi biçimde ortaya koyup yapılması gerekenleri elbirliğiyle üretmek gerekiyor.
Bugün 95 yıl öncesine göre daha olumlu ve daha olumsuz diye sınıflandırabileceğimiz şartlar var. Soma faciası nedeniyle 19 Mayıs’ı bir bayram olarak kutlayamamak bile “durumu” özetlemeye yeter.
Zira Soma faciasından daha elim facia, bu olay karşısında yöneticilerin takındığı tutumdur.
1919’dan ileride miyiz, geride miyiz tartışmasını bir yana bırakalım, soralım:
Eğer bir başbakan Soma faciasının öteki ülkelerde de yaşandığını anlatmak için 1860 yılındaki kazaları örnek gösteriyorsa, bizim yönetim anlayışımız nerededir, hangi yüzyıldadır?

***

Bugün en büyük düşman cehalet, devletin ve toplumun tüm katlarını sarmıştır.
Cehaletin en tehlikelisi, hareket halinde olan ve elinde güç bulundurandır.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri mücadele halinde olduğumuz cehalet, kendisini çağın gereklerine uydurdu ve her yeri kuşattı. Öyle ki, yolsuzluklara alışanlar, “Velev ki soyuyor...
Soyuyorsa bizi soyuyor, size ne”
diyecek kadar körleşebildiler.
Ancak Soma ile iş o noktaya vardı ki, “Ölüyorsak biz ölüyoruz, size ne” denemiyor.
Soma bir başka milat oldu. Soma, 1919’dan 95 yıl sonra nerelere savrulduğumuzu ortaya koydu.
Nutuk’la başladık, öyle noktalayayım. Nutuk, durumu anlatmakla başlar, Gençliğe Hitabe ile son bulur. Atatürk’ün 15 Ekim 1927’de Meclis kürsüsünde okumaya başlayıp 20 Ekim’de noktaladığı Nutuk’taki en son sayfa Gençliğe Hitabe’dir. Atatürk bu bölümde de “gelecekteki olası durumu” anlatır ve buna karşı gençliğe düşen “vazifeyi” paylaşır.
Bugün, “damar” deyince sadece “maden damarlarını” anlayanlara karşı verilmesi gereken büyük bir mücadele var.
Bugün, Atatürk dönemini aştıklarını iddia edenlerin önce ona ulaşabilmesi gerekli. 19 Mayıs 2014’te durum vahim...
Ancak buna karşı yapılması gereken kahırla başımıza geleceği beklemek değil, mücadele edecek bir ruhun da var olduğunu bilerek cehaletle savaşı yükseltmek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları