Bayram...

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Hapiste bayram akşamları sayım sonrasında şu anons yapılır:
“Tüm tutuklu ve hükümlülerin bayramını kutlar, bir dahaki bayramda sevdikleriyle birlikte olmalarını dileriz...”
Zaten bayram hüznüyle dolu olan insan bu anonsun ardından biraz daha dalar bayramın içine... Türküler mırıldanır; “Baba bayramınız mübarek olsun”la başlar, “bayram benim neyime, kan damlar yüreğime” derken türkünün sonunu getirmez... Ahmet Muhip Dıranas’ın “bugün bayram, bayram bize mahrem” dizeleri dizilir boğazına...
Zaten birinci gün bitmiştir, geriye ne kaldı? Hapiste bayramın en güzel günü son gündür. Bitecektir ve geride kalacaktır. Artık bitmiş olana bakmamak gerekir. Hem ne güzel; bir zaman dilimi daha sona ermiştir. Saatler çakılıp kalmış gibi dursa da bir bayram daha geçmiştir.
Böylesi zamanlarda duygular nezle gibidir. Hemen bulaşır, bütün bedeni sarar. O yüzden zamanı geleceğe sarmak en güzelidir. Gelecek biriktirmek insanı hem yaşama bağlar, hem bulunduğu andan alır götürür...
Elbette gelecek de bir gün gelecektir!

***

Bayramların bir özelliği de hep geçmiştekilerin özlenmesidir.
“Nerede o eski bayramlar”, her bayramın değişmez nakaratıdır.
Neden eski bayramları özleriz?
Çünkü insan doğası iyi olanı anımsamaya meyillidir. Bayramlar buluşma demek, kucaklaşma demek, her şey bir yana sevinç - mutluluk demek. Acı yanları da zamanla zaten tebessümlü anlatıma dönüşür. Ne demiş atalarımız; zamanla tüm acılar bala bulanır.
“Eski bayramlar” deyince milat, hep çocukluktakilerdir. Çocukluktaki her şey gibi elbette bayramlar da güzeldir. Bayramlık giysilerden bayram şekerine, aile büyüklerinin sevgilisi olmaktan harçlık hazinesine kadar her şey bayram sevincinin katlayıcısı olur.
Bugün Anadolu kentlerindeki bayram panayırları büyük ölçüde ortadan kalktı, ortak eğlenceler de azaldı. Çocukların başlıca bayram yeri dijital ortamdaki sanal dünya. Büyükler sanal diyor ama, çocuklar için başlıca gerçek o. Yemekten, bayramlık giysiden bile önde. Bugünkü kuşaklar büyüklerin ufkunu aşan bir derinlikle sanal dünyadan besleniyorlar. Ama onlar da yakın gelecekte, “nerede o eski bayramlar” diyecekler. Çünkü içimizdeki eski, hiç eskimez, zamanla kıymetlenir.

***

“Gündem” yazısı için sabah saatlerinde elimde kalem kâğıt karalanırken onlarca konu vardı kafamda.
İktidar ortaklarının birbirine girmesini mi konu etmeliydi? Biri ötekine “Hırsızsın” diyor, öteki ona “Gizli çete kurdun” diyor, araya girip “Durun, ikiniz de haklısınız” mı demeli?..
Günlerdir rehin durumunda olan, bayrama sevdiklerinden uzak giren Musul Başkonsolosluğu görevlilerini bir süredir ihmal ettik. Hükümetin ufkunun sıfırlandığı bu coğrafyadaki son gelişmelere mi değinmeli?..
İsrail’in Gazze’deki canlı yayın eşliğinde yaptığı kıyımı gündemden düşürmemek gerekli...
12. cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçilecek olması halkı çok heyecanlandırmamış görünse de son iki haftaya girildi. Görünen o ki, adaylar ve toplum tam seçime ısındığı an, son güne gelinecek, sandık kapıya dayanacak.
Bütün bunlardan öte bugün bayram.
Bayramın başlıca tarifi; insanın sevdiğiyle, sevdikleriyle olabilmesi, en azından onlara ulaşabilmesidir, ulaşabileceğini bilmesidir. Bundan mahrum olanların yüzünü geleceğe çevirmesini ve o geleceğin çok uzamamasını dileyelim...
Bayrama sevdikleriyle girenlere seslenelim:
Yaşamdan geriye kalan tek şey ürettiğiniz sevgidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları